Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Tezad gerçekler



Condoleezza Rice Bağdat’a gittiğinde Amerikan askerleri de dahil olmak üzere Bağdat Güvenlik Planı uygulaması dahilinde yapılan operasyonlarda mezhep ayrımcılığı yapıldığını ileri sürdü ve buna Amerikan askerlerinin de dahil olduğunu söyledi. İranlılar ise aksini iddia ediyor, ülkede ve bölgede mezhep kışkırtıcılığını Amerikalıların yaptığını ileri sürüyorlar.

Peki! Hangisi doğru? Belki garip gelecek, ama ikisi de birden doğru. Bu bağlamda, Şubat ayının başlarında Şam’ı ziyaret etmekte olan İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Menuçehir Muhammedi’ye Suriyeli reformist İslâmcılardan Muhammed Habaş şu soruyu tevcih ediyor: “İran Suriye için gerekli olduğu gibi, Suriye de İran için gereklidir. Liderlerimiz ABD için acı olan bir takım ittifaklar gerçekleştirdiler. Biz araştırmacılar olarak meşveret takdimiyle birlikte sokağa Suriye-İran mihverinin gerekliliğini izah etmeye çalışıyoruz. Bu noktada İran’la alâkalı bazı suçlamalar var. İran’ın Suriye’de Şiilik mezhebini yaymaya çalıştığına dair kulaktan kulağa bazı şayia ve rivayetler yayılıyor. Halbuki biz biliyoruz ki, öte taraftan da Amerika bölücülük ve mezhepçilik fitnesini yaymaya çalışıyor. İran’ın bu anlamda meseleyi görmezlikten gelmesi kesinlikle yapıcı değildir. İran konumunu açıkça izah etmeli ve kendisinin mezhebî ihtilaflarla değil de siyasetle ilgilendiğini fiilî olarak da ortaya koymalıdır... (El Hayat, İbrahim Hamidi, 07/2/2007)”

Burada İran’ın karanlığa taş attığını ve Amerikalıları mezhep fitnesini kışkırtmakta suçlayarak kendisini bu töhmetten sıyırmaya çalıştığını müşahade ediyoruz. Ama el altından da Yemen’den Şii Üçgene kadar bu işin içinde bulunduğu söyleniyor. Muhammed Habaş’ın, Muhammedi’ye söyledikleri de bunu ortaya koyuyor. Eskiler, ateş olmayan yerden duman çıkmaz demişlerdir. Belki de İran teşeyyüü dalgalarını mezhep fitnesi olarak görmüyor, belki mukavemetini mezhep fitnesi olarak görüyor olabilir. Bu anlamda bütün İslâm âleminin Şii olmasının bir hak ve hakkı olduğuna inanıyor olabilir.

***

Amerikalılar da tam bu noktada İran’ı suçluyorlar. Bu bağlamda, ABD Ulusal İstihbarat Direktörü emekli Oramiral Mike McConnell, Senato Silahlı Hizmetler Komitesinin “Küresel tehditler” konulu oturumunda konuşma yaptı. McConnell, Irak’ta Sünnî Arap azınlığının katliama maruz kalması durumunda Sünnî Arap devletlerinin müdahale edeceğini de söyledi. Ulusal İstihbarat Direktörü McConnell, İran’ın Irak’taki nihaî amacının da bir Şiî yönetiminin ülkeye hükmetmesi olduğu görüşünü dile getirdi. Buna mukabil bir İranlı yetkili de aksi yönde ifade beyan ediyor. İran Meclisi Millî Güvenlik ve Dış Siyaset Komisyonu üyesi Hamid Rıza Hacıbabai, ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra yaşanan süreçte sıkça söz edilen Şii-Sünni ihtilafı konusunda kendi zaviyelerinden şunları söylüyor: “ABD, 11 Eylül saldırılarından sonra Müslümanlara saldırma kararı aldı, ama başarısız oldu ve yenilgiye uğradı. Müslümanlarla karşı karşıya gelmede başarılı olamayacağını anladı. Bu yüzden kendi Batılı yandaşlarıyla, Müslümanlar arasında, özellike Şii ve Sünniler arasında çatışma çıkarmaya çalışıyor. Bu bir komplo. Şii ve Sünniler yüzyıllarca birbirinin yanında barış içinde yaşadı. Ortada bazı küçük anlaşmazlıklar olabilir, ancak önemli olan birçok ortak noktaya sahip olmalarıdır. Şiiler ve Sünniler arasında anlaşmazlık çıkarma, kesinlikle ABD’nin işi. Müslüman ülkeler olarak bunların giderilmesi için birlikte hareket etmeliyiz.”

***

Tek başına tango olmaz. Partner olması gerekir. Tek başına Amerikalıların böyle bir fitne çıkarmaları mümkün olamaz. İçeriden de partnerleri olması gerekir. 2004’te Kongre önündeki ifadesinde Wolfowitz Şii milisleri desteklediklerine veya en azından göz yumduklarına dair itirafta bulunmuştu. Çünkü Şiileri Kürtler gibi aracı bir sınıf en azından Sünnilere karşı potansiyel bir müttefik olarak görüyorlardı. Şiiler de iğvayı karşılıksız bırakmamışlar ve durumdan vazife çıkarak işgalden yarar sağlamışlardır. Amerikalılar, siyasî denge aleyhlerine dönünce bu defa Sünnilerin mağdur olduğunu hatırladılar! Irak’ta iktidarı Şiileştiren Neoconlar oldu. Bunun sonucunda, bugün Irak’ta İran (yanlısı) iktidarı, Sünnî direnişi ve Amerikan askeri bulunuyor.

01.03.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.02.2007) - Hakikat menşeinden müstakildir

  (27.02.2007) - Küresel ile evrensel arasında

  (26.02.2007) - Post sekülarizm

  (25.02.2007) - Ayıran değil birleştiren din

  (23.02.2007) - Zimmîlik statüsüne yeni bakış

  (22.02.2007) - Evrensel din konjonktürel hukuk

  (21.02.2007) - Düşmansız bir dünyaya doğru

  (20.02.2007) - Boğaz’ın mesajı: Sulh-u kül

  (19.02.2007) - Bulgaristan'ın Mehmet Âkif'i

  (18.02.2007) - Saklı kahramanlar

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004