Ortalık toz duman. “Gündem arapsaçı gibi” ifadesini kullanmıştım birkaç gün önce.
Özelden gelenlerin dışında, sanal paylaşımıma gelen yorumlardan da anladım ki, ehl-i hamiyet üzgün.
Evet, bir kardeşimin dediği gibi, ilgilensen bir türlü, ilgilenmesen başka.
Herkes kendi aynasından gördüğü, kendi penceresinden duyduğuna yorum yapıyor.
Enaniyet müsbet düşünmemizin önünde dağ gibi engel.
Zahire bakarak hareket eden de haklı...
Vicdanının sesine kulak veren de...
Kader illâ ki hükmünü icra edecek… Ona ne şüphe.
Bu karmaşık ortamda iyiye taraf olamıyorsak, haklının yanında duramıyorsak bile, en azından kötü olmamak bile büyük başarı.
Şahısların fanatiği değil, fikirlerin savunucusu olmak için gayret etmek değil midir vazifemiz?
Hakikatlerin peşinden gitmek, imanlı olanın tercihi değil miydi?
Zulmü kimin yaptığına değil, niçin yaptığına da bakılmaz.
Zulüm tek başına fiil olarak karşı çıkılması gereken bir vakıadır.
Fakat nefsimiz, egolarımız, tarafgirliğimiz bizi öyle bir hale getirmiş ki, mukaddes bilinen değerlerimiz ters-yüz edilmiş halde.
Bu gün buna izin vermek, göz yummak, hatta -acı ama gerçek- savunmak demek başka tehlikelere de dâvetiye çıkarmaktır.
Adalet herkese ve her zaman lâzım.
Yetimin, kadının, çocuğun, mazlûmun, yaşlının, garibanın hakkı gasbedildiğinde de, sessiz kalınacağının ayak sesleridir.
Hata yapan, zulüm yapan, hakka giren kim olursa olsun.
Kardeşimiz, oğlumuz, arkadaşımız, amirimiz, komşumuz, liderimizdir diye susuyorsak…
Veya;
Yaptıklarını haklı bulup alkışlıyorsak… Savunuyorsak… Avukatlığına soyunuyorsak…
“Aynısı senin de başına gelsin”, “Sen de en sevdiklerinle böyle sınan” diye mazlûm ahı alırsan hiç şaşırma.
Mazlûmun sükûtu, kimseyi yanıltmasın.
İncinenlere inşirah bahşedecek elbet Rabbim. Haksızlığa maruz kalanların hakkının hesabını soracak.
Kandırılanın, yalan ve riya ile hakka girenlerin vebali yanına kâr mı kalacak?
“Emanete” hıyanet eden, emanete sahip çıkmadığı için hesap gününde ne yüzle çıkacak Yaradanın huzuruna:
Evet incinene bu dünyada inşirah, öte dünyada mükâfat var. İncitenler ne yapacak? Düşündüler mi hiç?
“Gündem arapsaçı”
Sükût gündemin sesi.
Yusuf’u kardeşleri kuyuya attığında, baba Yakub’un gözyaşlarına sessiz kalmışlardı.
Dar dünya kuyularından, geniş saraylara yolculuk yapan Yusuf’un Rabbi onun yegâne dayanağı, sığınağıydı.
Sabır silâhı öyle bir silâhtır ki… sebep olanı tam kalbinden vurur.
Hiçbir terk ediş sebebsiz değildir. Her terkediş bir haksızlığın, bir zulmün, bir ezanın neticesidir.
Kimse dürüst, temiz, iyi, namuslu, merhametli ve şefkatli olanı terk etmez.
Hasenî meslekte Hüseynî acılar çekenlerin şiarıdır uhuvvet.
Nerede bir mazlûm varsa yanında olmaktır.
Niyet ve nazarı güzel olan, gündeme de aynı güzel niyet ve nazarla bakar. Bakmalıdır.
Husûmeti kaşıyarak değil.
Muhabbet fedailiğine soyunarak vazifesini yapmalıdır.