"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cemil Meriç: Yalçın bir irade, taviz vermeyen bir mizaç

23 Mart 2022, Çarşamba
Bediüzzaman Said Nursî’yi vefatının 62. yıldönümünde rahmetle yad ediyoruz...

Cemil Meriç'ten:

Said Nursî’yi ve risalelerini tanımadığım yıllar, “bedbahtlık”tır. 87 senelik ömründe eserlerine nasıl başlamışsa öyle de bitirmiştir. Hiçbir dünya büyüğüne dalkavukluk yapmamıştır. Bu bizim memlekette büyük bir fazilettir. Cemiyette hemen herkes anadan doğma bir dalkavuk olmuş… Said Nursî bir kavga adamı. Yalçın bir irade, taviz vermeyen bir mizaç… Yakın tarihimiz tek bir mücahid tanımıştır, o da Said Nursî’dir… Ben Müslüman mütefekkir deyince, celâdetiyle, cihadetiyle, onu tanıdım, başka tanımadım. Hepsi pırt deyince kaçan, firar eden insanlar. Bir tane başka görmedim ki… 60 yıl her kahra, her cefaya göğüs gererek mücadele eden biricik dâvâ adamır.

“Ben bir fikir adamıyım. Fikir adamı demek fikir için yaşayan adam demektir. Bu itibarla doğru veya yanlış her fikrin mutlak ve kâmil hürriyet içinde kendini ifade etmesi ülkemizin haysiyeti, vak’arı ve şerefidir… Said Nursî bir havaridir. Bir mücahiddir. Bir dünya görüşünün yayıcısıdır. Bu dünya görüşüne katılsın katılmasın, her namuslu insanın vazifesi; bu toprağın bağrından fışkıran, selâbet, metanet, ciddiyet ve samimiyetini asırların imtihanından geçerek ispat etmiş bulunan İslâmî düşünceleri tamim ve neşr etmektir.”

Said Nursî`yi çok geç tanıdım. Şayet kendisini ilk gençlik yıllarımda tanımış eserlerini tetkik etme imkanını bulsaydım, hayatımın akışı, yaşayış tarzım bambaşka olurdu.Büyük ihtimalle gözlerimi bu kadar erken yaşlarda kaybetmezdim.

Önce Batı`ya yönelerek peşine düştüğüm hakikati, yine Doğu`da buldum. Doğu`da ise, en parlak yıldız olarak Said Nursî`yi tanıdım… Tanzimat`tan bu yana, İslam tefekkürünü temsil makamında, bir tek onu tanıdım. Başka hiçbir şahsiyet, bu makamı dolduramıyor, hakkını veremiyor.

Said Nursî, İslam irfanının, cihanşümul hakikatlerini küçük bir risalede toplamış.“Üstad, şimşek pırıltıları ile aydınlanan bu karanlık bölgelerde büyük bir güvenle dolaşıyor. Üslub kesif ve izahlar inandırıcı. Asırları kucaklayan bir tefekkürün çağdaş idrake seslenişi, yaralanan bir idrake, yabancılaşmış bir idrake İslam tefekkürünü temsil eden Bediüzzaman`ın celadeti, taşıdığı sağlam imanın tezahürüdür.

Vak`a–yı Hayriye`den (Tanzimat`tan) beri (1839) bizde İslam tefekkürünün büyük isimleri çıkmamıştır.Sadece Said Nursî var. Hürmete layık başka bir adam tanımıyorum. Ben onu tanıdım.“Ben, `Müslüman mütefekkir` deyince, celadetiyle, cihadetiyle onu tanıdım, başka tanımadım.

Hepsi `Pırt!` deyince kaçan, firar eden insanlar. Evet, Tanzimat`tan sonra büyük İslam mütefekkiri yok. Olsaydı, zaten bu hale gelmezdik. Yani olsaydı, bir mücadele olurdu… Hiçbir mücadele olmadı. Giyin dediklerini giydik, atın dediklerini attık. Dili de mahvettik.

Bütün bu cinayetler olurken, herkes pustu, sindi.

Tek sesini çıkaran Said Nursî oldu, o kadar.

Said’in müridi, bir havariler ormanı. Yekpare ve kesif. Ağaçlar kaynaşmış birbirleriyle. Ve bağrında adsız bir uğultu yükseliyor. Bir fırtına rüzgarına benzeyen Nur Risalelerinin zaman zaman boğuk, zaman zaman heybetli yankısı.

Said, dağ başında vaaz eden bir mürşid. Hor görülenler, her şeyini kaybedenler, mukaddesleri çiğnenenler ona koştu akın akın.

Nass’ların yalçın duvarları arkasından geliyordu bu ses, tarihin içindengeliyordu.Kabuğuna çekilmiş yüz binlerce insanı uyandırdı. Bu hayali insanlar o konuştukça gerçekleşti. Yani, Nurculardan önce kelam var.

O konuştukça, laikliğin kartondan setleri yıkıldı birer birer. Kentle köy, çağdaş uygarlık düzeyi (!) ile Anadolu, tereddütle inanç… Karşı karşıya geldi.

Nurculuk, bir tepkidir.

Kısır ve yapma bir üniversiteye karşı medresenin, küfre karşı imanın, Batı’ya karşı Doğu’nun isyanı. Her risale bir çığlık, şuuraltının çığlığı. Zulmün ahmakça taarruzu olmasa, bu münzevi ses böyle sayhalaşır mıydı?

Tanzimattan beri her hisarı deviren teceddüt dalgası ilk defa olarak Nur kalesi önünde geriler. Bu emekleyen, bu kekeleyen yığın, devrim yobazları için bir yüz karasıdır. Düşünmezler ki kendi yüz karaları bu. Nurcuları yok farz etmek, gaflet. Nurcular adalarında kendi hayatlarına devam edebilirler. Ama kökünden kopmak kimseye mutluluk getirmez. Aydının görevi fildişi kulesini yıkarak bu mazlum kitleyi muhabbetle bağrına basmak, acısını anlamaya çalışmak. 

Said  Nursî, bir kavga adamı. Yalçın bir irade, taviz vermeyen bir mizaç, tefekkürden çok iman. Deccal karşısında imanın remzi,işareti ; Müminin duruşunu temsil eden asil bir semboldur.

Okunma Sayısı: 2454
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı