AKP iktidarıyla birlikte, cami çıkışı ve avlularının ardından artık imamların namaz kıldırdığı mihraplarda bile siyasî açıklamalar yapılması tepkiyle karşılanıyor.
CAMİLER BİRLEŞTİRİCİ YERDİR
İlahiyatçı Prof. Dr. İsrafil Balcı, demokratik anlayış, hak, hukuk açısından bakıldığında birleştirici yer olduğu için camiye siyasetin sokulmamasının esas olduğu söyledi. Balcı, “Camide cemaat vardır. Cemaat arasında farklı insanlar vardır. Buraya siyaseti soktuğunuz zaman ister istemez ayrışma girer. Bu tarihî tecrübeyle sabittir” diye konuştu.
CAMİDE SİYASET DİNE AYKIRI
Camilerde hem din görevlisi hem de siyasetçinin siyaset yapmasının yanlışlığına dikkati çeken Prof. Balcı, “Maalesef cami siyasetin bir parçası, bir öznesi ve siyasî mesajların yeri oldu. Bu son derece yanlış ve dine aykırı bir şey. Buradan ne Müslümanlar ne siyasetçi yararlı çıkar ne de dine bir hizmet yapılmış olur. Aksine insanları dinden soğutur” dedi.
DİĞERİ GİTTİ, AKP VESAYETİ GELDİ
Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan da, “Eğitimde, kışlada ve camide başka güçlerin vesayeti gitti şimdi AKP vesayeti geldi. Bu vesayet sadece cami, okul ve kışlaya sirayet etmemiştir. Sosyal yaşamımızı da zehirlemektedir. Bu durum ülkenin geleceğine büyük zarar verecek. Akademideki vesayeti rektörler eliyle yapıyorlar” dedi.
***
Camide siyaset Dinden soğutur
Prof. Dr. İsrafil Balcı, camilerin toplumun geneline dinİ mesaj verme yerleri olduğunu söyleyerek buralarda siyaset yapmanın insanları dinden soğutacağına dikkat çekti.
“Herkes, istediği şekilde inanmaya devam etsin ve yine herkes din ve devletin ayrılması gereğine inansın. Camiye, okula, kışlaya siyaset sokulmasın.” Bu sözler, 27 Ekim 1999’da Kırıkkale’yi ziyaret edip Kırıkkale Üniversitesi’nde bir konuşma yapan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e ait. Sadece Demirel değil, sayısız siyasetçi benzer açıklamalarda bulundu. Öyle ki “Camiye, okula, kışlaya siyaset sokulmasın” ifadesi adeta bir slogan haline geldi. Geçmişte cumhurbaşkanları ve başbakanlar başta olmak üzere siyasiler, cami çıkışlarında ve avlularında açıklama yapmaktan kaçınırlardı. Namaz vakitlerinde kameraların yaklaşamadığı siyasiler, katıldıkları cenaze namazlarında kendilerine mikrofon uzatıp soru sormaya çalışan gazetecilere, “Burası ibadethanedir. Cami avlusunda açıklama yapılmaz” diyerek cevap vermezlerdi. Gelinen aşamada ise cami çıkışı ve avluları değil artık imamların namaz kıldırdığı mihraplarda bile siyasi açıklamalar yapılıyor.
Emevi ve Abbasi dönemini bile geride bıraktı
Cuma günü camilerin çıkış kapısı veya avlusunda demeç vermek bir alışkanlık haline getirildi. Peki, gerçekten “camiye, okula ve kışlaya” siyaset sirayet etti mi? Pek çok ilahiyatçıya göre siyaset caminin zirvesinde. Din, Emevi ve Abbasi dönemini bile geride bırakacak kadar siyasallaştırıldı. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsrafil Balcı, “Demokratik anlayış, hak, hukuk açısından baktığımız zaman birleştirici yer olduğu için camiye siyasetin sokulmaması esastır. Camide cemaat vardır. Cemaat arasında farklı insanlar vardır. Buraya siyaseti soktuğunuz zaman ister istemez ayrışma girer. Bu tarihi tecrübeyle sabittir. Bu mesele İslam’ın erken döneminden beri gündeme geldi. Özellikle de Emevilerle beraber. Cemaat tamamen konsolide edilerek insanlar propaganda yapılmaya başlandı. Yani birleştirici olan cami rakibi izam etme yerine dönüştürüldü” dedi.
Son derece yanlış
Independent Türkçe’nin haberine göre, “İktidarlar hiçbir zaman “Camiyle siyaseti birbirinden ayıralım” demediler” diyen Balcı, “Çünkü din herkesi ilgilendiriyor. Herkesi ilgilendirdiği için de insanları en iyi etkileme yolu cemaat toplu hitap edebilme yolu olduğu için buraları kullandılar. Ama şimdi bakıyoruz mihrabından minberine kadar ne bileyim işte hutbesinden bütün kürsüsüne kadar buram buram hem camideki din görevlisi iktidar rüzgarıyla yapıyor hem de siyasetçilerin bunu sıklıkla yaptıkları bir döneme girdik. Maalesef cami siyasetin bir parçası, bir öznesi ve siyasi mesajların yeri oldu. Bu son derece yanlış ve dine aykırı bir şey. Kaldı ki camide, caminin görevlisinin dışında bir başkasının konuşması, çok daha büyük sorunları beraberinde getirmiştir. Geçmişte Emeviler veya Abbasiler yaptılar” ifadelerini kullandı.
Sosyal hayatımızı da zehirliyor
Camilerin insanları tehdit edilecek yer haline getirilemeyeceğini söyleyen Balcı, “Buralar toplumun geneline dini mesaj verme yerleridir. Buralar kendi propagandalarını duyurma yeri haline getirildiğinde düpedüz ayrımcılık yapılmış olur. Buradan ne Müslümanlar ne siyasetçi yararlı çıkar ne de dine bir hizmet yapılmış olur. Aksine insanları dinden soğutur” dedi. Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan ise, “Eğitimde, kışlada ve camide başka güçlerin vesayeti gitti şimdi AKP vesayeti geldi. Bu vesayet sadece cami okul ve kışlaya sirayet etmemiştir. Sosyal yaşamımızı da zehirlemektedir. Bu vesayet sayesinde hayatta kalıyorlar. Bu durum ülkenin geleceğine büyük zarar verecek. Akademideki vesayeti rektörler eliyle yapıyorlar. Üniversiteleri kendilerine bağlamış durumdalar. Atadıkları liyakatsiz rektörler aracılığıyla dilediklerini yaptırıyorlar. Diledikleri üniversitede küçülme kararı alırken diledikleri üniversitelerde ise hiç gerek duyulmadığı halde yeni fakülteler açıyorlar. Boğaziçi Üniversitesi bunun en bariz örneğidir” ifadelerini kullandı.
Haber Merkezi