Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Rahmet Peygamberi



“Bu Kur’ân Mekke ile Tâif gibi iki büyük şehirde bulunan bir büyük adama indirilmeli değil miydi?” dediler.

“Yoksa Allah’ın rahmetini onlar mı paylaştırıyor? Onların dünya hayatındaki maişetlerini Biz paylaştırdık ve birbirlerine işlerini gördürsünler diye onların kimine diğerinden üstün imkânlar verdik. Rabbinin rahmeti ise, onların biriktirdikleri şeylerden hayırlıdır.”

Zuhruf Sûresinin 31 ve 32. âyetlerinde Mekke müşriklerinin üstünlük olarak zenginlik, soy ve sopu esas almaları üzerine Efendimizin (a.s.m.) peygamberliğini hazmedemeyişlerine böyle cevap veriliyordu. Mekke’nin zenginlerinden olan Velid bin Muğire, Efendimizin (a.s.m.) yetimliği sebebiyle bir türlü peygamberliğini kabullenemiyor, zengin olduğu için peygamberliğe ya kendisinin ya da Taifli Ebû Amr bin Umeyr es-Sakafî’nin lâyık olduğuna inanıyordu. Oysa İslâm soya, sopa, zenginliğe değil takvaya bakıyordu. Kaldı ki Allah Resûlü yetimdi, zengin değildi, ama soyca onların en şereflisiydi.

Âyette “Allah’ın rahmetini onlar mı paylaştırıyor?” buyurulurken Efendimizin (a.s.m.) rahmet oluşuna da dikkat çekiliyor.

Evet, Efendimiz (a.s.m.) başlıbaşına bir rahmettir. Kur’ân buyurmuyor muydu, “Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik”1 diye. Bizzat kendisi de düşmanların verdiği sıkıntılar karşısında lânet etmesi istendiğinde, “Ben lânetçi olarak değil, rahmet olarak gönderildim”2 diye buyuracak, kendisinin “hediye edilmiş bir rahmet” olduğunu bildirecekti.3

O sadece insanlık için değil, tüm kâinat için bir rahmettir. Zerreden küreye, bitkilerden insanlara kadar her şey için… Mü’min-kâfir herkes için…

Evet, o en büyük bir ikram, hediye edilmiş rahmet, en büyük bir nimettir. Hem de sayısız nimetlere vesile olan bir rahmet ve nimet… Nitekim Kur’ân buna şöyle dikkat çeker: “Gerçekten Allah mü’minlere içlerinden bir peygamber göndermekle bir nimet bağışladı…”4

Sayısız nimetlerin anlaşılmasına vesile olan böylesine büyük bir rahmet ve nimetin değeri, ancak farkına varıldığında bilinir. Bu da ancak inandıklarımızın şuuruna vararak yaşamakla olur.

O rahmet ve nimet olmasaydı her şey anlamsız, cansız, ölü, ruhsuz ve karanlıkta kalmaz mıydı?

Bütün mesele bunun farkına vararak yaşayabilmekte.

Dipnotlar:

1- Enbiya Sûresi: 107. 2- Müslim, Birr: 87. 3- Hakim, Müstedrek, 1:38; Darimî, Mukaddime: 3. 4- Âl-i İmran Sûresi: 164.

13.06.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.06.2006) - Fâni gençliği ebedîleştirme

  (11.06.2006) - Namaza koşturmak

  (10.06.2006) - Namaza koşmamak

  (09.06.2006) - Namaza koşmak

  (08.06.2006) - Allah hidayet verince

  (07.06.2006) - Hatip dediğin

  (06.06.2006) - Kabiliyetleri keşf

  (05.06.2006) - Allah ne zaman yardım eder?

  (04.06.2006) - Kul hakkı deyip geçmeyin!

  (03.06.2006) - Gençliği hayra yönlendirmek

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004