Hukuk ve adalet meselesi Türkiye’nin önünde duran ve iyi işlemesi icap eden bir konudur.
Her ne kadar başka konular ön planda görünse de asıl mesele ‘hak, hukuk ve adalet’i tesis edip edememe meselesi olarak önümüzde duruyor.
Diyarbakır’a, Dicle Üniversitesi (DÜ) ve Kamu Denetçiliği Kurumu iş birliğiyle düzenlenen “Ombudsmanlık ve Türkiye’nin 2023 Hedefleri” konulu konferansta konuşan Kamu Başdenetçisi (Ombudsman) Şeref Malkoç da dolaylı olarak bu meseleye işaret etmiş ve gençlere seslenirken; “Eğer hukukun üstünlüğü, hakkaniyet, adalet egemen kılınırsa Türkiye’nin huzuru, refahı artacaktır” demiş.
Bu tespite kim itiraz edebilir? Esas mesele bunları hayata geçirebilmekte. Maalesef Türkiye’yi idare edenler bu konuda geçer not alacak adımlar atabilmiş değil. Her ne kadar bazıları “Türkiye’ye hukuk adil bir şekilde işliyor” dese de hadiseler bunu tasdik edecek durumda değil.
Malkoç, cezaevlerinde, karakollarda veya diğer mekânlarda da işkenceye sıfır tolerans tanınarak, kötü muamele, işkence ve benzeri yanlışlıkların önüne geçildiğini dile getirerek, mazı cezaevlerin ‘müze’ye çevrildiğine de işaret etmiş.
Malkoç, şunları da söylemiş: “Türkiye’de bundan sonra hiçbir zaman böyle cezaevi ve kötülükle anılacak yerler inşallah olmaz. Birçok anne, baba, kardeş, evlat yüreği yanarak burayı (Diyarbakır Cezaevini) hatırlamaktadır. Burada çok acılar, sıkıntılar çekilmiş, hukuk dışı çok eylemler ve işlemler yapılmıştır. Bunlar zihinlerde, yüreklerde acı olarak hâlâ saklanmakta. Ancak önemli olan bunlardan ders çıkarmaktır. Aynı şekilde Yassıada da Demokrasi ve Özgürlük Adası olarak dönüştürülmüştür. Ulucanlar Cezaevi de aynı şekilde olmuştur. Bunlar Türkiye’de bir daha böyle şeylerin olmaması için zihinlere kazılan önemli olaylardır.”
Malkoç’un son tespiti de şöyle: “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve hakkaniyet üzerine yükselecek. Eğer hukukun üstünlüğü, hakkaniyet, adalet egemen kılınırsa Türkiye’nin huzuru, refahı artacaktır. Türkiye, milletler ve devletler yarışında insan hakları, demokrasi ve ekonomik gelişmişlik açısında da hak ettiği yeri alacaktır.” (AA, 3 Kasım 2022)
Türkiye’nin; insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve hakkaniyet üzerinden yükseleceği ve ‘zengin’ olacağına inancımız tamdır. Fakat, keşke idareciler de bunun gereğini yerine getirebilmiş olsa. Hal ve gidişe bakıldığında bu hedef ve maksatlara uygun adımlar atıldığını söylemek mümkün mü? İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü fiilen bertaraf edilmiş durumda değil mi? Türkiye’nin hak ettiği yeri alması ancak hak, hukuk ve adalet yolundaki kararlı yürüyüşüyle mümkün olur.
Keşke, bilinen doğruların gereği yapılsa ve idareciler bütün bir milleti ‘keşke’ demek durumunda bırakmasalardı...