Bediüzzaman; güncelliğini koruyan temel siyasî ölçüler, ana şablonlar formulize eder.
Meselâ birisinde, “Kalbe ihtar edilen içtimaî hayatımıza ait bir hakikat. Bu vatanda şimdilik dört parti var. Biri Halk Partisi, biri Demokrat, biri Millet, diğeri İttihad-ı İslâmdır.” (Emirdağ Lâhikası, s. 386) diyerek İslâm ve insanlık âlemi için dört ana siyasî akım, parti tesbit eder. Ki, diğer partiler bu dördünün versiyonlarıdır. (Dikkat çeken en önemli nokta, siyasî meselelerin de “kalbe ihtar edilen hakikatler” olarak hatırlatılıp ilham edildiğidir.)
Demokrat Parti’nin (hürriyetçilerin, demokratların) dışındakilerin bu şartlar altında desteklenemeyeceğini gerekçeleriyle izah eder. Siyaset tabibi ve stratejisti olarak, “Otuz beş seneden beri siyaseti terk eden Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri, şimdi Kur’ân ve İslâmiyet ve vatan hesabına, bütün kuvvetiyle ve talebeleriyle, dersleriyle Demokrat Parti’nin iktidarda kalmasını muhafazaya” (Emirdağ Lâhikâsı, s. 422) çalışmıştır.
Gerekçelerinden bazıları şunlar: Dünyaya gönderişimizin sebebi imtihan olmaktır. İmtihan için de hür olmalıyız. “Hürriyet îmanın hassasıdır (özelliğidir) ve Rahman olan Allah’ın bir hediyesidir. Meşveret, Meşrutiyet-i şer’iyyedir.” (Beyanat ve Tenvirler, s. 40, 21)
Kur’ân’da mealen, “Dileyen iman etsin, dileyen kâfir olsun.” (Kehf Sûresi, 29) “Dinde zorlama yoktur.” (Bakara Sûresi, 256) gibi onlarca ayet, hem din, inanç hem de inançsızlık hürriyetini ihtiva eder. Kadere iman, cüz’î iradeyi, yani, “hür iradeyi” gerektirir. “Şeriat-ı garrâ müsavatı ve adaleti ve hakikî hürriyeti cemî revabıt ve levazımatıyla câmidir.” (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 84)
İnsanlık sosyolojik olarak “vahşet ve bedeviyet, kölelik, esaret, ücretlilik” (Sözler, s. 650) devirlerini atlatmış, “serbestiyet/hürriyet ve malikiyet” devrine ayak basmıştır. Dolayısıyla;
● Bizim vazifemiz Ahrarlara mânen ve maddeten yardımcı,
● Müttefik, (Beyanat ve Tenvirler, s. 201, 202)
● Dost ve ihtiyat kuvveti hükmünde onlara bir nokta-i istinat” olmaktır. (Emirdağ Lâhikâsı, s. 140) Şu müjdeyi de verir: “Hususan oradaki eski tahribatı tamirata başlayan hakikî vatanperverler olan Demokrat namında hamiyetli Ahrarlar, yani hürriyetperverler, Nur ve Nurcular’ı takdir etmelerine çok minnettarım. Onların muvaffakiyetine çok duâ ediyorum. İnşaallah, o Ahrarlar istibdad-ı mutlakı kaldırıp tam bir hürriyet-i şer’iyeye vesile olacaklar. (Emirdağ Lâhikâsı, s. 267)