KILIÇDAROĞLU: ARTIK HELALLEŞMEMİZ LAZIM. İMAM HATİPLİ ÇOCUĞUMUZ DA KALİTELİ EĞİTİM ALMALI
YÖK BAŞKANINA SORDUM
“İBB Başkan adayıyken, Okmeydanı’ndaki mitingimizde başörtüsüsü sorununu çözeceğime dair söz vermiştim. Yusuf Ziya Özcan YÖK Başkanıydı. Kendisini aradım, dedim ki, ‘Başörtülü kızları neden üniversiteye almıyorsunuz?’ ‘Siz karşısınız’ dedi. ‘Ben karşı değilim’ dedim.”
ADALETSİZLİK TEMEL SORUN
“Türkiye’de temel sorunlardan biri adaletsizlik. Tuvalete tek başına gidemeyecek yaşlı biri uzun süredir cezaevinde kalıyor. 16 Temmuz’da, yeni doğum yapmış bir kadını gözaltına aldılar. Çocuğun anne sütüne ihtiyacı var. Dayısı olan çıkıyor, dayısı olmayan içeride kalıyor.”
***
Gelin, helalleşelim
- Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Artık helalleşmemiz lazım. Helalleşme ne demektir? Benim kusurum var, kabahat bana ait, gelin helalleşelim” dedi.
- Kılıçdaroğlu, “Helalleşme ne demektir? Benim kusurum var, kabahat bana ait, gelin helalleşelim” dedi.

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Babala TV’de Oğuzhan Uğur’un konuğu oldu. Başörtüsü ile ilgili Kılıçdaroğlu, “Hayatlarımızın evreleri vardır. İnsanoğlu, sürekli gelişen, düşüncelerini daima geliştiren kişidir. Sabit tuttuğunuz zaman siz asla büyüyemezsiniz. Sorunları çözmek için kapasitenizi öldürmüş olursunuz… Artık helalleşmemiz lazım. Helalleşme ne demektir? Benim kusurum var, kabahat bana ait, gelin helalleşelim. Başörtüsü sorununu çözmek için ilk sözü; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayıyken, Okmeydanı’nda büyük bir mitingimiz yapılmıştı, ben bu sorunu çözeceğime dair söz vermiştim. Yusuf Ziya Özcan, YÖK Başkanıydı. Kendisini aradım, dedim ki, başörtülü kızları neden üniversiteye almıyorsunuz? ‘Siz karşısınız’ dedi. Ben karşı değilim, dedim. Başörtüsü konusunda karnemizin kırık olduğunu, ben şimdi söylemiyorum, burada. Ben bunu gittiğim her yerde ifade ediyorum. Orada bir hatamız var. Kadının kılık kıyafeti ile uğraşılmaz. Kadın istediği gibi giyinir. Kadının başka sorunu varsa, çözümü siyaset kurumuna düşüyorsa; siyaset kurumu o sorunu çözebilmelidir” dedi.
Mağduriyeti bilmeniz lazım
Başörtülü bir kızın 28 Şubat döneminde yaşanan acıları hatırlatması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Helalleşme kolay mı diyorsunuz. Hayır kolay değil ben öyle bir şey söylemedim. Tam tersine zor bir şeydir ve mağdur olanın yaşadığı mağduriyeti bilmeniz lazım. Ben taktığı başörtüsü dolayısıyla evine gittiğimde çocuklar gibi ağladığını biliyorum, öğretmen kadının nasıl ağladığını biliyorum. Onun derdinin ne olduğunu da gayet iyi biliyorum. Gidip onu ziyaret ettim, onun derdini dinledim. Müfettişlere nasıl ifade verdiğini, hangi sıkıntılara girdiğini, mesleği nasıl bırakmak zorunda kaldığını, bütün bunları anlattı. Ben sadece bir örnek verdim, Ankara’daki bir örnek… Pek çok yerde bunun örneğini verebilirim. “

Nitelikli eğitim şart
“Eğer bir toplum gerçekten yükselmek istiyorsa, dünyada saygınlığı kazanmak istiyorsa eğitim sistemini çağdaş anlamda yeniden yapılandırmak zorundadır” diyen Kılıçdaroğlu, Eğitimin temel özelliği okula başladığı andan itibaren, çocuğun merak duygusunu büyütürseniz, sorgulama hakkını ona verirseniz, o eğitim başarılı bir eğitim demektir. Yani analitik olması lazım eğitimin, ezberci bir eğitimden uzak olması lazım. (...) Her alanda nerede olursa olsun, eğitimin bu çerçevede ele alınması lazım. Yani imam hatipte okuyan çocuğumuz da çok nitelikli bir eğitim almalı, fen lisesinde okuyan çocuğumuz da çok nitelikli bir eğitim almalı. Aynı zamanda eğitimin üretime dönük olması lazım” ifadelerini kullandı.
Ben çocuğun hakkını savunuyorum
Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “Türkiye’nin yaşadığı temel sorunlardan biri adaletsizlik. Biz bir araştırma komisyonu kurduk. Bütün cezaevlerini gezdiler. Mağdur insanlarla karşılaştılar. Örneğin; tuvalete tek başına gidemeyecek yaşlı birisi… Uzun süredir cezaevinde kalıyor… Dayısı olan çıkıyor, dayısı olmayan içeride kalıyor. (...) adaletsizlik varsa bir yerde kim olursa olsun… Bana oy vermemiş kişilere de gittim. Haksızlık varsa burada bir haksızlık var dedim. Bunu düzeltin dedim. 16 Temmuz, darbe girişiminden sonra bir kadın öğretmeni tutukladılar. Olabilir. Gözaltına aldılar FETÖ’cü diye. Karakola götürdüler. Ama bu yeni doğum yapmış, çocuğun anne sütüne ihtiyacı var. Dedim ki bu çocuğun anneye gönderilmesi ve en azından belli aralıklarla bu çocuğun anneye götürülüp anne sütünü emmesi lazım. Koro halinde ‘vay efendim sen FETÖ’cüsün.’ Ya arkadaş, ben çocuğun hakkını savunuyorum. Bu çocuk yeni doğdu ve bu çocuğun anne sütüne ihtiyacı var. Ve çocuğu belli aralıklarla götürürsünüz, anne sütünü emer, çocuğu alır eve getirirsiniz. Zaten çocuğun nezarette kalacak hali yok.”
Oradakileri kim konuşturuyor?
“Kandil’deki teröristlerin CHP’yi veya Millet İttifakı’nı destekleyin diye açıklama yapması kimin işine yarar?” diye soran Kılıçdaroğlu, “Hiç düşündünüz mü? Negatifini ve pozitifini beraber düşünmek lazım. Oradakileri kim konuşturuyor? En son Salih Müslim konuştu. O da destek verdi. Niye konuşuyorlar? Hangi gerekçeyle bunları kim konuşturuyor? Bunların iyi analiz edilmesi lazım. (...) Bizim bir şanssızlığımız var. Kim negatif bir şey kullanırsa bunu CHP söyledi diyorlar. Halbuki biz söylemiyoruz. Birisi yazıyor, birisi söylüyor; o söyleyince siz söylediniz. Ya biz söylemedik. Niye söyleyelim. Akıl var mantık var. Birisi eleştiriyor, gazeteci eleştiriyor. Bir televizyon yorumcusu eleştiriyor. Vay bunu CHP söyledi. Ya söylemedik. Niye söyleyelim” dedi.
Ankara/İstanbul - Anka