Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 26 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Gerçek zenginlik



İnsan vardır ne elde ederse etsin onu memnun etmek mümkün olmaz. Ruhu, kalbi o kadar açtır ki dünyayı versen doymaz. Hırs bütün zerrelerine işlemiştir. Zaten hırslıyı doyurmak mümkün değildir. Mevlânâ’nın dediği gibi deniz suyu içenin daha da susaması gibi böyle kimseler de neye kavuşursa kavuşsunlar doymazlar, yine açtırlar, mutlu olmazlar. Gönülleri rahat değildir onların. Huzursuzdurlar.

Kısmetine rıza gösteren insan ise mutludur. Çalışmış, çabalamış, Allah ne nasip etmişse ona kanaat etmektedir. Az da olsa, çok da olsa kanaat etmektedir. Mutluluğuna diyecek yoktur. Mesnevî-i Nûriye’de “Kısmetine razı ol ki rahat edesin” denilmiyor mu?

Bir hadis-i şerifte de şöyle buyuruluyor: “Allah tarafından kendisine takdir edilene rıza göstermesi kişinin mutluluğundandır. Mutsuzluğu da Allah’tan hayırlısını istememesi, Rabbinin takdir ettiğine kırgın olmasıdır.”

Ne kadar önemli bir ölçü değil mi? Madem Kur’ân’ın belirttiği gibi başımıza gelen her şey vuku bulmadan önce bir kitapta yazılı bulunmaktadır. (Hadid Sûresi: 22.) O halde kısmetimiz de takdir edilmiştir. Rıza göstermekten başka ne yapabiliriz ki?

İşte kadere, kısmete rıza budur. Tabiî bu yan gelip yatıp, “Eh kaderimizde ne varsa o gelir başımıza!” demek değildir. Kişi çalışıp çabalayacak, sonra da kısmetine rıza gösterecektir. Yoksa hiçbir şey yapmadan kadere teslimiyet cehalettir, tembelliktir.

İşte böyle yapan insan mutlu olur. Tam tersi hareket etmek, yani üzerine düşenleri yapmamak, Allah’ın verdiğine rıza göstermemek hem kanaatsizlik, hem de bedbahtlık, yani mutsuzluktur.

Asıl zenginliğin gönül zenginliği olduğunu bildiren Resûl-i Ekrem (asm) kanaatin tükenmez bir hazine olduğunu belirtiyor ve “Kısmetine razı ol ki insanların en zengini olasın” buyuruyor.

Kısmetine rıza göstermeyen insan bu zenginlikten mahrumdur ve mutsuzdur.

26.02.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.02.2008) - Ateşe karşı

  (24.02.2008) - Emanet zayi edildiğinde

  (23.02.2008) - Âhirzamanın Müslümanları

  (22.02.2008) - İnce bir san'at

  (21.02.2008) - Ses getiren gazete

  (20.02.2008) - Aynı gemide

  (19.02.2008) - Dünya mü’minin zindanı mı?

  (18.02.2008) - Hepsi kalburüstü

  (17.02.2008) - Güzelliklerle dolu bir dünya

  (16.02.2008) - Allah'ın hoşnut olduğu insanlar

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri