Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Mayıs 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Nimetullah AKAY

Hayatın en büyük mazhariyeti



Dünya hayatının en büyük güzelliği, kâinatın özü olan insanoğlunun Rabb-i Rahîmini tanıması ve O’na ibadet etmesidir şüphesiz. Zira şu uçsuz bucaksız kâinattan insanı ve onun ubudiyetini çıkarırsanız hiçbir şey bir mânâ ifade edemeyecektir. Âlemlerin Rabbi, kendini şuur sahibi olan insanlara tanıttırmak istiyor. Bu sebepledir ki, kâinat büyüklüğüne nisbeten küçük bir kitle olan dünyamız çok büyük ehemmiyet kazanmıştır.

Kâinatın Sultan-ı Zîşanı, şuur sahibi biz insanlara Peygamberler ve onlar vasıtasıyla kitaplar göndermek sûretiyle yaratılan bütün varlıklara değer kazandırmıştır. Çünkü her şey insan hayatını yaşanılır bir hâle getirmek için programlandırılmış, görünür, görünmez bütün varlıklar görevli olarak biz insanlar için bu âleme gönderilmişlerdir. Bu sebeple insan olarak dünyaya gelmenin şükrünü tam olarak edâ edebilmek bizler için mümkün değildir. İnsan olarak mahlûkatın en şereflisi olarak bu dünyaya gönderilip, bütün ihtiyaçları karşılanan bizler, yaratılışa mânâ kazandırma görevi ile vazifelendirilmişizdir. Bu önemli görev, Allah’ı tanımak ve O’na lâyık bir kul olarak yaşamaktır şüphesiz. Bu ölümlü dünyada bu büyük mazhariyete nâil olmak kadar önemli bir nimet olamaz elbette. Bu büyük nimetin karşılığı verildiği takdirde insan hayatı ancak o zaman gerçek mecrasını bulur.

İnsan olmak, Müslüman olmak, Hz. Muhammed (asm) gibi emsâlsiz bir peygamberin ümmeti olmak kadar bu dünyada bir zenginlik olamaz şüphesiz. O halde bizler çok zenginiz. Bu zenginliğimizin değerini bilmemiz ve ona göre dünya hayatımızı sürdürmemiz gerekir. Aksi takdirde zenginliğin değerini bilmeyen mirasyediler gibi, elimizdeki bütün maddî-mânevî zenginliklerimizi kaybedecek ve yaratılanların en şereflisi iken, varlıkların en değersizi durumuna düşeceğiz.

İslâm dinine mensup olma nimeti ile nimetlendirildiğimize göre bu güzelliği muhafaza etmenin ve bize bu nimetleri kaybettirmek isteyen düşmanların şerlerinden kurtulmanın yollarını bulmamız gerekir. Peygamberimiz (asm), Rabbimizin, kendisinden sonra her asırda, İslâm dinini asrın anlayışına göre anlatan bir müceddit göndereceğini ve bu görevlinin, İslâmı yaşadığı asırda bid’alardan kurtaracağını ifade buyurmuşlardır. İşte ortaya çıkan yanlışlıklardan kurtulmak için, asrımızda da İslâmı en güzel bir şekilde anlatan bir kaynağa ihtiyacımız bulunmaktadır.

Yaklaşık seksen yıldır yaşanan tecrübelerden anlamışızdır ki, asrımızın insanına en güzel bir şekilde İslâmın hakikatlerini anlatan zat Bediüzzaman Said Nursî Hazretleridir. Zira kendisi ahirete intikal etmesine rağmen onun telif etmiş olduğu Kur’ân-ı Azimüşşanın tefsiri olan Risâle-i Nur eserleri İslâm hakikatlerini insanlara asrımız anlayışına göre en güzel bir şekilde anlatmaya devam etmektedir. Bu eserlerden istifade eden insanlar bütün asırların en şiddetlisi olan, zamanımızın fitnelerinden kendilerini kurtarabilmektedirler.

Ahirzaman fitnesinin en şiddetli bir şekilde devam ettiği asrımızda, Kur’ân hazinesinden süzülen Risâle-i Nurlardan istifade etmek büyük nimet olmakla beraber, asıl büyük nimet, hem bu eserlerden faydalanmak, hem de bu eserlere talebe olarak hayatını geçirmeye çalışmaktır. İşte bu büyük nimete mazhar olan insanların, Kur’ân’ın bütün hakikatlerini en güzel bir şekilde hayatlarına geçirmesi gerekir. Onlar artık ehl-i imanı sahil-i selâmete çıkaran gemideki hademeler hükmündedirler.

İslâm gemisinin hiçbir kazaya uğramadan hedefine ulaşması için hademelerinin görevlerini büyük bir ahenk içinde yürütmeleri gerekmektedir. Onların hiçbir şekilde birbirleriyle kavga etmeye hakları bulunmamaktadır. Birlik ve beraberlik içinde görevlerini muhabbetle yürütmeleri gerekir. Bu kurallara uymayan gemi tayfaları mutlaka görevlerinden alınacak ve oraya lâyık olanlar görevlendirileceklerdir.

Elbette İslâm gemisi hademeliğinden uzaklaştırılmak büyük bir düşüştür. Hiçbir inanan bu duruma düşmek istemez. Bu nâhoş duruma düşmemek ve zikredilen şerefli göreve devam edebilmek için, öncelikle nefis ve şeytanın tuzaklarına karşı uyanık olmak gerektir. Aklı başında olan hiçbir ehl-i iman, iman ve Kur’ân şakirtliğinden uzaklaştırılanlardan olmak istemez herhalde. Bu sebeple ihlâslı olmak, muhabbeti yerinde kullanmak ve uhuvvet düsturlarını hayata geçirmek gerekmektedir...

19.05.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.05.2008) - Kimi sevindiriyoruz?

  (05.05.2008) - Düşüncelerin en asili

  (28.04.2008) - Güvenmek ve güvenilmek

  (21.04.2008) - Yükselmeler ve alçalmalar

  (15.04.2008) - İnsanî münasebetlerle imtihanımız

  (07.04.2008) - İmtihan süresi dolunca

  (01.04.2008) - Adil olmak veya olmamak

  (31.03.2008) - Yazmak veya yazamamak

  (25.03.2008) - Geçen onca yıllar

  (18.03.2008) - Sürekli mücadele

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT