Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 26 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Zeynep GÜVENÇ

Müslüman imajı



New York Hahamlar Kurulu Başkanı Joseph Potasnik ile yapılmış son derece ilgi çekici bir röportaja rastladım. “Amerika Zaman”da yer alan röportajın özeti şöyle: Bütün Müslümanlara terörist gözüyle bakan zihniyet hastadır. Medyanın İslâm ve Müslümanlığı sunuş biçimi negatif ve yanlıdır. Bu da halkı olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca Müslümanlar, demokratik yollardan daha fazla seslerini duyurmalıdırlar. Yapılan ‘diyalog’ çalışmaları elbette faydalıdır, fakat bütün bunlar İslâmın doğru bir biçimde tanıtılması için yeterli değildir.

Bu meyanda bizim de Amerika’daki Müslüman imajına şöyle bir göz atmamız yerinde olur.

* Cinsiyet farkı: Müslümanları bayan ve erkek olarak iki farklı şekilde ele almalıyız. Çünkü yapılan araştırmalar sonucunda öyle görünüyor ki, Müslüman erkekler, bayanlara göre daha fazla itham altında bırakılıyor, olumsuz bakış açısını daha fazla üzerlerinde taşıyorlar. İsimlerinin Muhammed ya da Abdurrahman olması kendilerine potansiyel terörist gözüyle bakılması için yeterli oluyor. Tesettürlü Müslüman kadınların, Türkiye ve diğer Avrupa ülkelerine göre, toplum içinde daha rahat, kem gözlerden uzak olduklarını görüyoruz.

* Medyanın gücü: Sinema filmlerinde işlenen konu her ne olursa olsun “Müslüman-terörist” bakış açısını empoze ediyor.

* Türkiye açısı: Ortadoğu Arap ülkelerinin yanında Türkiye farklı bir konumda değerlendirilse bile, bize nereli olduğumuz sorulduğunda “Türkiye” deyince, “Orası güvenli mi? Korkmuyor musunuz?” sorusuyla karşılaşabiliyoruz. Fakat yine de İslâmı anlama ve yaşama konusunda Türklerin Arap milletlere göre birkaç adım önde giden portresi çizilmekte. (Daha ‘modern’ sayıldıkları için)

* Müslüman imajı: (Negatif) Müslüman olduğunuzu söylediğinizde aldığınız tepki, “Anladım, siz şu terörist dinindensiniz!” (Pozitif) Bayanların kıyafetlerinden fark ediliyorsa eğer, yanınıza gelip “Müslüman mısınız?” diye sorduktan sonra, “Selamun aleyküm” diyor ve gülümsüyorlar (alt cümle: “Sizin hakkınızda olumsuz olarak ne söylenirse söylensin inanmıyor ve reddediyorum. Sizi tanıyor ve kabul ediyorum.”)

İslâm dünyası üzerine araştırmalarıyla ünlü Yazar John Esposito (1), uzun zaman önce kendisiyle yapılan bir röportajda şunları söylüyor: “İslâm dinini seviyeli bir şekilde anlamak gerekir. İslâm bir komşu, kardeş medeniyeti dinidir. İslâm, uzaklarda yaşanan bir tehdit değil, içimizde varolan bir olgudur. İslâm, aynı zamanda Batı için bir meydan okumadır. Çünkü İslâm bugün için dünyada en hızlı yayılan dindir.”

Amerika ve Avrupa Müslümanları olarak durumu değerlendirirsek şu sonuca varıyoruz:

1- Geri kalmış, Batılılaşamamış yaftası taşıyanların “öteki”lerle aynı ülkede yaşama fırsatı elde etmesi, durumu bire bir hale getirdi. Artık Avrupalı onlar için “öteki” olmaktan çıktı, fiili olarak.

2- En iyi üniversitelerde akademik kulvarda boy gösteren Müslüman ilim adamlarının, tiltleriyle yeterince konuştukları ve bunun da vizyon açısından önemli bir merhale katetmek anlamına geldiği, toplumun üst tabakası tarafından kabul gördü.

Şimdi biraz da aynayı kendimize tutalım: Müslüman camianın kaçırdığı bir noktayı da özellikle belirtelim; (Amerika ve Avrupa’da yaşayanlar) Müsbet ilimlerde sınır tanımaz başarılara imza atanlar mühendislik, fizik, kimya gibi alanlara o kadar yoğunlaştılar ki, din adına en son altı yaşında öğrendikleriyle kaldılar. Dini ilimler sahasında kendilerini geliştirme, yenileme yoluna gitmekten yüksündüler yahut vakit olmadı. İşte tam da bu noktada Mısır ve diğer Arap ülkelerindeki bilimciler, İslâmî ilimlere hız verdi. Amerikalılardan Müslüman olanlar, derhal bir Arap ülkesine gidip İslâmî ilimleri tahsil etmeye başladılar. Hayatlarından 10 yılı gözlerini kapatıp Kur’ân ilmine adadılar.

En son çocukken öğrendiği sûrelerle namaz kılan, Kur’ân tefsiri, hadis usulünden habersiz olanlar, yanlış anlaşılmayı hak ettiler aslında. Kâinat kitabı hayatın içine dahil olamadıktan sonra her yerde bir eksik kalır, her köşede yaşanılmamış bize ait bir parça.

Sonra da kötü imaj kurbanı oluruz masumca (!) Şu soru hep gözden kaçar: “Emrolunduğumuz gibi dosdoğru bir hayat yaşıyor muyuz?”

(1) (EKOPOL Dergisi, 2000, Mülâkatın İngilizcesi için bkz. “Islam and the West - Deconstructing Monolithic Perceptions: A Conversation with Professor

John Esposito” The Journal of Muslim Minority Affairs (April 2001), pp. 155-163)

26.03.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.03.2007) - Dilinden emin olmak

  (13.03.2007) - Temizlik imandandır

  (05.03.2007) - Ahıska Türkleri

  (26.02.2007) - Türkiye’ye kesin dönüş, vedâ

  (19.02.2007) - Eşyaların da bir dili olsa

  (12.02.2007) - Şiddet

  (05.02.2007) - Aşûre Gününden kalanlar

  (29.01.2007) - Uyan ey gözlerim gafletten uyan!

  (22.01.2007) - Kırmızıda geç, yeşilde dur(!)

  (15.01.2007) - Doğru yolda sabit kalmak

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004