Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 11 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Asrın cihadı



Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Kastamonu’da ikamet etmekteyken İnebolu’dan Salih Uğurtan ve arkadaşları ziyaretine gelmiş, bir müddet sohbetten sonra ellerine birer kitap verip, “Bu asrın cihadı ilimdir, fikirdir, kitap okumaktır. Bunları okuyun” demişti. Okunacak, öğrenilecek, anlatılacak, öğretilecekti.

Allah Resûlü (asm), “Mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle cihad edin” buyurmuştur. An gelir malla, canla, an gelir dille cihad edilir. Hiç bitmeyen cihad dille yapılan cihaddır. İnanılan hakikatler, güzellikle, ikna ile, ispat ile anlatılacak, böylece ruh ve kalpleri doyuran hakikatlere insanlık ulaşacaktır.

Sahabenin âlimlerinden Ebu’d-Derdâ (ra), sabah akşam ilimle meşgul olmayı cihad kabul etmeyen kimselerin hem akılsız, hem de dar görüşlü olduğunu söyler. (Camiu Beyani’l-İlm, 1: 31.) İbni Abbas ise Kur’ân ve dini öğretmeyi, cihaddan daha hayırlı bir hizmet olarak görür. (A.g.e, 1: 62)

İyiyle kötünün, doğruyla yanlışın iç içe girdiği günümüzde, iyinin, doğrunun, hakkın, hakikatin, şanına yakışır tarzda gösterilmesinin önemi kendiliğinden anlaşılıyor. Hem akıl ve ilmin hükmettiği çağımızda akıl, mantık dini olan İslâmın hükümlerini ikna ile ortaya koymaktan başka yol yok. Kılıncın yerini şimdi ilim almıştır. Hutbe-i Şâmiye isimli eserinde bu teşhisi ne güzel koymuş Bediüzzaman Hazretleri. Diyor ki: “Nasıl ki eski zamanda İslâmiyetin terakkîsi düşmanın taassubunu parçalamak ve inadını kırmak ve tecavüzâtı defetmek silâh ile, kılıç ile olmuş; istikbalde, silâh kılınç yerine, hakîkî medeniyet ve maddî terakkî ve hak ve hakkaniyetin mânevî kılıçları düşmanları mağlûp edip dağıtacak.” (Tarihçe-i Hayat, s. 83.) Dahası şu gerçeği de vurguluyor: “Akıl ve ilim ve fen hükmettiği istikbalde, elbette bürhan-ı aklîye (aklî delillere) istinat eden ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur’ân hükmedecek.” (A.g.e., s. 80)

İslâm istikbalde hükmedecekse elbette onun iyi anlaşılıp en güzel şekilde takdimi gerekli. Bu, arayış içinde bulunan insanlık için bir kurtuluş simidi olacaktır. Muhtaç ve müştak gönüller iştiyakla ona sarılacaktır. Fıtrat dini olan İslâm elbette ruh, kalb ve hissiyâtı bütünüyle doyuracak, mutmain insanlık hayatın gerçek anlamını anlayacak, zevkine varacak, sevinç ve mutluluktan uçar hale gelecektir.

Görevimiz ne kadar önemli değil mi?

11.08.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (10.08.2007) - Mi'rac’la yükselmek

  (09.08.2007) - Kalbi nurlanan insan

  (08.08.2007) - Namaz sevgisi

  (07.08.2007) - İlk sorgulama

  (06.08.2007) - "Bunlar insan değil, İfrit"

  (05.08.2007) - Zordan korkmamak

  (04.08.2007) - Zordan korkmamak

  (03.08.2007) - Cennetin anahtarı

  (02.08.2007) - Ölüleri duyabilseydik

  (01.08.2007) - Cennetin anahtarı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri