Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Mu’cizede aklı icbar var mı?



İlker Bey: “Aklı aczde bırakan peygamber mu’cizeleri, teklif sırrına uygun düşer mi?”

Önce bu iki kavramı tanıyalım: Mu’cize, bir peygamberin, kendi hakkaniyetini ve doğruluğunu ispat etmek için Allah’ın izniyle gösterdiği olağan dışı, fevkalâde, benzerini insanların yapmaktan aciz kaldıkları hâdisedir. Peygamberin Allah elçisi olduğunun delilidir. Aklı icbar etmez.

İmtihan ve teklif sırrı ise, insanların kendi hür iradeleriyle iman etmelerini gerektirir; imanda icbar ve zor kullanmayı asla kabul etmez.

Bütün peygamberler mu’cize göstermişlerdir; ama asla icbar kullanmamışlardır. Mu’cizenin, kâinat Hâlık’ı tarafından peygamberin dâvâsına bir tasdikten ibaret olduğunu beyan eden1 Bedîüzzaman Hazretleri, peygamberlik dâvâsını ispat etmek ve münkirleri ikna etmek için buna ihtiyaç olduğunu, bunun icbar etmek için verilmediğini ve bu amaçla da kullanılmadığını kaydeder. Bu sırdan dolayıdır ki, mu’cizeleri sadece peygambere muhatap olanlar görmüşler; onun dışında diğer insanlara bizzat gösterilmemiştir. Meselâ, ayın ikiye bölünmesi mu’cizesi yeryüzü halkının tamamı tarafından görülebilecek bir mahiyette iken, sadece Peygamber Efendimiz’e (asm) muhatap olanlar görebilmişler; diğerleri muhtelif sebepler perdesi altında görmekten uzak tutulmuşlardır. Çünkü bütün yeryüzü halkına göstermek icbar mânâsı taşıyabileceğinden, teklif sırrına uygun düşmezdi. Oysa iman sadece teklif sırrı ile akla kapı açmayı, ama ihtiyarı elden almamayı gerektirmektedir.2

Peygamberler insanlar içinde seçilerek Allah elçiliği vazifesiyle görevlendirilmişler; ara sıra mu’cize göstermekle beraber, ekseriyetle normal insanlar gibi yaşamışlardır. Genelde münkirlerin isteğine nazaran Cenâb-ı Hakk’ın takdir buyurduğu mu’cizeleri dışında, hiçbir olağanüstü hayatları ve yaşantıları olmamıştır. Normal insanlar gibi, hatta daha da ağır şartlarda aç kalmışlar, susuz kalmışlar, yorulmuşlar, çile çekmişler, hastalanmışlar ve ıztırap içinde yaşamışlardır. Bütün bu olumsuz hallerde en mükemmel şekilde insanlığa numune olmuşlar; sabrı, sebatı, imanı, teslimi, tevekkülü ve Allah’a güvenmeyi hem öğretmişler, hem de bilfiil yaşayarak göstermişlerdir.

Peygamberler tarihine bir göz attığımızda, mu’cizelerin icbar yönünün değil, bilâkis ikna edici yönünün tamamen ön plâna çıktığını görmekte gecikmeyiz. Ne Hazret-i Salih Peygamberin (as) devesi, ne Hazret-i İbrahim’in (as) ateşi, ne Hazret-i Musa’nın (as) değneği, ne Hazret-i İsa’nın (as) hastalara şifa vermesi ve ölüleri diriltmesi; ne de Hazret-i Peygamber Efendimiz’in (asm) şakk-ı kameri, elinden su akıtması, Mescid-i Aksa yolculuğu ve sair mu’cizeleri... Hiçbirisi icbara vesile teşkil etmemiştir.

Bütün mu’cizelerde gördüğümüz ortak tepki şu olmuştur: Bir kısım insanlar hidâyetle şereflenirken; bir kısım da ya sihir veya büyü demişler; ya da peygamberin mecnun ve deli olduğu zehabına kapılmışlardır. Ebû Bekir gibi elmas ruhlu adamlarsa ancak bu teklif sırrı ölçütünün korunmasıyla ortaya çıkmışlardır.

Aslında, adına sünnetullah dediğimiz ve insanoğlunun olağan ve sıradan zannettiği tabiat olaylarının her birisi de Allah’ın birliği, büyüklüğü, azameti, izzeti, cemâli... ve sair sıfatlarını tanımak için yeterli mu’cize örnekleriyle doludur; en azından hiçbirisi sıradan değildir, hiçbirisi âdiyâttan değildir. Her birisi harikuladedir. Her birisi insanı benzerinden aciz bırakan birer tecellidir.

Fakat gelin görün ki, yaratılış mu'cizeleri bazılarının imanlarını arttırırken, bazılarının da inkârlarını kalınlaştırıyor. Adam inanmayacaksa “doğal” deyip çıkıyor. Yani yine icbar yapılmama sırrı muhafaza ediliyor; yine teklif sırrı korunuyor. İmanda nasibi olanlarsa küçük bir emareyi ve işareti bile hidayeti için vesile kabul ediyor. Her şeyin Allah’ın sıfatlarını bildiren harikulâde birer tecellî olduğunu iman ve itiraf ediyor.

DUÂ

Ey Mü’min-i Müheymin! Ey kulunun kalbini gören ve gönlünü imana açan! Ey dilediğine iman ve hidayet lütfeden! Ey dilediğine akıl ve iz’an veren! Aklımı din-i mübîne aç! Gönlümü imana aç! Ruhumu davetine aç! Kalbimi hidayetinle her daim besle! Ellerimi yalnız Sana yönlendir! Nefsimi yalnız helâl kıldıklarına tevcih et! Duygularımı yalnız rahmetinle doyur! Rızana giden yolda irademin elinden tut! İmtihanımızı kolay kıl! Hatalarımızı bağışla! Kullarını dirilttiğin gün bizi azabından koru! Âmin!

Dipnotlar:

1- Mektûbât, s. 91, 2- Sözler, s. 538

01.06.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (31.05.2008) - İbadet ve ahiret kaygısı-2

  (30.05.2008) - İbadet ve Ahiret kaygısı - 1

  (29.05.2008) - Özgüven fahr değil, şükürdür

  (28.05.2008) - İsm-i Celâl ve Cemal üzerine

  (27.05.2008) - Dünyada ve mahşerde İsm-i Adlin tecellîsi

  (25.05.2008) - Muhtelif sorular

  (24.05.2008) - Hayatın içinden

  (23.05.2008) - Allah'ın yardım ve inayeti

  (22.05.2008) - Cehennem meleklerinin sayısı

  (21.05.2008) - Muhâlefetün li'l-havâdis sıfatı

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Zeynep RUHAN

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır