30 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Hüseyin GÜLTEKİN

Hizmette hırs göstermek doğru mu?


A+ | A-

Çok daha geniş çevrelere, çok daha uzak diyarlara, çok daha muhtaç gönüllere Nur’lardaki hakikatleri duyurmak, müellif-i muhteremin fikir ve düşüncelerini taşımak güzeldir ve her Nur Talebesinin en önemli gayesidir.

Bu gaye için çalışıp çabalamak, bu yolda her türlü zorlukları, manileri aşarak, her çeşit zahmetleri göze alarak hizmette bulunmak, yine her Nur hâdiminin peşinen kabullendiği, aşk ve şevkle üstlendiği meşgalelerdir.

“Hizmette sınır yoktur” prensibinin bir gereği olarak Nurlarla hizmeti hayatlarının değişmez bir gayesi olarak kabul eden her bir ferd, isterse hayatının bütün dakikalarını, ömrünün bütününü bu yolda harcayabilir, sarfedebilir de... Tabiî bu noktada şükür ve kanaati ve ihlâs esaslarını göz ardı etmemek şartıyla... Bunlar göz ardı edilirse, istenilen maksat hâsıl olmayacağı gibi, hizmette olmaması gereken bazı hayal kırıklıklarına da sebebiyet verilebilir.

Konu ile alâkalı olarak Bediüzzaman’a kulak verelim:

“Gerçi umur-u uhreviyede hırs ve kanaatsizlik bir cihette makbuldür. Fakat mesleğimizde ve hizmetimizde, bazı arızalarla, inkisar-ı hayal cihetiyle, şükür yerine, me’yusiyetle şekva etmeye sebep olur; belki de hizmetten vazgeçer. Onun için, mesleğimizde kanaat, daima şükrü ve metaneti ve sebatı netice verdiği için, ihlâs dairesinde, hizmet noktasında çok hırs ve kanaatsizlik gösterdiğimiz halde, neticelerine ve semeratına karşı kanaatle mükellefiz.” (Emirdağ Lâhikası, s. 80)

Görüldüğü gibi hayatımızın her safhasında geçerli olan “kanaat”, Nur hizmetlerinde de geçerlidir. Çünkü hizmette kanaat beraberinde şükrü, metaneti ve sebatı getiriyor. Ayrıca hizmetteki hırs ve kanaatsizlik, beraberinde bir nev'î ümitsizlik ve karamsarlık olan hayal kırıklığını getirebiliyor. Hayal kırıklığına dûçâr kalan bir insanın hizmet-i Kur’âniyede bulunması ise, bir nev'î hayal gibidir.

Dolayısıyla, Bediüzzaman meseleyi şöyle bağlıyor: “..ihlâs dairesinde, hizmet noktasında çok hırs ve kanaatsizlik gösterdiğimiz halde, neticelerine ve semerâtına karşı kanaatle mükellefiz.”

Üstad’ın Dokuzuncu Mektub’daki ifadelerinden de anlıyoruz ki, bir insan bu dünyaya bakan mal-mülk, makam-mevki gibi geçici şeyleri kazanmak için gösterdiği hırs neticesinde, bunların fani ve geçiciliğini derk ettiğinde, kendisinde bulunan o “hırs” hissini rıza-i İlâhî yolunda, âhirete yönelik ibadet, tâat gibi amel-i salihe bakan hizmetlerde kullanırsa, kendisine verilen hırsı müsbet mânâda kullanmış olur.

Göz önünde bulundurmamız gereken en önemli husus, hizmet noktasında hırs gösterilecek ise, beraberinde mutlaka “ihlâs” olmalıdır. İhlâstaki mühim bir nokta, üzerine düşeni hakkıyla yaptıktan sonra, Bediüzzaman’ın ifadesiyle “vazife-i İlâhiyeye karışmamak”, yani neticeyi Allah’a havale etmek, sonuca kanaat etmektir. Aksi takdirde yapılan hizmetler, beklenilen semereyi veremeyecektir. Bu noktada Bediüzzaman’ın “Bir ehl-i takvânın hırsı varsa, teveccüh-ü nâsı ister” (Lem’alar, s. 150) tespitini de göz ardı etmemek lâzım.

Başka hiçbir amaç gütmeden, yalnız ve yalnız ahirete yönelik olarak, rıza-ı İlâhiyi esas alarak hizmet noktasında hırs göstermek elbette makbuldür. Bunun dışında “Hizmeti daha ileriye götüreceğim, daha geniş çevreleri daireye dahil edeceğim” diye ihlâs düsturlarını gözetmeden, kardeşler arasındaki uhuvvet bağlarını rencide ederek, şahıs endeksli bir hizmet tarzıyla, şahs-ı maneviyi nazara almadan yapılacak olan faaliyetlerin, faydadan ziyade zarar getireceğini göz önünde bulundurmak lâzım diye düşünüyorum.

30.08.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (23.08.2009) - Muzır manilerin de çaresi vardır

  (09.08.2009) - Bir itidal ve sabır örneği

  (02.08.2009) - Yaşlandıkça gençleşen adam

  (26.07.2009) - Ana-baba haksız da olsa, rızası alınmalı

  (19.07.2009) - İntisabın getirdiği sorumluluklar

  (12.07.2009) - Hata ve kusurlarımızı görebilmek

  (05.07.2009) - Nur Talebesinin tatili

  (28.06.2009) - Okumak, onun hayatının en önemli parçası

  (21.06.2009) - Bediüzzaman, kudsî dâvâsını neden talebeleriyle paylaştı?

  (14.06.2009) - Hasta asrın hasta insanları

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.