Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şükrü BULUT

Kürt kimliğinden kaçış



Türkiye Cumhuriyetinde, ırkçılık derecesinde “Türkçülük”e yapılagelen vurgu ve diğer kimlikleri dışlama veya inkâr hareketi, zaman içerisinde Türkiye düşmanlarının eline büyük imkânlar vermiştir. Hatta bazen içeride Türkçülüğü kutsayarak resmî ideolojinin dini haline getirenler, dışarıda Türkiye’deki Müslüman Kürt, Arap, Çerkez, Gürcü, Arnavut ve Boşnakları hakiki Türklere karşı kışkırtanlar aynı mihraklarmış izlenimini veriyor. Bilhassa, ülkemizin her tarafına Avrupa’da yasaklanmış “ırkçılık sloganları” kazıyarak, bayrağımızı alet ederek ve bilhassa okullarda Kemalizmle Türkçülüğü yoğun bir şekilde “aksülamel”, yani “ters tepki” verecek tarzda işleyerek Kürtçülüğü diriltmeye çalışanların, “Türk” olmadıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Başta Kürtler olmak üzere, Türkiye’deki Müslüman halkların “azınlık” olmadıklarını tüm dünya bildiği halde, bazı Avrupa ve Amerika medyasında yer alan “Kürt resimleri” global çetelerin “neocon ve neoliberallerin” kontrolündeki Kürtlere bağımsızlık yolunda doludizgin bir kuvvet verdiğini ortaya koyuyor. Hatta bu resimler mesnet yapılarak, başta Washington’daki “ifsad enstitüleri” olmak üzere, Amerika ve Avrupa’daki enstitülerde, “Kuzey Kürdistan” uydu devleti dillendirilmeye çalışılıyor.

Türkiye’nin doğusu ve güneydoğusunda bir “Kürt devleti” fikrinin yeni olmadığını hepimiz biliyoruz. Zaman, hadise ve fırsatlar kollanarak bu fikir, ikinci Avrupa dediğimiz “Küresel barış düşmanlarınca” mütemadiyen gündeme getiriliyor. Türkiye’deki Kemalist arkaplanlı milliyetçilerin bu hususta tüm Avrupa ve Amerika’yı suçlamaları, ifsad projesini realize etmek isteyenlerin işlerini kolaylaştırıyor. Türk bayrağına karşılık, PKK’lı teröristlerin üç rengini ikide bir medyasında dolaylı olarak propaganda edenlerle her Kürtçe konuşanı Kürtçü addedenlerin niyetlerinin de iyi olmadığını söyleyebiliriz.

Uluslar arası mahfillere taşınmaya çalışılan “Kuzey Kürt Devleti” fikrine, Türkiye siyasîlerinin bilerek veya bilmeyerek yaptıkları katkıları bu vesile ile belirtmek istiyoruz. Evvelâ Kürt milleti, coğrafyası ve halkı ile ilgileri kalmamış, gelenek, din ve tarih düşmanı sayılacak düzeydeki insanların “Kürt kimliği”ni temsil edemeyeceğini, başta AKP olmak üzere, ülkemizdeki sivil toplum örgütleri yüksek sesle ifade etmeliydiler. Washington’dan Brüksel’e kadar milletlerarası toplantılarda temsile yeltenenleri, Türkiye haklı olarak her mahfilden kovmalıydı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunan yüz elliye yakın Kürt kökenli milletvekiliyle hükümet Brüksel ve Washington’a çıkarma yapmış olsaydı, savaş ve terör üreten Batılılar seslerini kesmek zorunda kalacaklardı. Veya binlerce dernek, oda ve sivil inisiyatiflerden oluşacak Güneydoğulu Sivil Hareketini devletimiz öne çıkarmış olsaydı, Amerikalı general ve diplomatlar emirleri altında çalıştırdıkları PKK ve benzeri örgütlerle bizi masaya çağırmazlardı. Hükümetimiz ve Silahlı Kuvvetlerimiz her ne kadar karşı çıksalar da, Amerikalı şahinlerin Avrupalı müttefikleriyle birlikte otuz küsur senede yetiştirdikleri ajanlarıyla, resmî bir Kürt oluşumunu Meclisimizde, ülkemizin doğu ve güneydoğusunda ve üyesi olduğumuz Avrupa mahfillerinde temsil etmeye çalıştıkları bir vakıadır. Bu dehşetli fitnenin önüne geçmek çok zor değildir diye düşünüyoruz. Devletimiz “geleneksel Türkçülüğü”nden vazgeçip, medenî milletlerin dahil oldukları mahfile teşrif etmeli. Kürt kimliğini düşmanlarımızın elinden alarak ülkeyi içinde yuvarlandığı musibetlerden kurtarmalı… Elbette zor değil. Bütün mesele, Meclisin bağrından çıkan yüz elli milletvekilini organize etmektir.

Düne kadar dışlanan, horlanan ve öcü gösterilen Kürt kimliğinin düşmanlar elinde nasıl bir silaha büründüğünü görmek isteyenler, Türkiye karşıtı global medyayı inceleyebilirler. Küresel barış düşmanlarının hedefi yalnızca Türkiye değil. Türkiye merkezli Ortadoğu ve tüm Asya coğrafyasıdır. Kültürler arası savaş tezinin, İsevî Avrupaca boşa çıkarıldığı şu zamanda, tahripkâr dinsizlerin başvurdukları silahın “Kürt meselesi” olduğuna inanıyoruz. Coğrafyamızdaki tüm ülkelerin böğrüne bir hançer gibi saplanmak istenen bu belayı ancak Türkiye defedebilir diye düşünüyoruz.

24.03.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (23.03.2008) - Sevgili Üstadıma tahassür...

  (17.03.2008) - Kar çiçeklerinin raksı...

  (14.03.2008) - "Kürt meselesi"

  (10.03.2008) - Medresetü’z-Zehra

  (07.03.2008) - Kabre dönüşen evlerimiz

  (03.03.2008) - Köln’de erken bahar

  (29.02.2008) - Türklerle Almanların kader birliği

  (25.02.2008) - Yeni Asya olmadan olur mu?

  (22.02.2008) - Yeni Asya farkı

  (18.02.2008) - Neden Yeni Asya?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri