07 Temmuz 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Hasan YÜKSELTEN

Şehir vicdanı öldürüyor mu?


A+ | A-

‘Şehir, hürriyetin sona erdiği yerdir’ der bir yazar. Acaba artık vicdanın da sona erdiği yer mi olmuştur? Oysa medeniyetin kaynağının şehir olduğu söylenir. Arapçada medine (şehir) kelimesi ile medeni kelimesinin aynı kökten gelmesi, İngilizcede city (şehir) kelimesi ile civilization (medeniyet) kelimelerinin yakınlığı, şehir ile medeniyetin arasındaki bağı ortaya koymaktadır sanırım. Nitekim eskinin şehirleri, vicdanı muhafaza eden, medeni şehirlerdi. Eski şehirler, mahviyetkârlığa, tevazuya, mahremiyete dayanan bir toplumsal düzenle vicdanı muhafaza ederken, şimdiki şehirler, kendini ispatlamaya, gurura, yarışmaya, rekabete dayanan bir toplumsal düzenle, vicdanı öldürüyorlar.

Bir zamanlar İstanbul’un iki yakası arasında hergün gidip gelmek suretiyle E-5 yolculukları yapmaktaydım. ‘Elveda E-5’ deyip trafik çilesinden kurtulmamın üzerinden çok zaman geçti. Çok şükür İstanbul’da trafik çilesini az çeken bahtiyarlardanım. Uzun bir aradan sonra geçen haftasonu belediye otobüsü, metrobüs, banliyö treni gibi toplu taşıma vasıtalarını kullanmam gerekince, trafik çilesinden de öte şehirdeki vicdan eksikliğinin hangi boyutta olduğunu görme imkânım oldu.

Trafikte de hissediyor insan vicdan eksikliğini, ama toplu taşıma daha bir başka. Metrobüse, otobüse binerken, insanların birbirlerini ezercesine koşuşturduğu, çoluk-çocuk, kadın, yaşlı demeden, güçlünün zayıfı ezerek oturacak bir koltuk bulma telâşıyla vicdanını bir tarafa bırakabildiği bir hayat... Sosyal Darwinizm şehirlerimizi kuşatmış anlaşılan. Uzun bir süredir çocuklara, ahlâk yerine sürekli yarışmanın ve kazanmanın öğretildiği bir toplumda bu sonucu elde etmek de normal olsa gerek.

Hal saridir/bulaşıcıdır. Vicdanı sağlam bir insan bile, bir müddet sonra şehirlerdeki vicdan yoksunluğunu kanıksamak ve hatta buna katılmak durumunda kalabilir. Batıda bunu engellemek için okullarda vicdan eğitimleri verilmekte. Ancak, vicdan kitaplardan öğrenilecek birşey değildir. İnsan zaten doğuştan vicdanlıdır. Vicdanı bozulmuş olanlar için belki eğitim gerekli, ancak asıl önemli olan vicdanların bozulmasını engellemek olmalıdır.

Vicdan bozulmasının temelini şehirden önce ailede aramak gerekiyor galiba. Zira modern zamanlarda ‘hayat bir mücadeledir’ anlayışı, dinî değerlere tamamen aykırı, çarpık bir hayat anlayışı olarak yaygınlaştı. İnsanlığa mutsuzluktan başka birşey getirmeyen yeni hayat biçimlerini ortaya çıkardı. Bu doğrultuda gece-gündüz çalışan anne-babalar için meskenin bir anlamı kalmadı. Daha çocukken ‘anne babalarının gurbetinde’ yaşayan insanlar, aç kalan duygularını, maddî başarılarla kapatmaya çalıştılar.

Anne-baba’lar modernizmin bitmeyen ihtiyaçlarını karşılama derdindeyken, başkalarının ellerinde başarı yönelimli, ‘kapitalist kahramanlık’ peşinde koşan, şefkatten uzak büyüyen hırs azgını çocukların amacı, topluma hizmet etmeye çalışmak yerine, hep başkalarından hizmet beklemek oldu. Şefkate en çok ihtiyaç duyduğu bir zamanda anne-babasını yanında bulamayan çocuklar, başkalarına da şefkat göstermeyi öğrenemediler maalesef. Bundan ötürüdür ki, özellikle kadınların çalışmasını teşvik eden ve onu yuvasından çıkaran kesimler, şehirdeki vicdan yoksunluğunun da en önemli sorumlularındandır.

Kaybolan vicdanı bulabilmemiz için kaybettiğimiz yerde aramamız gerekiyor. Yani şehirle vicdanı tekrar buluşturmanın yolu, güzel aile ortamından, iyi anne-baba olmaktan geçiyor. Bence iyi bir anne, iyi bir baba olmak bu zamanın en önemli vazifesidir. Zira birçok davranış, insana çocukluğundan miras kalıyor. Ve pekçok güzel haslet gibi, vicdanın da muhafazası evde başlıyor.

07.07.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.10.2009) - “Ruhsat Müslümanlığı”na karşı azîmete dâvet

  (17.08.2009) - Sesimi duyan var mı?

  (02.05.2009) - Oteller ve dünyevîleşme

  (03.03.2009) - İdealist olmak lükstür bazen

  (30.01.2009) - İnsanda derin bir yaradır köksüzlük

  (21.01.2009) - Hayatın bebek hâli

  (15.01.2009) - Kalbimizde vehn mi var?

  (05.11.2008) - Ben hiç mahrum kalmadım

  (16.10.2008) - Sebepler sukut ettiğinde

  (23.09.2008) - Ağlar Karacaahmet


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.