25 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Banu YAŞAR

Ölüm oyunu


A+ | A-

- Bir terapi öyküsü -

“Babamla oyun oynamayı çok severdim. En çok da ölüm oyununu… Ben silâhımı alır ve seni vurdum baba, bam bam diye bağırırdım. O da yere düşer, hareket etmeden ölmüş gibi yapardı. Sonra kalkıp beni gıdıklardı, güldürürdü. Daha sonra o beni vurmuş gibi yapardı, ben de kendimi yere atardım. Sanki vurulmuş gibi, sesimi çıkarmadan yere uzanırdım. Ama bu sefer öyle olmadı. Babam kalkmadı. Öyle uzun yattı ki yerde, hiç kalkmadı. Baba, diye seslendim, hadi oyun bitti, sıra bende dedim ama, beni duymadı sanki.”

“Eşimle geç yaşta evlendik, dolayısıyla geç çocuk sahibi olduk. O doğduktan sonra hayatımız renklendi, her şeyin tadı değişti sanki. Eşim oğlumuzla oynamayı çok severdi. Ben işteyken onunla eşim ilgilenirdi. Bir güvercin ailesi gibi nöbetleşe büyüttük onu. Anaokuluna başladıktan sonra daha da açıldı oğlum, kendini daha güzel ifade eder oldu. Babasıyla okulda öğrendiği oyunları oynamaktan zevk alırdı. Ayrıca kendi aralarında ürettikleri bir oyun daha vardı. Ölüm oyunu… Birbirlerini vurmuş gibi yapıp, ölmüş taklidi yaparlardı…

Benim işte olduğum bir gün eşim ve oğlum evdeydi. Bıraktığımda birlikte oyun oynuyorlardı. O gün işe giderken içimde müthiş bir sıkıntı vardı. Sebebini anlamadığım bu duygu kalbimde daha da yoğunlaştı. Evi aramak istedim. Telefonu beş yaşındaki oğlum açtı. Anne biz ölüm oyunu oynuyoruz ama babam kalkmıyor. Uyudu galiba… Sıra bende ama babam oynamıyor, diye söyleyince bir şeylerin yolunda gitmediğini anladım… Hemen eve koştum… Eşim hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Bu sefer oyun uzun sürmüştü… Oğlum hâlâ oyun devam ediyor zannediyordu. Sanki eşim onu bu oyunla hazırlamıştı ölümün ani ve acı haline… Bir oyunun içinde aramızdan ayrılıp gitmişti... Ambulans çağırdım ve eşimi hastaneye kaldırdık. Çoktan hayatını kaybetmişti. Yapılacak bir şey kalmamıştı. Oğluma o an söyleyemedim. O da sanki anlamış gibi hiç soru sormadı. Ona nasıl anlatacaktım babasının artık yanımızda olamayacağını, artık onunla oynamayacağını…”

“Son günlerde çok sessizdi. Okulda arkadaşlarıyla konuşmuyor, oyun oynamak istemiyordu. Eskiden ‘öğretmenim’ diye koşar sarılırdı, ama şimdi donuk bakışlarla bana bakıyordu. Onun bu hali beni öyle üzüyordu ki, yüzüne baktıkça, çaresizliğin dibini yaşıyordum. Ölümü ben anlayabilmiş miydim ki, ona anlatabileyim, ben acı duyarken, onun acısını nasıl dindirecektim… Hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim kendimi… Ne söyleyeceğimi, ne yapacağımı bilemiyordum. Sadece onun yanında ve yakınında olduğumu hissettirmeye çalışıyordum.

Sınıf içinde sadece resim yapmak istiyordu… Sürekli çizip boyarken rahatladığını hissediyordum. Diğer oyunlara katılmak istemiyordu. Duygusal bir tepkisi de yoktu. Belki ağlasa rahatlayacak diye düşünüyordum ama onu da yapmıyordu.

Sonra bir gün çocuklarla sohbet ederken, yanıma geldi ve ‘biliyor musun öğretmenim, benim babam öldü, ben bunu biliyorum.. Kimse bilmediğimi zannediyor ama ben biliyorum işte… o artık hiç gelmeyecek. Onu artık hiç göremeyeceğim’ diye konuşmaya başladı. Bir taraftan da ağlıyordu… Bunu duyan diğer arkadaşları yaşlarının üstünde bir olgunlukla onu teselli etmeye çalıştılar. Benim de dedem öldü, gibi kendi hayatlarından örneklerle sanki onu anladıklarını hissettirdiler. Onların bu hali beni öyle şaşırtmıştı ki, kendimi uzun süre toparlayamadım… Ona sıkıca sarıldım… Onu çok sevdiğimizi, çok üzüldüğünü anladığımızı ve her zaman yanında olacağımızı söyledim… İlk zamanlar buna alışmanın zor olacağını, babasını çok özleyeceğini ama zamanla bununla yaşamayı öğreneceğini de ekledim… Babasının onu her zaman çok sevdiğini, sevmeye de devam edeceğini, ölümün gerçekten bir kayıp olmadığını, onun şu an olduğu yerde iyi ve mutlu olduğunu, onunla konuşmak istediğinde dua etmesini söyledim…

Bu itiraf ediş, sonraki günlerde onun daha iyi olmasını sağladı. Yavaş yavaş oyunlara da katılmaya başladı. Yemek düzeni son günlerde eski haline döndü. Hâlâ arada durgunlaşıyor, hüzünleniyor. Böyle zamanlarda onunla konuşuyoruz. Babasını çok özlediğini, onunla oyun oynamayı çok istediğini anlatıyor. Ben ise onu dinliyor ve anladığımı hissettirmeye çalışıyorum… Biliyorum ki, ifade edilen duygu, ne kadar acı olsa da, yine de iyi geliyor. Ağrısı hafifliyor. Üstünü kapatmanın, bu konuda hiç konuşmamaya çalışmanın daha zarar verdiğini de biliyorum. Belki de özlemenin tek şifası da bu… Söyleyebilmek, ifade edebilmek…”

25.08.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.08.2010) - En uzaktaki en yakındır bazen...

  (11.08.2010) - Gençlerle nasıl iletişim kurulur?

  (08.08.2010) - Baba özgüvendir

  (25.07.2010) - Hayat bugün size ne öğretti?

  (21.07.2010) - Sevmemekle, bırakıp gitmekle korkutmayın

  (18.07.2010) - Kim kime bağımlı?

  (14.07.2010) - Çocuğunuz argo kelimelerkullanıyorsa...

  (07.07.2010) - Öğrendim ki

  (06.07.2010) - İnsanı tüketen nedir?

  (30.06.2010) - İnsan kaybettiğini, kaybettiği yerde bulur


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.