Uzun zamandır soğuk algınlığından yatağa düşmedim, en azından yalnız başımayken çok hastalanmadım” diyordum ki, kabakulak ve kızamığı bir arada geçirip, 21 gün hasta yattığım 8 yaşımdan beri çok ağır bir hastalık geçirdim. Eh, hep gurbet gurbet diyorum, ama yine gurbette olmanın zorluklarıyla beraber, hastalığın iyileşme süreci de gecikmiş oldu. Çorbamı da, meyvemi de kendim hazırlamak zorundaydım, ilâç saatlerinde uyanmak, kendime dikkat etmek, en büyük görevlerimden biri haline gelmişti. Sağlığın ne kadar elzem olduğunu bir kere daha gördüm, binlerce kez şükrettim Allah’a.
Gecenin ilginç saatlerinde ilâç için uyanmam gerektiği ve de rahatsızlıktan dolayı okula gidemediğim için, bütün dünya gündemini takip etme fırsatı buldum. Kısmî teknoloji yeteneksizliği bulunan ben, Türksat 3A uydusuna geçtikten sonra alt üst olan kanal frekans değerlerini de bir arkadaş yardımıyla yoluna soktuktan sonra, gece-gündüz haber v.s. izlemeye başladım. Haftaya damgasını vuran olay, tabiî ki Obama’nın seçim zaferiydi. Gece gücümün yettiği zamana kadar, açılan sandıkları ve sayılan oyları izledim. ABD’den altı saat ileride, uykuda olan bir şehirdeki kim bilir kaç uyanıktan biriydim, bilemiyorum. O an, dünya üzerinde eminim benim gibi, hasta olsa da olmasa da uykusunu bölmüş ve heyecanla seçim sonuçlarını bekleyen başka insanlar da vardı.
Hepimiz biliyoruz ki, bu kadar insan sadece ABD denen bir ülkenin başkanının kim olacağını merak etmiyordu. Aynı zamanda, dünyanın dengelerini elinde tutacak yeni gücün kim olacağını öğrenmek için sabırsızlanıyordu. Görünen o ki, milyonlarca kişi mutlu bir şekilde uykuya daldı: Zafer, Obama’nındı. En azından burada, Kahire’de yaşayan yüzlerce yabancı, Amerikalı olsun-olmasın, o gece sabahlara kadar toplu bir şekilde seçim sonuçlarını izleyip, sonrasında zafer kutlaması yapacaklarını günler önceden mailler yoluyla Kahire’de yaşayan diğer yabancılara bildirdiler. Belliydi ki, zafer sadece bir siyahın zaferi değil, bütün “öteki” lerin zaferiydi. Artık herkes, ABD’nin ve bütün ABD vatandaşlarının öteki’nin farkına varacağını, öğreneceğini umut ediyordu.
Bunlar olup biterken, bir yandan da Mısır’daki sivil topluma dair farklı gelişmeler yaşandı bu hafta. Buraya taşındığımdan beri aktif olarak gönüllüsü olduğum, kısa adı VCE (Değişim ve İşbirliği İçin Elele Gönüllüler) olan bir sivil toplum grubunun yönetim kuruluna seçilen ilk yabancı oldum ve hastalığımın ilk haftası, bu gönüllü görevimin de ilk haftası olmuş oldu. Burada, Kuzey Afrika’nın merkezi sayılan Mısır gibi bir ülkede altı yıldır faaliyette bulunan grupla beraber, daha önce Ramazan, kış, yetimler günü gibi çeşitli zamanlarda düzenlediğimiz yardım projelerine hızla giriş yapma kararı aldık. 5 Aralık günü tesbit edilecek bir bölgede, yüzlerce fakir aileye battaniye ve kışlık giyecek götürme kampanyasını başlattık. Bunun için de, kullanılmış ya da yeni, kullanılabilir durumdaki her türlü battaniye ve kıyafetin yanı sıra, battaniye alımına katkıda bulunmak isteyenlere de kapımızı açtık. İki sene önce aynısını gerçekleştirdiğimiz faaliyette, Minye’nin bir köyünde battaniye ve kıyafet dağıtımı yapmıştık. İnsanın içini burkan manzarayla ilk orada karşılaşmıştım. Her gün sokakta gördüklerimize hiç benzemiyordu. Altı bezli, beşiğinde olması gereken bebekler, altlarındaki bezi bırakın, üzerlerinde giyecek bir parça kıyafetleri bile olmadan köyün sokaklarında emekliyor, ya da analarının omuzlarında ağlıyorlardı ve insanlar tanesini 6 YTL gibi bir ücrete aldığımız bir battaniye için, sabahın erken saatinden itibaren kuyruğa girmişlerdi soğuk bir kış günü. Zira bu güneşin ülkesine kış geldiğinde, çetin şartlarıyla insanın feleğini şaşırtıyordu. O zaman son dakikaya kadar aynî ve nakdî olarak elimizde birşey yoktu. Fakat Allah’ın hikmetiyle, son gün inanılmaz bir bağış aldık ve elimizde listesi bulunan bütün yardıma muhtaç ailelere yardım götürebildik.
Dünya küresel ekonomik krizle çalkalanırken, Obama yıllık geliri belli bir miktarın altında olan vatandaşından vergi almayacağını müjdelerken, dünyanın kimi yerlerinde, sadece yıllık geliri belli miktarın altında olanlar vergi verir ve diğerlerine ne olduğu bilinmezken; oralarda, uzaklarda bir yerlerde, dört-beş kişilik bir aile, bir kışı sadece bir battaniye altında geçirebilmek için, sabah ezanıyla beraber, yalın ayağına aldırmadan, gelip sıraya giriyor olacak. Ve Birleşmiş Milletler Gelişim Programı kapsamındaki Binyıl Kalkınma Hedeflerinin Mısır’da öğretilmesi ve yaygınlaştırılması dolayısıyla gerçekleştirilen ve hâlâ faaliyet takvimi belli olmayan program çerçevesinde, binlerce euro harcanacak. 2015 yılına sadece yedi yıl kalmasına rağmen, insanlık, o hedeflere ulaşılmasının gerekliliğini diğer insanlara 5 yıldızlı otellerde anlatırken, yine o hedef kapsamında yer alan yüzlerce ailenin bir yıllık geliri, üç günlük toplantılarda harcanacak… Ve bizler, gözlerimizi kapatıp, huzur içinde uykumuza dalacağız…
11.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|