28 Şubat dönemine ilişkin iddianamenin, 6 Haziran’da kabul edilmesinden bu yana, 10 kişi “mağdur” sıfatıyla dÂvÂya katılma talebinde bulundu.
28 Şubat mağdurları ‘dâvâcı’
“Postmodern darbe” olarak da adlandırılan 28 Şubat dönemine ilişkin iddianamenin, 6 Haziran’da kabul edilmesinden bu yana, 10 kişi “mağdur” sıfatıyla dâvâya katılma talebinde bulundu. Dönemin mağdurlarının, davanın görüleceği Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne hak aramak için yaptıkarı başvurular sürüyor. Alınan bilgiye göre, iddianamenin kabul edilmesinin ardından, mahkemeye, aralarında işten çıkarılan memurların, okullarından uzaklaştırılan öğrencilerin ve Türk Silâhlı Kuvvetlerinden (TSK) ilişiği kesilen uzman ve astsubayların bulunduğu 10 kişi dilekçe verdi. Dilekçelerinde özetle, Türkiye’nin 28 Şubat sürecinde zarar gördüğünü ifade eden mağdurlar, sorumlulardan şikâyetçi olarak, davaya katılma talebinde bulundu. İlk duruşması 2 Eylül’de görülecek dâvâya, 6 Eylül’e kadar hergün, aynı saatte devam edilecek.
“İşbirlikçiler olmasaydı bu davalar olmazdı’
Avukat Murat Ergün, halen Türk Silâhlı Kuvvetleri’nde bir takım işbirlikçiler varolduğunu, onlar olmasaydı bu davaların olmayacağını savundu. Balyoz Darbe Planı davasının temyiz duruşması, 6. gününde de devam etti. Sanıklar Kadir Sağdıç, Abdullah Can Erenoğlu, Mehmet Fatih İlğar, Mehmet Koray Eryaşa ve Turgay Yamaç’ın avukatı Ergün, savunmasında halen Türk Silâhlı Kuvvetleri’nde bir takım işbirlikçiler var olduğunu iddia ederek, “Onlar olmasaydı, zaten bu davalar olmazdı.” dedi. Dijitallerin sahte olduğunu iddia eden Ergün, savcının, mütalâasını korsan programla yazdığını iddia etti. Ergün, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün, Kuzey Irak’ta başına çuval geçirilen askerler için ne yaptıysa Silivri’de başına çuval geçirilenler için de aynısını yaptığını savundu.