"Gerçekten" haber verir 06 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Damat Ferit, kurtuluş gününde öldü



Bugün İstanbul'un kurtuluş günü. İstanbul, Mondros Mütarekesinden (30 Ekim 1918) kısa bir süre sonra mâruz kaldığı İngiliz öncülüğündeki müttefik düşman işgalinden, 6 Ekim 1923'te tamamiyle kurtulmuş oldu.

Gariptir ki, İstanbul'un işgal dönemiyle ve işgalcilerin zâlimane tasarrufuyla adı adeta özdeşleşmiş bulunan Sadrâzamlardan Damat Ferit Paşa da, işgalin sona erip kurtuluşun resmen ve alenen ilân edildiği aynı gün (6 Ekim 1923) Fransa'da öldü.

Fransa'nın Nice şehrinde ölen Ferit Paşa, Sultan Vahdeddin'in kız kardeşi Mediha Sultan ile evli olduğundan "Damat" ünvanını almıştı.

Sultan Vahdeddin, onu aralıklı şekilde dört–beş kez Sadrazamlık makamına getirtmekle birlikte, aslında ondan hiç de hoşnut değildi. Bütün bu atamaların, bilhassa İngiliz ve Fransız işgal güçlerinin baskı ve dayatması neticesi olduğu, çok acı bir vakıadır.

* * *

3 Mart 1919–17 Ekim 1920 tarihleri arasında dört–beş kez Sadrazamlığa atanıp tekrar istifa etmek mecburiyetinde kalan Damat Ferit, tahsil devresini bitirdikten sonra, Osmanlı Hariciye Teşkilâtında vazife aldı.

Memuriyetinin ilk yıllarını Paris'te, ardından Berlin, Petersburg ve Londra'da geçirdi. Bu şehirlerde bulunan Osmanlı elçiliklerinde kâtip olarak çalıştı.

Ne var ki, sonradan Paşa ünvanı da verilen Damat Ferit'in düşünce ve ahlâkı da işte bu memuriyet devresinde değişti. Çabucak Alafranga'ya meyletti ve tam bir frengi tip olup çıktı.

Bir ara Londra Büyükelçiliği görevine atanmak istediyse de, onun bu talebi Sultan Abdülhamid tarafından reddedildi. Bunun üzerine, yarı küs bir tavırla Baltalimanı'nda bulunan eşine ait malikâneye çekildi. Burada bir müddet sessiz sadâsız yaşadı.

Meşrûtiyet ilân edildikten sonra Osmanlı Ayan Meclisi'ne atandı. Böylece, siyasî hayata atılmış oldu. Ancak, İngiltere ve Fransa'dan yüz çeviren ve daha ziyade Almanya ile ittifak içinde görünen İttihatçılarla da anlaşamayan Damat Ferit, 1911'de Hürriyet ve İtilâf Fırkasına dahil oldu, hatta kurucuları arasında yer aldı. Öyle ki, Kasım 1911–Haziran 1912 tarihleri arasında bu fırkanın başkanlığını da üstlendi.

Damat Ferit'in siyasetteki yıldızı, esasen İstanbul'un işgal edilmesiyle eşzamanlı olarak parladı. Tevfik Paşa kabinesinin 3 Mart 1919’da istifası üzerine ilk defa Sadarete getirilen Damat Ferit, o makamda birkaç kez med–cezir yaşadıktan sonra, nihayet 17 Ekim 1920'de son istifasını vererek bir kenara çekildi.

Ferit Paşa, Millî Mücadele Hareketinin zafere ulaştığını görünce, Türkiye'de artık yaşayamayacağına kesin kanaat getirerek, çareyi yurt dışına kaçmakta buldu. Ancak, kaçtığı Avrupa'da da fazla yaşamadı. Ömür günleri sona ermişti. Kaçtıktan yaklaşık bir yıl sonra, yani 6 Ekim 1923’de Fransa’nın Nice şehrinde son nefesini verdi.

* * *

Damat Ferit'in kabul görmez ve affedilmez hatalarının başında, İngiliz işgal güçlerine tam mânâsıyla boyun eğmiş olmasıydı. İşgalciler ne derse onu harfiyyen yapmaya çalışırdı.

Nitekim, aynı yaranmacılık siyaseti sebebiyle, Ermeni tehcirinde ihmali vardır diye, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyi darağacına göndererek astırdı.

Aynı şekilde Kuva–yı Millîyeye karşı Kuva–yı İnzibatiye denilen hünhar bir teşkilât kurdurarak, kardeşi kardeşe vurdurdu.

Keza, Anadolu'daki Millî Kuvvetlerin eline geçmesi ihtimaline binaen, İstanbul'da çok miktardaki silâh ve mühimmatı denize döktürerek imha etti.

Bunlar, onun vatan hainliğiyle itham edilmesinin belli başlı sebepleri oldu. Şayet, yurt dışına kaçmasaydı, yakalanıp derhal idam edilecekti.

* * *

Evet, bugün İstanbul'un kurtuluş günü. Ne var ki, resmî törenlerin yine Vatan (Menderes) Caddesinde yapılması halinde, İstanbul halkının yine çekeceği var demektir. Zira, burası İstanbul'un adeta şah damarı ve nefes borusu gibidir.

Caddenin kapatılması halinde, trafik sıkışıklığının ve kargaşasının çok geniş bir kesimde yaşanması kaçınılmaz olacak. Bu da bayram sonrasının en sıkıcı manzarasını teşkil edecek.

Dileriz, artık son bulsun bu sıkıcı ve sıkıntılı manzaralar.

06.10.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (04.10.2008) - İşte vahşi kapitalizmin çirkin yüzü: Kârı özelleştirir, riskleri ise kamulaştırır

  (02.10.2008) - Kudüs, yeniden Müslümanların

  (01.10.2008) - Lâle Devrini bitiren hadiseler

  (29.09.2008) - Zalimin pençesi Afganistan'da kırılır

  (26.09.2008) - Siyasette irtifa kaybı

  (25.09.2008) - Ekonomik kriz dalgası

  (24.09.2008) - Bunlar kaç kişi?

  (23.09.2008) - Çetele(r)

  (22.09.2008) - Boykot çağrısı

  (19.09.2008) - Hürriyet kahramanları yeniden gündemde

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır