22 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Nurs ve Nursî gerçeği


A+ | A-

Eski orijinal ismine yeniden kavuşan Nurşin örneğinden hareketle Said Nursî'ye sataşanlar gibi, hayalinde Nursî ile Nurşin bağlantısı kurmaya çalışanlar da fena halde yanıldılar. Üstelik, gerçeği bilenlerin ve bilhassa bölge halkının nazarında cahil–cühelâ durumuna düştüler.

Sebebine gelince...

Bir: Said Nursî, "Nursî" tâbirini (soyadını) doğduğu Nurs köyünün ismine izafeten alıp kullanmış.

İki: Nurs köyü ile Nurşin ilçesi arasında fizikî/coğrafî yönden uzun bir mesafe vardır. Nurs, Hizan ilçesine bağlı olup Bitlis–Van karayolunun 60–70 km kadar doğusunda, Nurşin (Güroymak) ilçesi ise aynı karayolunun neredeyse bir o kadar batısında (Muş yolu üzerinde) yer almaktadır.

Üç: Nurşin, bölgede önemli bir tarikat–tasavvuf merkezidir; Nurs ise, hakikat–marifet mesleğini takip eden Bediüzzaman Said Nursî'nin doğum yeri ve bu sebeple talebelerinin de ziyaret/uğrak merkezlerinden biridir.

Dört: Nurs ve Nurşin ismi, Said Nursî'den sonra olmuş veya oluşturulmuş isimler değildir. Said Nursî daha dünyaya gelmeden evvel de bu yerler aynı isimlerle yâd ediliyorlardı.

Beş: Hükümetin yer isimlerini iade, yani orijinaline tebdil etme "açılımı"nın ve bu açılıma Norşin/Güroymak'tan başlanılmasının Said Nursî ile uzaktan yakından bir alâkası yoktur. Şayet, bazılarının kast ettiği gibi bir alâka olsaydı, "açılım"a Nurs köyünden başlanırdı.

Zira, Nurs köyünün ismi de vaktiyle değiştirilmiş olup resmiyette başkadır.

Evet, Nurslu hiçbir vatandaşın izni, rızası olmadan ve hatta fikri dahi sorulmadan, tamamen keyfî bir surette Nurs'un ismini Kepirli olarak değiştirmişlerdir.

Birkaç kez Nurs'a gittik, Nurslularla muhtelif yerlerde defalarca görüştük; onlar, yapılan keyfî tasarruftan hiç, ama hiç memnun değiller.

Üstelik, köyün adı resmî olarak da "Nurs" olsun diye, onlar ta yıllar öncesinden başlamak üzere, resmî mercilere başvurmuşlar ve dilekçe üzerine dilekçe vermişlerdir.

Ne var ki, dilekçelerine bugüne kadar hiç müsbet cevap verilmemiş. Bakalım, bundan sonra nasıl bir gelişme olacak. Cidden merak ediyoruz.

Yani dememiz o ki, söz konusu "açılım"a Nurs'tan başlanılmadığına göre, "Norşin açılımının" da Bediüzzaman ile herhangi bir alâkası, münasebeti yoktur.

Açıkça görünüyor ki, hemen her vesileyle Said Nursî ismi bir şekilde gündeme geliyor. Bu sayede fikirleri de görüşülüyor, konuşuluyor, tartışılıyor. Hem öyle ki, devlet ve hükümet birimlerinin bütün gizleme, saklama ve yok sayma yönündeki niyet ve gayretlerine rağmen... Tarihin yorumu 22 Ağustos 1986 "Dördüncü halka" Celal Bayar Demokrat Partinin kurucularından, eski başbakan ve cumhurbaşkanlarından Celal Bayar, 22 Ağustos 1986'da İstanbul'da öldü. 103 yaşında vefat eden Bayar, doğum yeri olan Bursa–Umurbey'de toprağa verildi. Siyasetin inişli–çıkışlı yollarında yaklaşık yüz yıllık bir hayat süren Bayar, aynı zamanda çok renkli, çok yönlü, çok kimlikli, hatta çok kişilikli bir şöhrettir. Meselâ: Bayar, bankacıdır, iktisatçıdır, İttihatçıdır, komitacıdır, Millî Mücadelenin Galip Hocasıdır, Atatürkçüdür, liberaldir, Demokrattır, Demokratları "bir bölen"dir, vesaire... Kısacası, onun için "Kemalistlerin içindeki en demokrat ve demokratların içindeki en Kemalist şahsiyet" denilebilir. Bu zaviyeden bakınca, Bayar, Kemalist zincirin 4. halkası şeklinde görünüyor. Zincirin 1. halkası Mustafa Kemal, 2. halkası Mustafa İsmet, 3. halkası Mustafa Fevzi (dikkat "Feyzi" değil) ve 4. halkası da Mahmut Celal. Kemalizm, siyaset sahasını bütünüyle kuşattığı için, rejimini yıkarak, yahut hariçten mukabele ederek herhangi bir icraatte bulunmak imkânsız görünüyordu. Kaldı ki, zaten o rejim yıkılmayacak, belki tamir edilecekti. Evet, doğru olan, cumhuriyet rejimini tamir ve ıslah etmeye çalışmaktı. Nitekim, öyle yapıldı ve mutlak istibdat şeklinde tatbik edilen cumhuriyet, 1946'dan itibaren demokratikleştirilmeye çalışıldı. Sırtını Kemalizme dayamış bir rejimi tamir edebilmek için de, hiç şüphesiz, o çetin zincirin "en zayıf halkası"ndan başlamak gerekiyordu. Dördüncü halka, en zayıf olanıydı. İşte, tam da oradan girildi ve Bayar, Halkçılardan kopartılarak Demokratların safına çekildi. (Said Nursî'nin onu tebrik etmesini, bu nokta–i nazardan bakarak değerlendirmek gerekir.) Demokratlık ise, yapısı ve tabiatı itibariyle Kemalist Halkçılığa olduğu kadar, Kemalist Türkçülüğe de zıttır, muhaliftir. Buna rağmen, Demokrat kadrolar, en büyük sıkıntıyı kendi içlerinde bulunan en azılı Kemalist Bayar'dan çekti. 1951'de "Koruma Kànunu"nun çıkartılmasında, 1971'de boy veren Demokratik Parti (F. Bozbeyli) marifetiyle DP'nin devamı olan AP'nin yıpratılmasında perde gerisindeki en tesirli faaliyetlerin sahibi, hiç şüphesiz yine Celal Bayar'dır. Ölümüne çok yakın günlerde (1986) çıkartıldığı TRT ekranlarından adeta haykırarak söylediği "Atatürk! Seni sevmek, millî ibadettir" sözünü bugün gibi hatırlıyorum.

22.08.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.08.2009) - Yeni Çağ'da eski kafa

  (07.08.2009) - Gündüz okur, gece yazar olmak

  (06.08.2009) - Ortadan bir yazı

  (31.07.2009) - O ünvan şahsa verilmez

  (30.07.2009) - Müphemiyetin hikmetleri

  (28.07.2009) - Risale-i Nur'da Mehdi meselesi

  (27.07.2009) - Hesna Hanımı ağlatan selâm

  (25.07.2009) - Tam 101 sene geçti

  (23.07.2009) - "Kürt sorunu" çıkmazı

  (22.07.2009) - Evlenemeyen Hesnâ'ya evliyâ duâsı

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.