06 Temmuz 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Banu YAŞAR

İnsanı tüketen nedir?


A+ | A-

İnsan ne zaman yorulur? Ne zaman yaşamak yük olur? Elini bile kaldıracak dermanı olmadığı zamanlarda, neyi kaybeder yüreğinde, ne eksilir, nedir onu terk edip giden?

Bazen kendimizi öyle güçsüz, öyle takatsiz hissederiz ki, içimizde eskiden olup da, şimdi olmayan, çekip giden şeyin ne olduğunu anlamaya çalışırız… Her sabah uyanmanın bile yüke dönüştüğü, bunalımlı ruh halinin üzerimize çöktüğü, hiç bir şeyin, bizi eskisi kadar heyecanlandırmadığı, depresyonun içimizi kapladığı zamanlarda sorup dururuz kendimize, ‘niye böyleyim’ diye… Beni terk edip giden neydi? Bu davetsiz ve sevimsiz misafir de kim? Nereye gitti enerjim, coşkum ve sevincim… Neden eskisi kadar mutlu olamıyorum… Ya sebepsiz mutluluklarım… Onlar nereye gitti?

Yaşama sevinci, her ne kadar yaşadığımız olaylardan ve başımıza gelenlerden etkilense de, aslında kendi içimizde ürettiğimiz bir enerjidir. Bu ise, çoğu zaman hayata bakış açımız, olaylara getirdiğimiz yorumlarımız ve olumsuz otomatik düşüncelerimizden etkilenir. Nereden ve hangi pencereden baktığımıza göre şekillenir. Düşüncelerimiz nasıl hissedeceğimizi ve duygulanacağımızı da belirler. Nasıl düşünürsek, sonuçta öyle de hissederiz…

Geçmişin tatsız olaylarının sürekli tekrarlanıp, beslenmesi insanın yüreğini daraltır. Gelecek kaygısı, sebeplere aşırı bağlanmak, olayları ve sonuçlarını elimizde tutma paniği insanın enerjisini tüketir. Yaşadığın anı, o an içinde bulunduğun durumu fark edememek, o anı yaşayamamak, bilicin hep geçmişte ya da gelecekte dolaşması kaybolan zamanların kahramanı yapar insanı…. Aşırı kaygı ve zihinsel kirlilik insanın yaşama aşkını ve enerjisini de alıp götürür yüreğinden… Ne zaman ki insan bu enerjiyi ve aşkı kaybeder, işte o zaman yorulur. Eli kolu kalkmaz olur. Hiçbir iş yapmasa da kendini yorgun ve tükenmiş hisseder. Zamanımızın depresyon ve kaygı çağı olarak nitelendirilmesi ve psikiyatrik hastalıklarının sayısındaki artış da çoğu zaman bu yüzdendir… İnsan yükünü bırakması gereken yerlerde hala sırtında taşıyorsa, hırslarının ruhunu ele geçirmesine izin veriyorsa, yüreğindeki enerjiyi heba etmiş olur. Bu enerji ise sürekli üretilen, yenilenen ve tazelenen bir şey değildir. Beslemen gerekir… Ona güzel sözler dinletmezsen, yaralarını şefkatle sarmazsan, hoyrat davranırsan ve haris yüreklerin yanında boş yere yorarsan, sana darılır, küser. Konuşmaz olur seninle… Bazen öyle susar ki, nefsinin sesini bile o zannetmeye başlarsın… Nefsinin hırslarını ve öfkesini haklı çıkarmaya çalışırsın… Elindekiler artık yetmez olur, hep eksik hissedersin, hep daha fazlasının hayallerini kurmaya başlarsın… Buna o kadar alışırsın ki, elindekiler kıymetsizmiş gibi görünmeye başlar, hepsini ve hatta daha fazlasını bile hak ettiğini düşünmeye başlarsın…

Ne zaman ki doğruyu kaçırır insan, yanlışı da fark edemez olur. Yanlış yerlerde ve öfkeli yüreklerde dolaşmak yaşama sevincini, yola devam etme aşkını da alır elinden… Yanlış yerlerde o kadar ararsın ki mutluluğu, bulmaya vaktin bile kalmaz… Boşa yere yüreğini yormaların gelir aklına… Sürekli şikâyet eden, huzursuzluğunu ve öfkesini büyüten, bunları çevresindekilere durmadan anlatarak, onların da enerjisini tüketen insanlardan yorgun yüreğin artık bunları duymak istemez… Güzel sesler duymak istersin, ümit veren insanları, halini halka şikâyet etmeyenleri, sıkıntılarıyla prim yapmaya çalışmayanları görmek istersin…

Olumsuz ve kötümser bakış açısına sahip olmak ya da seyretmek bile insanın ruhunu yorar, Rabbinle ilişkine, iletişimine zarar verir. Seni O’dan uzaklaştırır. Yüreğindeki O’na, hayata ve kadere olan sevgini incitir. İçindeki sükûneti bozar. Bu sebeple iyimser ve olumlu insanlarla görüşmek, onlarla sohbet etmek, yanlarında ve yakınlarında bulunmak, insanın gücünü artırır. Ne yaşamış olursa olsun, hayata tekrar tutunmasını, yeniden başlamasını sağlar… Ruhuna şifa olur…

06.07.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.06.2010) - İnsan kaybettiğini, kaybettiği yerde bulur

  (23.06.2010) - Kariyerli tombul çocuklar yetiştirmek

  (20.06.2010) - Küçük kızı sevmek

  (17.06.2010) - Her erkek eşinin kahramanı olmak ister

  (13.06.2010) - Nasıldım anne?

  (09.06.2010) - Çocuk ve televizyon

  (06.06.2010) - Olumsuz bir dünyada olumlu çocuklar yetiştirmek

  (02.06.2010) - İçimdeki ben

  (30.05.2010) - Oyun ve çocuk

  (23.05.2010) - Minnettarlık listesi...


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.