Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Faruk ÇAKIR

Ümit kaynağı



Büyük İslâm âlimi Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini, vefatının 47. yıldönümünde rahmetle anıyoruz. “Helâket ve felâket asrının adamı” olan Üstad Said Nursî, imansızlık tehdidi karşısında savunmasız kalan cemiyet için ‘kale’ vazifesini gören Risâle-i Nur Külliyatını telif etmiştir.

Risâle-i Nur’u telif eden Bediüzzaman, hayatını ‘cemiyetin imanını kurtarmak’ uğruna vakfetmiştir. Kur’ân’ın asrımıza bakan tefsiri olan Risâle-i Nur’u ne kadar övsek yeridir. Tabiî Risâle-i Nur’u övmenin, onu okumak ve ondan istifade etmekten ibaret olduğunu bilerek... Çünkü bu eserler, insanların inancını tehdit edip, aklını meşgul eden bütün soruların ikna edici cevaplarını vermekte ve ‘küfrün belini kırmakta’dır, kırmıştır.

Risâle-i Nur, çaresizlik denizinde sürüklenen insanlar için adeta ‘kurtarma gemisi’ vazifesini de görmüş ve bu vazifeyi inşaallah kıyamete kadar devam ettirecektir. Risâle-i Nur, bir ümit kaynağıdır. Çünkü, “İslâm parça parça olmuş” denilen bir devrede; “Tahsile gitmişler. (...) şu asilzade evlât, şehadetnâmelerini aldıktan sonra, herbiri bir kıta başına geçecek, muhteşem âdil pederleri olan İslâmiyetin bayrağını afak-ı kemâlatta temevvüc ettirmekle, kader-i ezelînin nazarında feleğin inadına, nev-î beşerdeki hikmet-i ezeliyenin sırrını ilân edecektir” şeklinde ibretli ve müjdeli cevaplar vermiştir.

Yine Risâle-i Nur’un beyanıyla, eskiden cahillik cephesinden gelen İslâma hücumları savuşturmak çok daha kolaydı. Ancak asrımızda ‘ilim’ cephesinden gelen hücumları bertaraf etmek ancak Risâle-i Nur gibi bürhanlarla/delillerle mümkündür. Risâle-i Nur’un yaptığı da bundan başka bir şey değildir.

İnançlara savaş açan ve müstehcenliğin teşvikiyle bilhassa gençleri hedef alan ‘imansızlık cereyanı’na karşı Risâle-i Nur, ‘iman cereyanı’nı takviye etmiş ve en ümitsiz görünen devrelerde ümit meşalesini yakmıştır: “Tesadüf, şirk ve tabiattan teşekkül eden fesat şebekesinin âlem-i İslâmdan nefiy ve ihracına Risâle-i Nurca verilen karar infaz edilmiştir!”

Hele, “Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde ün yüksek gür sada İslâmın sadası olacaktır” müjdesini tasdik eden günleri yaşıyor olmamıza ne demeli? Gelişen hadiselerin de tasdikiyle daha bir mânâ kazanan, “Avrupa İslâmiyetle hamiledir; günün birinde bir İslâm devleti doğuracak” tesbiti, ümit kaynağımız değil mi?

Risâle-i Nur, cemiyetin bütün kesimlerine hitap etmekle birlikte, gençlere ayrı bir önem atfetmiştir. “Gençlik Rehberi” bunun en müşahhas örneğidir. Günümüzün gençliğini teskin etmenin ve onları ‘kötü’ yollardan alıkoyup, ‘faydalı yollar’a götürmenin başka çaresi var mı? Bir Nur talebesi olan Zübeyir Gündüzalp’e “Teessür ve ıztırap karşısında kalbden bir parça kopsaydı, ‘Bir genç dinsiz olmuş’ haberi karşısında o kalbin atom zerrâtı adedince param parça olması lâzım gelir” tesbitini Risâle-i Nur’dan başka kim yaptırabilirdi?

“Bir tek gayem vardır” diyen Bediüzzaman da, “O da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses, âlem-i İslâmın iman esaslarını zedeliyor. Halkı, bilhassa gençleri imansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben bütün mevcudiyetimle bunlarla mücâdele ederek gençleri ve Müslümanları imana dâvet ediyorum...” demiyor muydu?

Şükür ki, bütün engellemelere rağmen, o gün de, bugün de gençler; Bediüzzaman’ın bu çağrısına cevap veriyor ve Risâle-i Nur’a koşuyor. Onu daha fazla okuyup, hayatlarına yön vermek için...

Zaten Bediüzzaman’ın çağrısı da Risâle-i Nur’a değil miydi: “Evet, lezzetli üzüm salkımlarının hâsiyetleri, kuru çubuğunda aranılmaz. İşte ben de öyle bir kuru çubuk hükmündeyim.”

Risâle-i Nur’a sahip olduğumuz için şükretmeliyiz. Gün gelecek, Risâle-i Nur’a sahip olmamızla ‘idareciler’imiz de övünecek. Bundan emin olabilirsiniz...

23.03.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.03.2007) - Bağdat harap olduktan sonra...

  (21.03.2007) - Bu ülkenin değerleri

  (20.03.2007) - “Kadınların çilesi”

  (19.03.2007) - Uçakta namaz, niçin olmasın?

  (18.03.2007) - Çanakkale geçilmedi, geçilmeyecek

  (17.03.2007) - Şart mıdır?

  (16.03.2007) - İnsanlığa sığar mı?

  (15.03.2007) - Yine yakın tarih

  (14.03.2007) - Kadınların gözüyle

  (12.03.2007) - Medya, gerçekleri gör

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004