Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Kılık değiştiren mazlûmiyet



Bazen mazlûmlar bilahare fırsat ellerine geçtiğinde, en büyük zalim olabiliyorlar. Hep mazlûm yaşamış kavim veya insanlar iktidara geldiklerinde, kompleksli bir şekilde en büyük zalim haline gelebiliyorlar. Sözgelimi Nazilerin zulmüne maruz kalan İsrailliler, Filistin’i yeni bir Nazi kampına çevirmiş bulunuyorlar. Başkaları bunu söylediğinde, hemen Yahudi aleyhtarlığı ile suçluyorlar. Bununla birlikte, Şimon Peres gibiler ise, zımnî olarak bunu itiraf ediyorlar. Diyorlar ki: “İsrail’in başkalarını yönetme kabiliyeti yoktur. Tek yanlı olarak gettolarda yaşadığından dolayı başkalarıyla kompleksten uzak ve ari bir ilişki geliştiremiyor. Travmatik yönleri buna mani oluyor. Bundan dolayı da İsrail hakim pozisyonunda başkalarıyla sağlıklı bir ilişki türü geliştiremiyor. Ama Avrupa’da gettolarda mahkûm bir konumda yüzyıllarca yaşamış...” Etnik olarak Kürtler veya mezhebî olarak Şiiler için de aynı sosyolojik tespit yapılabilir. Şimon Peres’in bir zamanlar itiraf ettiği gibi, Avrupa veya dünyadaki gettolar birleşerek İsrail adında daha büyük getto devletini kurmuşlardı. Utanç Duvarını da örerek, İsrail, sadece gettosunun sınırlarını genişletmiş ve belirlemiş oluyor.

Avrupa’daki gettolar birleşerek İsrail getto devletini oluşturmuştur. İsrail’in Nazi Almanyası sırasındaki mazlûmiyeti Filistin’e göç ettikten sonra zalimiyete dönüşmüştür. Denildiği gibi, kurban celladının kılığına girmiş ve mankurtlaşmıştır. Mankurtlaşmak, sadece Kırgız edebiyatçı Aytmatov’un yazdığı gibi, işbirlikçilerin veya mukallitlerin karakteri veya yazgısı değil, aynı zamanda kompleksli bünyelerin de ürettiği bir hastalık çeşididir. İsrail de Almanya’daki mazlûmiyetini Filistin’de zalimiyetle değiştirmiştir.

***

Bugün aynı tabirler Reşid Huyun gibi yazarlar tarafından Irak bağlamında kullanılıyor. Kendilerini mağdur ve mazlûm sayan Şiiler iktidarı ele geçirdiklerinde şikayet ettikleri şeyi yapıyorlar. Mazlûmiyetleri kılık değiştiriyor. Güç ellerine geçtiği zaman, ejderha kesiliyorlar. Bu da hastalıklı bir ruh halidir. Arınmış ruhlar böyle yapmazlar. Bundan dolayı ruhunda darp izi olanlardan da korkmak lâzım. Ve bundan dolayı Kur’ân-ı Kerim’in ‘Onlar ne zulmederler, ne zulme maruz kalırlar’ ifadesi sağlıklı bir insan tipini tanımlamaktadır. Sadizm nasıl bir derûnî bir hastalıksa, mazoşizm de aynı şeydir.

Bundan dolayı mazlûmiyetlerini kabullenenler zalimlere bilerek veya bilmeyerek ortak olmaktadırlar. Fakat mazlûmiyeti izale etmek de hikmet dairesinde olmalıdır. Geçmişte Saddam’ın mezaliminden şikâyet eden ve bunu onun Sünnîliğine bağlayan Şiîler de, maalesef bugün itibarıyla Saddam’ın yerine geçmiş bulunuyorlar. Sadece Şiîler değil, aynı zamanda Barzani veya Talabani gibi Kürt liderleri de küçük Saddam prototipleri olarak anılmaktadırlar. Öyleyse, geçmişteki şikâyetleriyle bugün yaptıkları tezad halindedir ve tutarlı bir çizgi takip etmediklerini göstermektedir.

Halbuki, Saddam şüphesiz Sünnî otoriteye değil de, şahsî otoritesine veya Baas ideolojisine dayanıyordu. Onun seleflerinden olan Abdulkerim Kasım’dan hem Sünnîler, hem de kimi Şiîler memnun değildi. Veya en azından Marksizan eğilimlerinden dolayı Şiîlerin bir kısmı. Onun döneminde Sünnî ulema büyük baskılara maruz kaldı. Emced Zehavi ve Abdulaziz Bedri bunlardan bazılarıdır. Sünnî ulemayı sürekli ‘işbirlikçi’ olarak takdim eden Şiîler Abdulaziz Bedri veya benzerlerinin akibetini bilmiyorlar bile. Bilseler zaten o noktada insaf ve itidal çizgisi başlayacaktır. Bedri, Irak’ın Baaslaşması veya sosyalistleşmesi sürecinde fikirlerinden dolayı Seyyid Kutup veya İskilipli Atıf Hoca gibi idam edilmiştir.

***

İşgalden sonra Sünnîlere yönelik mezalim, o dönemleri hatırlatırcasına devam etmektedir. Sözgelimi, Sünnî ulema sistematik bir şekilde suikastlara maruz kalırken veya tasfiye edilirken, Hizb-i İslâmî’nin kadrolarından Muhsin Abdulhamid gibiler ‘yanlışlıkla’ derdest edilip gözaltına alınmışlardır. Bu, işgal döneminde hiçbir üst düzey Şiî alimin başına gelmemiştir. Mukteda Sadr’ın konumu, elbette daha farklıdır. Hey’etül’l ulema’nın başı Haris ed Dari’nin Ürdün’de olduğunu fırsat bilen Irak yönetimi, gıyabında tutuklama tezkeresi çıkarmıştır. Bu kararla bir daha Irak’a dönmemesi murad edilmektedir. Bazı Sünnî alimler bu şekilde sürgüne gönderilmiştir. Hepsine yönelik ortak suçlama Saddam yanlısı olmalarıdır. Ahmed Kubeysi bunlardan birisidir. Abdulaziz Hakim kalibresinde bir Sünnî lider olan Haris ed Dari’ye çeşitli ithamlar yöneltimekte. Terörü destekleme, şiddeti teşvik ve fitne çıkarmak gibi. Hey’etül ulema sözcülerinden Abdulaziz Kubeysi Dari’ye yönelik bu uygulamanın Ehl-i sünneti aşağılamak ve iç savaşı kışkırtmak olduğunu ifade etmiştir. Buna mukabil, Irak İçişleri Bakanı Cevad Bulani, Irak hükümetinin kimsenin gözünün yaşına bakmadan ayrılık tohumları ekenlere ve fitne ateşini körükleyenlere göz açtırmayacağını söylemiştir. Dari birçok münasebetle Maliki hükümetine eleştiriler yöneltmişti. Dari ile ilgili kararın Maliki hükümetinin bir yıldırma çabası olduğu söyleniyor. Talabani de Dari’yi kışkırtıcılık ve mezhepçilik ve aşırıcılıkla suçlamıştı...

19.11.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (23.11.2006) - İkinci Hariri suikastı

  (22.11.2006) - Şefkat evinde, vahşet

  (21.11.2006) - İngilizlerin teşeyyü politikası

  (20.11.2006) - İngiltere'nin İslâm politikası

  (19.11.2006) - Kılık değiştiren mazlûmiyet

  (17.11.2006) - Malikî ve yeni Kissinger politikası

  (16.11.2006) - Başörtüsü ve laik detente

  (15.11.2006) - Mesafe pek derin

  (14.11.2006) - Baba Bush takımı ve Blair

  (13.11.2006) - Kırılma noktası

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004