Mehtap YILDIRIM |
|
Batınî güzellik |
İnsan; güzelliğine çok düşkün olduğundan, yüzünde en ufak bir sivilce çıksa onu gidermenin yollarını arar. Sabunlar, kremler, tonikler, maskeler, bitkisel alternatifler… Belki ne duyarsa dener. Yüz güzelliğini tehdit eden her türlü unsuru yüzünden silmek ister. Bu ancak yakından bakınca görülebilen siyah bir nokta dahi olsa. Keşke yüzümüzdeki siyah noktalarla mücadele ettiğimiz kadar kalbimizdeki siyah noktalarla da mücadele edebilsek. Zira kalbe gelen her bir günah kalpte siyah bir nokta bırakıp, siyahlandıra siyahlandıra tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Kalbimizin siyah noktalardan kapkara bir hâl alması yüzümüzde beliren sivilce ya da siyah noktalardan daha vahim bir hâl değil midir? Dış görünüşümüzü olabildiğince güzelleştirmeye çalışırken kalbimizi ne çok ihmal ettik. Yaralarla, çiziklerle, siyah noktalarla doldurduk. Acaba bütün bunlar yüzümüzde olsa, o halde insan içine çıkabilir miydik? Muhtemelen tedavi etme ve ortadan kaldırma yollarını arardık, gizlerdik, kapatmaya çalışırdık. Şimdi o ihmal ettiğimiz kalbimize biraz daha yakın olup, onun hâlini bir düşünelim. Kalp bakımının cilt bakımından daha önce gelmesi gerektiğini söyleyecek olursak, en son ne zaman kalp bakımı yaptık? Kalbimizi siyah noktalarından arındırmak için ne yaptık? Peki ya aldığı yaraların tedavisi için? Sahih bir hadis-i şerifte “Allah, sizin ne dış görünüşünüze, ne de mallarınıza bakar. O, sadece sizin kalplerinize ve işlerinize bakar” 1 buyruluyor. Yani yüzümüzün, kılık kıyafetimizin nasıl olduğunun ya da mal varlığımızın hiçbir ehemmiyeti yok. O doğrudan kalplerimize bakıyor. Ve yaptığımız güzel amellere. Cenâb-ı Allah’ın kalbimize bakıp bizi çok beğenmesinin yanında, diğer insanların yüzümüze ve dış görünüşümüze bakıp bizi beğenip beğenmemesinin bir önemi var mı? Yeter ki O beğensin. Yeter ki O sevsin. Yeter ki O razı olsun. Kalp bakımımız için önce kalbimizi kir ve siyah noktalardan arındırmak gerekir. Bunun için bol bol tövbe-i istiğfar temizleyicisi kullanılmalıdır. Almış olduğu yara izlerinin kapanması ve gelmesi muhtemel darbelerin kalbe tesir etmemesi için o kalbin tahkikî iman ilmini her daim okuyan, zikreden münevver bir kalp olması gerekir. Şöyle diyor Zübeyir Gündüzalp: “Aldığımız yaraları tedavi için evden çıkarken ve eve gelince okumak.” 2 Güzellik kalp dairemizde başlar. Kalbindeki yara bere ve siyah noktalara aldırmadan dışını süslemeye çalışmak çok boş ve geçici, aldatıcı bir güzellik olur. Ayna karşısında geçirdiğimiz zamanları düşündüğümüzde büyük bir çoğunluğunun zaman kaybı olduğunu söylemek mümkün. Oysa, “Bâtın-ı kalp, âyine-i Samed’dir.” 3 Bu da bize, en çok bakmamız ve en çok ilgilenmemiz gereken uzvumuzun kalbimiz olduğunu ihtar ediyor.
Dipnotlar: 1- Müslim, Birr, 33. 2- Altın Prensipler, Zübeyir Gündüzalp. 3- Sözler, Bediüzzaman Said Nursî. 08.08.2009 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (17.06.2009) - Tatili fırsata dönüştürmek (21.05.2009) - Kelebeğin dâvâsı (06.05.2009) - Zengin olmanın yolu |