ÇİFTÇİ, ÖĞRENCİ, ESNAF, EMEKLİ GİBİ GERÇEK İHTİYAÇ SAHİPLERİNDEN ESİRGENEN PARA KUR GARANTİLİ MEVDUAT SAHİPLERİNE GİDECEK.
EN AZ 12.5 MİLYAR LİRA
Prof. Ümit Özlale: “Bakan kur korumalı sistemde 131 milyar TL biriktiğini söyledi. Çok iyimser bir senaryoyla kurun 2022’de piyasa katılımcıları anketindekie nflasyon beklentisi kadar yükselmesi halinde devletin cebinden en az 12.5 milyar TL çıkacak.”
TARIM BÜTÇESİNİN YARIDAN ÇOĞU
“2022 bütçesinde tarım destekleme bütçesinin 25 milyar TL olduğunu düşünürsek, bütün çiftçilere ödenen destek miktarının yarısını devlet faiz desteği olarak mevduat sahiplerine ödeyecek.Öğrenci ve emekliden esirgenen,onlara verilecek.”
***
Milletin parası yine faizcilere
Ekonomist Prof. Dr. Ümit Özlale, kur korumalı mevduat ile ilgili “Ekonomi yönetimi, çiftçiden, öğrenciden, emekliden esirgediği parayla tesis edemediği güvenin maliyetini bizlere ödetecek” dedi.
İktisatçı Prof. Dr. Ümit Özlale, Taha Akyol’un sorularını cevapladı. Özlale, hükümetin artan döviz kurlarına ilişkin olarak devreye aldığı kur korumalı mevduata ilişkin olarak “Sayın Nebati geçen gün yaptığı açıklamada sistemde 131 milyar TL biriktiğini söyledi. Çok iyimser bir senaryoyla döviz kurunun 2022 yılında piyasa katılımcıları anketindeki enflasyon beklentisi kadar yükseleceğini varsayalım. Bu koşulda devletin cebinden en az 12,5 milyar TL çıkacak. 2022 bütçesinde tarımsal destekleme bütçesinin 25 milyar TL olduğunu düşünürsek, bütün çiftçilere ödenen destek miktarının yarısını devlet faiz desteği olarak mevduat sahiplerine ödeyecek” dedi.
Bedelini bize ödetecekler
“Yani uyguladığı politikalarla Türk Lirası’nda güveni tesis edemeyip tasarruf sahibinin dövize yönelmesine engel olamayan ekonomi yönetimi, çiftçiden, öğrenciden, emekliden esirgediği parayla tesis edemediği güvenin maliyetini bizlere ödetecek” diyen Özlale şöyle devam etti: “Bu servet aktarımından başka bir şey değil. Üstelik daha önce 1970’li yıllarda denenmiş ve çok yüksek bir maliyetle sonuçlanmış bu sistemin döviz kurunda bir istikrarı tek başına sağlaması mümkün değil. Ekonomi yönetimi şu anda en büyük problem olarak gördüğüm enflasyon-devalüasyon sarmalını çözmek için itibarlı bir enf- lasyonla mücadele programı uygulamazsa makroekonomik görünümün çok kırılgan bir hal alır. O zaman da yukarıda yaptığım basit hesabın çok ötesinde bir faiz yüküyle karşılaşırız.”
İktisadi bir akılla hareket etmiyorlar
Eylül ayıyla birlikte gelen faiz indirimleri sonrası yaşanan krizin Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “akılla bilimle bağdaşmayan iktisat anlayışı” sonucu oluştuğunu ifade eden Özlale şöyle dedi: “O yüzden Gelecek Partisi’ndeki saygıdeğer meslektaşım Kerim Rota’nın bu geldiğimiz durumu “Erdoğan krizi” olarak tanımlaması çok doğru bir tesbit. TCMB’nin faizleri indirdiğinde ekonomideki diğer faizlerin de düşeceğini sanan, izlenen politikaların enf- lasyon-devalüasyon sarmalıyla sonuçlanacağını göremeyen, ülkenin dış finansman ihtiyacını cari açıktan ibaret sanan, istihdamın ve yatırımların sadece değersiz TL ile artacağını düşünecek kadar ekonomiye basite indirgeyen bu anlayışın iktisadi bir akılla hareket ettiğini söylemek güç.”
Faizlerin Artmasına yol açıyor
Özlale, Akyol’un faiz indirimine karşı, piyasada faizlerin yükselmesine ilişkin olarak sorduğu soruya ise şu cevabı verdi: “Bu sorunun cevabı basit: Ekonomide tek bir faiz yok. TCMB enflasyonun çok altında bir faizle bankalara bir haftalık repo imkânı tanıyınca orta ve uzun vadede enflasyon beklentileri olumsuz etkileniyor. Bu yüzden tasarruflarınızı orta ve uzun vadeli bir TL varlıkta değerlendirmek istemiyorsunuz. Bu da tahvil fiyatlarının düşmesine, dolayısıyla da faizlerin artmasına yol açıyor. İşin ilginç tarafı da biz bütün bu konuları uygulamalı olarak üniversitelerin iktisat bölümlerinde ikinci ya da üçüncü sınıf öğrencilerine öğretiyoruz. Bir başka deyişle, sınıfımızda olsa dersten kalacak öğrencilerin ülkeyi yönetmesinin bedelini ödüyoruz.”
Haber Merkezi