"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Doktorlar: 12 Nisan’a kadar evde kalalım

31 Mart 2020, Salı 00:01
60 uzman hekimin COVİD-19 için yaptığı ortak değerlendirme: Takdir Allah’ın, tedbir ise kulun vazifesi. Salgın hastalığın bulaşmasını ve yayılmasını önlemek için “evde kal, güvende kal” çağrısı çok önemli.

Mesleğimizin en mühim esaslarından biri olan Risale-i Nur derslerimizi her şart ve zeminde devam ettirmemiz cemaatimizin en bariz özelliklerindendir. Üstadımızın, her yerde birer küçük dershane açılmasını, o dershanelerde Nurların okunmasını ve Nurlarla meşguliyete devam edilmesini, ders alanların talebe-i ulûm şerefini kazanacağını, bu talebe-i ulûmun adi hareketlerinin, hatta uykusunun dahi ibadet hükmüne geçtiği müjdesini biliyoruz. Elbette ki zaman, zemin ve şartların icap ettirdiği tedbirleri ölçüsünde, bu hakikati devam etme gayreti içindeyiz. Bu düşünceler noktasında ve istikametinde günümüzü değerlendirmek istiyoruz. 

Covid 19 virüs salgını, hem bizleri, hem de dünyayı sarsarak, insanlığa tehdit oluşturmaya devam ediyor. Kur’an ve sünnet ışığında, Risale-i Nur mesleğindeki tıp hekimleri olan bizler, ortak karar ve düşüncelerimizi bir araya getirmek üzere online olarak toplandık. Üstadımızın ifade etmiş olduğu ‘’Hazık mütedeyyin hekimler’’ olmaya çalışarak bazı tavsiyeler oluşturmanın bir vazifemiz olduğu kanaatine, yaptığımız meşveretler doğrultusunda ulaştık ve buradan yola çıktık. 

Grubumuzu, bu konudaki tecrübe, görüş, düşünce ve tıbbi katkılarını almak için, farklı ihtisas dallarında uzmanlaşmış, Türkiye ve yurt dışından katılan, 60 kişilik bir hekim arkadaşlarımızla ve ulaşabildiklerimizle oluşturduk. Yaptığımız On-line meşverette aldığımız ortak, tavır, deneyim, bilgi ve tecrübeleri tek bir noktada toplamaya çalıştık. Gayemiz umumun hukukunu gözeterek, sağlığımızı korumaktır. Şafi isminin tecellisinde vazifeli olan bizlere çok iş düştüğünün farkındayız. Biz hekimler, görev yerlerimizde vazifemizi ifa ederken, bulaştırıcılık riskini de göz önüne alarak dikkat etmeye ve kişisel tedbirlerimizi almaya çalışıyoruz. 

Corona Virüs grubu (Covid 19) Pandemi yapan, Dünyada hızla yayılma eğiliminde olan ve tüm kıtalardaki insanları enfekte eden bir virüs grubudur. Özellikle burun ve boğaz mukozaları ilk yerleşim yeri olması ile birlikte, sonrasında gelişen yüksek ateş, öksürük, nefes darlığı, halsizlik bulguları, göstererek hastalığa yol açar. Bulaşıcılığı çok yüksek seyretmesi dolayısı ile sosyal mesafenin en az bir metre olması sınırı getirilen, evde kalmakla bulaşma riskinden korunmayı ön plana çıkaran bir yaklaşım izlenmelidir. Virüs enfeksiyonu katlanarak yayılım gösterir. Bir kişi hastaysa, yanındakini hasta etmesi ile birlikte, bir diğer kişi ile temas sonrasında 4, 16, 32 kişi şeklinde sayısal artışla ve ikinin katları şeklinde hızla yayılarak artış gösterir. 

Sadece boğazda hafif bir kızarıklıkla birlikte başka bir bulgu vermeden de Covid 19 virüs testi pozitif çıkabilir. 7-8 gün içinde kişilerde yüksek ateşle birlikte solunum sıkıntısı gelişmezse, hastaların tamamen iyileşebildiği rapor edilmiştir. Ateş bulgusu ve öksürük, nefes darlığı ilk 4 gün içinde azalmıyor ve devam ediyorsa, iyileşme 12-13 güne yayılabilir. Evde kalmanın önemi burada ortaya çıkmaktadır. Burada en çok dikkat edilmesi gereken, Covid 19 enfeksiyonlarında 3. günden itibaren bulaşmanın başlıyor olmasıdır. Hiçbir bulgu yokken bile bulaşma görülebilir. Eğer ateş, öksürük ve BT bulgusu ile beraber, test pozitif ise bulaşma riski çok yüksektir. Bu hastalığın yaşlı hastalarda sık görülmesindeki temel sebep ise, kronik hastalıklarla beraber risk oluşturmasıdır. Kalp yetmezliği, hipertansiyon, KOAH ve diyabet olanlarda riskin daha fazla görülmesinin sebebi budur. Hatta sigara içenlerde, içmeyenlere oranla enfeksiyona tutulum riski 14 kat arttığı rapor edilmiştir. 

Bir diğer dikkat çekmek istediğimiz nokta ise Pandemilerde hastane hizmetlerinin yetersiz kalmasıdır. Çünkü sağlık hizmetleri genelde nüfusun ancak (%5) yüzde beşine hitap edecek şekilde planlanmıştır. Bu da hastane yatak sayısına göredir. Gerekli cihaz ve ekipmanlar da bu oranlarda hastanelerde bulunur. Bu dönemdeki salgının çok hızlı yayılması, tedavisi gerekli olan hastalara yoğunluktan dolayı ulaşılamaması riskini ortaya çıkarır. Bu yoğunluğun getirisi yoğun bakım ve diğer tedavi hizmetlerinin yetersiz kalmasıdır. Bu yüzden “evde kal, güvende kal” çağrısı çok önemlidir. Sağlıklı günlere dönebilmek için, tüm yurt genelindeki her türlü branştaki hekimler, branş gözetmeksizin Covid 19 enfeksiyonuna karşı acil poliklinik ve servislerde nöbetleşe görevlendirilmişlerdir. O yüzden bulaşıcılığı kontrol altına alarak, seyrin tamamlanması için tüm bireylerin katkı sağlaması esastır. Covid 19‘un bulaşıcılığı çok yüksektir, fakat öldürücülüğü ise düşüktür. Bundan sonraki adım ise, temizlik ve dezenfeksiyon tedbirlerini almaktır. Bu tedbirler çok önemli olmakla birlikte, salgın hastalıklarda korunma için yeterli değildir. Salgın hastalıkların önlenebilmesi ancak TECRİT ile mümkündür. Mümkün mertebe karantina tedbirleriyle hastalığın yayılıp bulaşmasının önüne geçilmesi İLK TEDBİRdir. Bu amaçla sokağa çıkma yasağı dâhil her türlü tedbir alınarak yayılma engellenmelidir. Salgın hastalığın toplum içerisinde %100 izolasyonu sağlanırsa, bu süreç 2 ay gibi bir zamanda bitebilir. Bu izolasyon %75-80 olursa hastalık 7-8 ay daha sürebilir. Bu yüzden izolasyonu mümkün olduğunca birlikte sağlamalıyız. 

Veriler ışığında tavsiye 

niteliğindeki ortak 

kararlarımızı ifade edelim

1. Tüm yaşadıklarımızı takdir cephesinden değil, tedbir cephesinden bakmalıyız. Takdir Allah’ındır, tedbir ise kulun vazifesidir. Diğer bir ifadeyle kul, haddini aşarak bu tür meselelere, Allah’ın hakkı olan “takdir” cephesinden değil, kendi görevi olan “tedbir” cephesinden bakmakla mükelleftir.

2. Def-i şer, celb-i nef-a racihtir düsturunca hareket edilmelidir. En azından bu süreç bitene kadar bu şekilde tavır alınsa bile, tüm hayatımız boyunca da bu düstur çok önemlidir.

3. Sakin olmak, tevekkül etmek, sükûneti korumak ve bunu çevremizdekilere telkin etmek önemlidir. Korku duygusunu doğru yöneterek, havf damarının bizlere hayatı korumak üzere verildiğini bilmek gerekir. % 3-4 ölüm riski şahsımızı korkutmasa da başkasına bulaştırıp, onun ölümüne vesile olmak hususu bizi korkutmalı ve dikkate sevk etmelidir. Tedbirsizlikten dolayı bir kişinin ölümüne sebep olmak, büyük bir vebaldir. Kulun hakkı yoktur ki Rabbini imtihan etsin.

4. Tembellik, hizmete gaflet verebilir düşüncesi akla gelebilir. İman hizmetleri bela ve musibetlere karşı sigorta vazifesini görmektedir. Bizlerin bu hizmetlerden uzakta kalmamız cemiyetin başına yeni bela ve musibetleri çekebilir. Bugünkü salgın hastalık nazara verilerek, bu noktada ‘’Hazık ve mütedeyyin hekimlerin tavsiyesine uyulması’’ evlerde kalınması, derslerin evlerde yapılması tercih edilmelidir. Enfeksiyonun yayılım hızı göz önüne alındığında, evlerimizi birer medrese hükmüne çevirmek, bu süreçte yapılabilecek en önemli faaliyettir.

5. “Çünkü Risale-i Nur dersleri, Ulûm-u imaniye’dendir. Bir kişi yalnız kendi nefsine dinlettirse bile yeter. Hem o dersi dinleyenler yalnız insanlar değil” düsturu da akılda tutulmalıdır. “Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz cenupta, birimiz şimalde, birimiz ahrette, birimiz dünyada olsak, biz yine birbirimizle beraberiz ” kaidesince mekânlar derslere engel değildir.

6. “Bir kapı kapansa da, birden fazla hizmet kapısı açılır” ve ’Her şerde bir hayır vardır’’ düsturlarına uygun olarak, evde karantina dönemimizde öz eleştiri yapabilir ve yeniden kendimize dönebiliriz. Umumi derslerimizi On-line ve Video konferans yolu ile yapabiliriz. Dijital teknolojiye geçişin hızla olduğu bu dönemde Rabbimiz bizleri de hızla bu teknolojiye götürmüştür. Bu yaklaşım, umumun hukukunu göz önünde tutmak olarak algılanmalıdır.

7. Derslerimizin fiilen toplanarak medreselerde yapılmama önerisi; bizatihi dersleri bırakmak olarak algılanıyor olmasından vazgeçilmesi gerekir. Bu, geçici bir süre için alınan tedbirdir. Derslerin inkıtaa uğraması söz konusu değil, sadece mekânları değişmiştir. “Mabeynimizdeki münasebet ve uhuvvet inşallah halis ve lillâh için olduğundan, zaman ve mekânla mukayyet olmaz. Bir şehir, bir vilâyet, bir memleket, belki küre-i arz, belki dünya, belki âlem-i vücut, iki hakikî dost için bir meclis hükmündedir” düsturu unutulmamalıdır.

8. “Her bir adam eğer hanesinde dört-beş çoluk çocuğu bulunsa kendi hanesini bir küçük Medrese-i Nuriye’ye çevirsin’’ prensibiyle dar dairede şahsi ve ailevi okumalara ağırlık verilmesi, bu süreçte en önemli kazanımlardan olmalıdır.

9. Bu salgın her bölgeyi farklı etkilemekte, dolayısı ile tüm imkânları tüm coğrafi yerleşimleri düşünerek, birden fazla farklı çözüm yolları ortaya konarak yaklaşılmalı ve bu merkezde neticeler alınmalıdır. Coğrafi konumlar ön planda tutularak, derslerimizin bir şekilde yürütülebilmesi adına, teknolojiden faydalanılmalıdır.

10. Bu süreçte mümkün mertebe evden kalmaya, güvende kalmaya, sadece zorunlu durumlarda bildiğiniz ve emin olduğunuz kişilerle, sosyal mesafeyi koruyarak, işlerimizi yapmaya itina göstermeliyiz. Hasta görünmeyen kişilerinde taşıyıcılık-bulaştırıcılık yaptığı hatırda tutulmalıdır. Bir araya gelmenin risk oluşturduğu bu süreçte unutulmamalıdır. Özellikle 12 Nisan’a kadar olan süreçte kendimize çok daha fazla dikkat etmeliyiz, çünkü virüsün zirvesi yaklaşık iki haftadır. Enfeksiyon riski olanların tümü bu haftalarda hastalığa yakalanması yüksek ihtimaldir. 

11. Söz konusu tedbir ve tenbihler dikkate alınmayarak, kul hakkına riayet edilmeden, Peygamberimizin (asm) veba salgını sırasında uyguladığı karantina sünnetine uyulmaması halinde büyük bir vebalin olacağı bilinmelidir. Ahret’te karşımıza çıkma ihtimalinin olması ve hesap vermek zorunda kalmamız düşünülmelidir.

12.  Elbette bize en elzem iş, telaş etmemek ve meyus olmamak ve birbirinin kuvve-i maneviyesini takviye etmek ve korkmamak ve tevekkülle bu musibeti karşılamak ve habbeyi kubbe yapanlardan uzak durarak, kubbelerini habbe görüp ehemmiyet vermemektir. Panik yapmadan sakin kalabilmek, tedbirlerimizi alarak bu yaklaşım içinde olmak önemlidir.

13. Müfritane irtibat bizim vazgeçebileceğimiz bir düstur değildir, zaman itibari ile kısa bir süreliğine bu irtibatlarımızı, hüve nüktesinin bir kerameti olarak hava unsuru ile devam etmemiz hepimiz için en sağlıklı yoldur.

Etiketler: doktor, 12 Nisan, ev
Okunma Sayısı: 6669
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İsmail Cebecili

    2.4.2020 01:25:43

    Evet, İnşaallah, bir çaresizlik, yeni çareler aramaya sevkedecek bizleri de insanlığı da. İnsanlık aczini anlayıp, ALLAH'ı daha fazla tanıma yoluna girecek. Bizler ise, daha fazla Nurları okuma, anlama ve insanlara, müslümanlara takdim yolları arayıp, bulacağız. Güzel bir nokta, hazırlanan metinde yer alan HÜVE Nüktesi. Hava nedir, görevlerini nasıl yapar, virüsü mü taşısın, Nurları mı taşısın araştırmaları Nurcuları bekliyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı