Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Serdar MURAT

Komutanlarla yemek



Aynı akşam iki ayrı yerde, iki ayrı yemek vardı. Ancak iki yemekte de merak edilen nokta aynıydı.

Zaten şu günden itibaren Ankara’nın üzerinde kuş kanadını kıpırdatsa bu konu için yorumlanacak. Yani Çankaya meselesi için.

Bilkent’de Başbakan Erdoğan il başkanları ile birlikte yemekteydi.

Çankaya Köşkünde ise Cumhurbaşkanı Sezer ile komutanların yemeği vardı.

Zaten asıl heyecan uyandıran da bu yemekti.

Gündemde Cumhurbaşkanlığı seçimi var.

Sezer gibi 7 yıl içinde MGK toplantısı dışında komutanlarla yemekte bir araya geldiği vaki olmayan bir cumhurbaşkanı böylesine kritik bir ortamda akşam yemeği yerse, nasıl heyecan uyandırmasın?

Haberin önce CNN-TÜRK’de sonra Kanal-D’de son dakika haberi olarak duyurulmasından sonra gece boyunca herkes birbirini aradı.

Tabiî askere yakın olanlar daha çok arandı.

Haberin duyulmasından itibaren, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının dışında Ankara Garnizonundan orgeneral rütbesinde yüksek subayların da bulunduğu 10 kişi iştirak etmişti.

Tabiî bu arada haberi koparmak için burnumuzdan solurken, ‘Orgeneral Baykal’ da davetli mi diye soranlarımız da yok değildi.

Son 10 gündür buluştuğu gazetecilere ısrarla Büyükanıt Paşa’nın Erdoğan’ı cumhurbaşkanı olmaması için uyaracağı yönünde değerlendirmelerde bulunan CHP lideri böyle bir organizasyonda unutulmamıştır herhalde diye düşündük. Farklı bilgilere de ulaştık.

Meselâ yemek programının 10 hafta önceden komutanlara bildirildiği gibi.

Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları zaten Köşk’ün içinde oturuyorlar. Son zamanlarda Cumhurbaşkanı Sezer’le ailece veda ziyaretleri de gerçekleştiriliyormuş.

Sezer bavullarını toplamaya başladı anlaşılan.

Ha bir de ortalarda bir 8 Nisan lâfı dolaşıyor. Malûm 10 Nisan Salı günü MGK toplantısı yapılacak. MGK Nisan sonunda yapılacaktı, ancak cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin başlaması sebebiyle öne çekildi.

Kafayı Erdoğan’ın ikaz edileceği noktasına takmış olanlar şimdi 10 Nisan’ı “G günü” ilân ettiler.

Bildiğim 10 Nisan Polis Günü.

Cumhurbaşkanı ile komutanların bir araya gelmesini hemen ‘Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ağırlık koyacaklar’ diye değerlendirmek doğru değil. Yemekten amaç neydi, neler konuşuldu bunlar bilinmediği sürece yapılacak yorumlar yanlış olur.

Ama birileri askerin Çankaya sürecine müdahale etmesi için ellerini ovuşturup bekliyorlar.

28 Şubat süreci 1997 yılında yaşandı, ancak 1995’ten itibaren bu tür söylentilerin ardı arkası kesilmiyordu.

Öyle ki Ecevit, “Ben Türkiye’de askerî müdahale ortamını görmüyorum. Ancak bu kadar çok darbe sözü ederseniz, hiç yoktan akla getirirsiniz” diye uyarma gereği duymuştu.

İzmir milletvekili Işılay Saygın koşa koşa Demirel’e gitmiş, Fethullah Hocanın kendisine darbe olacağını söylediğini aktarmıştı.

Demirel’e koşanlardan birisi de gazeteci İlnur Çevik’ti. Fethullah Hocanın bir grup gazeteciyi toplayıp, darbe olacağını söylediğini aktarmıştı.

O zaman “Karşı çıkarım, direnirim” demişti Demirel....

Şimdi o şartlar yok. Ne Türkiye’nin konjonktürü o zamanki konjonktür, ne de asker o zamanki asker. Çünkü görüldü ki, birileri askeri kullanıp iktidara geliyor.

28 Şubat sürecinde Çevik Bir ile Meral Akşener arasında ki o iğrenç mesaja aracılık eden İçişleri eski Müsteşarı Teoman Ünüsan’la konuştuk geçen gün.

28 Şubat’tan sonra askerlere “Hükümeti devirdiniz, ama işi hırsıza teslim ettiniz” dediğini söylemişti. Tabiî ne kadar doğru bilmiyorum.

İşte bizim demokrasimiz böylesine kırılgan. Biz bile, muhtevasını bilmediğimiz bir yemekten yola çıkıp nerelere geldik.

28 Şubat sürecinde bir psikolojik harp taktiği olarak korku salmışlardı. Askerlerden önce, şu gün darbe olacak bugün darbe olacak diye etrafa korku yayan ise maalesef ki Fethullah Hocaydı.

Demokrasinin direnci kırıldıktan sonra askerin her istediği kanun oldu. Birçok kesimler, darbe kaçınılmaz deyip rol kapmaya çalıştı.

Öyle ki Haziran’da darbe olacak diye yurt dışına tüyeni de, motor kiralayıp denize açılanını da görmedik değil.

Onun için bunları demokratik direnci kırmak için yazmadım.

AKP şimdi gerçek bir parti olduğunu ortaya koyup, zaaf görüntüsü vermemeli.

Eğer bunlardan korkup geri çekilirse, sonları vahim olur.

Gün ise Erdoğan ya da AKP değil, demokrasiye sahip çıkma günü.

23.03.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.03.2007) - Yasaklardan medet ummak

  (21.03.2007) - Çankaya müdafaası

  (20.03.2007) - Bush defol

  (19.03.2007) - Çankaya süreci

  (15.03.2007) - Bu liderler uyanık

  (14.03.2007) - Hangi milliyetçilik?

  (13.03.2007) - 90 günlük bir şey

  (12.03.2007) - Taklacı gazeteci

  (09.03.2007) - TÜSİAD yumuşattı “andıç” gerdi

  (08.03.2007) - Dilden dine Türkçülük ektiler

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004