Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Hüseyin GÜLTEKİN

Su yüzüne çıkan gerçekler



Bu seçim münasebetiyle bazı gerçekler su yüzüne çıktı. Bu gerçekler, bir çoğumuzun meçhûlü olmasa da, seçim süreci malûmumuz olan bazı şeyleri derhatır ettirdi.

Her insanın bu seçimlerden çıkaracağı dersler olacaktır mutlaka. Ve herkes kendi penceresinden seçim sürecinde yaşananlardan veya seçim sonuçlarından bazı sonuçlar çıkaracak ve değerlendirmelerde bulunacaktır.

Ben şahsen bu işin siyasî tahlili veya partilerin aldıkları başarı veya başarısızlıklardan ziyade, seçim zemininde insanlarımızın, cemaatlerin, medyanın takındığı tavır ve duruşları düşündüm, onların siyasîleri değerlendirmedeki yaklaşımlarını, ölçü ve kriterlerini merak ettim. Bu meyanda Nur camiasının siyasî tercihleri de en çok dikkatimi çeken bir durum oldu.

Evvelâ bir defa daha görüldü ki, Türkiye’deki siyaset, menfaat üzerine dönüyor. Çoğu insan geleceğini, menfaatini hangi partide görüyorsa, orada yerini alıyor. Ülke ve millet menfaati, ondan sonra geliyor. Zaten hemen hemen bütün partilerde ideoloji, vazgeçilmez kırmızı çizgiler, olmazsa olmaz kriterler neredeyse kalmadı.

Yine görüldü ki, bütün partiler liderleriyle anılıyor, liderlere endeksli. Diğer parti kadrolarının isimleri var, fakat halk nezdinde varlıkları pek hissedilmiyor. Partilerin misyonlarından ziyade, partililerin şahsiyetleri ön plâna çıktığından millet siyasî tercihlerini liderlere göre yapıyor.

Bu seçim süreci, parti liderlerinin karşılıklı söz düellolarıyla geçti. Zaman zaman hakaretlere varan suçlamalar, tehditler, şantajlar yapılarak milletin desteği istendi. Her parti lideri, milletin gözüne girmenin, reyini alabilmenin yollarını aradı. Beylik lâflarla, içi boş sloganlarla, gövde gösterileriyle seçmenin desteği arandı. Bu şekilde bazıları arzuladığı başarıyı yakaladı, kimisi de havasını aldı.

Yine bu seçimde gördük ki, halkın büyük bir çoğunluğu tahkik ehli olmadığından, insanların çoğu zahire bakıp öylesine siyasî tercihte bulundular. Siyasîlerin her söylediklerine inanarak, işin perde arkasını aramadan hazır duruma göre karar verdiler. Çoğu zaman da yanıltan reklâm ve propagandaların etkisine kapılarak, kuvvetliden yana olma kolaylığına saptılar ve öylece tercihlerini yaptılar.

Yine bir başka kayda değer husus da, dindar veya dinî değerlere hürmetkâr olan halkımızın dindar görünümlü siyasîlere meyletmiş olmalarıdır. Hatta çoğu insanların siyasî tercihlerinde tek husus olarak dindarlığı tercih etmeleri de bir başka gerçek olsa gerek. Bu meyanda siyasette dindarlığın yanında maharetin, tecrübenin, liyakatın mutlaka olması gerektiğini bilen ve o şekilde oyunu kullananların sayısı yok denecek kadar az oldu bu seçimde. “Maharet ile salâhati” birbirine karıştırmadan, Bediüzzaman’ın mutlak yol gösterici tavsiyeleri doğrultusunda Nur camiasının bütünü bu seçimde üzerine düşeni yerine getirdi mi bilemiyorum...

Hemen hemen bütün medyanın, radyo ve televizyon kanallarının söz birliği etmişçesine her fırsatta iktidar partisini öne çıkarması ve Demokrat Parti’yi kamufle ederek gözlerden gizlemesi de, bu seçimde en belirgin özellikti. Bu önemli vazifeyi yapanların ilk sıralarında da, muhafazakâr medya dediğimiz yayın kuruluşları oldu diyebiliriz.

Demokratların dış ve iç güç odaklarınca, büyük sermaye çevrelerince, manevî değerlerimize mesafeli duran çevrelerce es geçilip, dışlanmasını belki anlamak mümkün. Velâkin geçmişten günümüze demokrat kadroların ülke yararına yaptıkları maddî ve manevî hizmetleri görmezlikten gelerek demokratlara karşı oldukça mesafeli durmayı tercih eden sağ cenahtaki medyanın bu tavrını anlamak mümkün değil.

Bu güne kadar haksızlığa, hakarete uğramış manevî değerlerimizin hemen hemen hiç gündeme gelmemesi de, bu seçim sürecinin bir diğer gerçeği olsa gerek. Hemen herkes ekonomiyi, enflasyonu, işsizliği konuştu. Başbakanın kolundaki saatin değeri konuşuldu. Terör konuşuldu, duble yollar konuşuldu. Yıllardır devam etmekte olan, bu hükümet zamanında da hız kazanan başörtüsü yasağı, imam hatip okullarının önündeki engeller hiç gündeme gelmedi. Ahlâkî dejenerasyon hiç konuşulmadı. Çocuklarımızı tehdit eden alkol, uyuşturucu, fuhuş, kumar gibi kötü alışkanlıklar konuşulmadı.

Evet her şeye rağmen bu seçimin, ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

05.08.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.07.2007) - Millet konuşmacı, siyasîler dinleyici olsaydı

  (22.07.2007) - Dar ve geniş dairedeki vazifelerimiz

  (15.07.2007) - Gayemiz siyaset yapmak değil

  (08.07.2007) - Siyasî tercihleri ciddiye almalı

  (01.07.2007) - Siyasî arenadaki ayak oyunları

  (24.06.2007) - Zihnimdeki suâller

  (17.06.2007) - Hem dindar, hem siyasetçi olmak

  (10.06.2007) - Siyasette kafa karışıklıkları

  (03.06.2007) - Nifak ve çıkarların son bulması için

  (27.05.2007) - Bazı hassasiyetler fayda getirir

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri