Yeni Asya Gazetesi Gerçekten Haber verir!

28 Eylül 2009

Anasayfa| Güncelr| Dünya| Ekonomi| Spor| Görüş| Lahika| Röportaj| Yazarlar | Ramazan | Gün Gün Tarih

Ali FERŞADOĞLU

“Demokratik açılım” başarıya ulaştırılabilir mi?


Kürtçe serbest, Kürtçe eğitime evet, Kürtçe TV’ye evet, üniversitelerde Kürtçe Enstitülerine evet…

Bunlar güzel, iyi ve lâzım olan açılımlar.

Ki, bunların tabu olduğu devrelerde, Bediüzzaman’ın “baskı, dikta ve ceberutluğun insanlığı mahvettiği”ne dair görüşlerini okuyor, yazıyor ve herkese açık sohbet ve toplantılarda anlatıyorduk.

Bediüzzaman’ın, hem İslâm âleminin, hem Türkiye’nin, hem de Doğu ve Güneydoğu’muzun geleceğinin “Meşrûtiyet-i Meşrua”da (tam demokraside) olduğunu ispat ve izah eden Münâzarât gibi eserlerini topluma mâl etmek için hem okuyor, hem neşrediyor, hem de sohbet toplantılarında anlatıyorduk.

Bugün, açılımı hararetle savunur gibi gözükenler ve şov yapanlar—gerek silâhlı bürokrasi, gerekse derin devletin bürokrasisi, gerekse iktidar ve yandaşları—o yıllardaki mücadelesini, tabuların yıkılması için değil, bizimle veriyordu. Yani, Bediüzzaman’ı ve talebelerini çürütmek, etkisizleştirmek için olanca güçleriyle çabalıyorlardı.

Sözgelimi, Bediüzzaman, 100 sene önce, bu açılımların gerekliliğini, “dinî ilimlerle fennî ilimleri mezcedip okullarda (üniversitelerde) okutulması gerektiğini, eğitim dili olarak Arapça’yı vacip, Türkçe’yi lâzım, Kürtçe’yi caiz gördüğünü” ifade eder. Yani, Türkçe mutlaka lâzım, Kürtçe serbest bırakılmalı, dileyen konuşur, dileyen konuşmaz, yani seçmeli ders gibi…

Kürtlerin ve dahi bütün kavimlerin üzerindeki dil ve benzeri baskıların kaldırılmasını ister. Aksi halde, uygulamaları dinlemeyeceğini ilân eder:

Kürtlerin milliyetini kaldırıp onların dilini onlara unutturduktan sonra, belki, bizim gibi ayrı unsurdan sayılanlara teklifiniz, bir nev'î usûl-ü vahşiyâne olur. Yoksa sırf keyfîdir. Eşhâsın keyfine tebâiyet edilmez ve etmeyiz! 1

Eğer, Bediüzzaman’ın ortaya koyduğu hak ve hürriyet açılımları dikkate alınsaydı ve Türkiye Cumhuriyeti, askerî bir dikta üzerine değil, insan hak ve hürriyetleri, demokrasiye göre yapılansaydı, bu problemler çoktan hallolmuş, hem maddî, hem mânevî açıdan çok ileri seviyelerde bulunmuş olacaktık. (Ki, ilke ve inkılâplar içinde demokrasinin olmadığını vurgulamalıyız)

“Demokratik açılım” başarıya ulaşabilir mi? Ulaşabilir, ama bu mantık ve bu yaklaşımla değil.

Demokratik açılım, baştan ayağa yasaklarla örülü 12 Eylül darbe-i münafıkanesinin anayasa’sını düzeltmekle mümkün.

Türkiye’nin iç dinamikleri, müstebit ve dikta yapıyı, statükocu bürokrasiyi aşacak güçte değil. Ancak, AB’ye girerek bu handikaplar aşılabilir. Tıpkı, çok partili hayata Batı’nın baskısıyla geçildiği gibi.

Bu iktidar, AB meselesini 2004’ten beri ademe mahkûm etmiş, Anayasa değişikliğini rafa kaldırmış. Ne başörtüsü, ne Kur’ân kursu yaşı, ne vatandaşın elini kolunu bağlayan Partiler Kanunu, ne diğer hak ve hukuk meseleleri açılımı sağlayabilmiştir. Yani, hak ve hürriyetlerin üzerinden geçen tankların, 28 Şubat sürecinin icraatlarına dokunamamış, dokunamıyor.

Bunlar ortada dururken açılımın başarıya ulaşması mümkün olabilir mi?

Bunun sebebi, demokrat tabandan gelmemesi, demokrasi ruhu taşımaması, böyle bir alışkanlığının, anlayışın olmamasıdır.

Aslında Kürtçe serbestiyeti, başörtüsü meselesi, Kur’ân kursuna gitme yaşı, demokratik açılım gibi mevzular, anayasa ile hak ve hürriyetler çerçevesinde halledilmesi gereken meselelerdir.

Anayasa ve AB gibi temel meselelerde ameliyat-ı cerrahiye lâzımdır. Aksi halde, palyatif, sun’î tedaviler, pansumanlar, bu hastalıkları ortadan kaldırmaya kâfî değildir.

İktidarın eskiden beri yaptığı çalışmalar, ancak kitleleri rahatlatmaya ve seçimlere yönelik kolonya serpme şovlarından öteye gidemez.

Dipnotlar: 1- Mektubat, s. 417.

28.09.2009

E-Posta: [email protected] [email protected]


Sayfa Basi Geri Ana sayfa

Önceki Yazıları

  (27.09.2009) - “Evlilik ve Aile Okulu” diploması

  (26.09.2009) - Kur’ân’da namaz 3 değil, 5 vakit!

  (25.09.2009) - Kriz, deprem benzeri musîbetlerin müsebbibi kim?

  (24.09.2009) - Nişanlılık bozulunca…

  (23.09.2009) - Nişanlılıkta dinî nikâhtan sakının!

  (22.09.2009) - Ya yük hamalı, ya nur hamalı...

  (21.09.2009) - Ramazan ve kitap bayramı!

  (20.09.2009) - Oruç bize dedi ki, öğretti ki...

  (19.09.2009) - Ekonominin itici gücü: Zekât

  (16.09.2009) - Bir sosyal köprü: Zekât

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM
  Abdullah ERAÇIKBAŞ
  Ahmet ARICAN
  Ahmet DURSUN
  Ahmet ÖZDEMİR
  Ali FERŞADOĞLU
  Ali OKTAY
  Atike ÖZER
  Cevat ÇAKIR
  Cevher İLHAN
  Elmira AKHMETOVA
  Fahri UTKAN
  Faruk ÇAKIR
  Fatma Nur ZENGİN
  Gökçe OK
  Gültekin AVCI
  H. Hüseyin KEMAL
  H. İbrahim CAN
  Habib FİDAN
  Hakan YALMAN
  Halil USLU
  Hasan GÜNEŞ
  Hasan YÜKSELTEN
  Hüseyin EREN
  Hüseyin GÜLTEKİN
  Kadir AKBAŞ
  Kazım GÜLEÇYÜZ
  M. Ali KAYA
  M. Latif SALİHOĞLU
  Mehmet C. GÖKÇE
  Mehmet KAPLAN
  Mehmet KARA
  Mehtap YILDIRIM
  Meryem TORTUK
  Mikail YAPRAK
  Murat ÇETİN
  Nejat EREN
  Nurullah AKAY
  Osman GÖKMEN
  Osman ZENGİN
  Raşit YÜCEL
  Recep TAŞCI
  Rifat OKYAY
  Robert MİRANDA
  Ruhan ASYA
  S. Bahattin YAŞAR
  Saadet BAYRİ
  Saadet TOPUZ
  Said HAFIZOĞLU
  Sami CEBECİ
  Selim GÜNDÜZALP
  Semra ULAŞ
  Suna DURMAZ
  Süleyman KÖSMENE
  Umut YAVUZ
  Vehbi HORASANLI
  Yasemin GÜLEÇYÜZ
  Yasemin YAŞAR
  Yeni Asyadan Size
  Zafer AKGÜL
  Ümit KIZILTEPE
  İbrahim KAYGUSUZ
  İslam YAŞAR
  İsmail BERK
  İsmail TEZER
  Şaban DÖĞEN
  Şükrü BULUT

Yazarlar
Günün Karikatürü

Diğer bölümler


KültürSanat| Elif Eki| Ramazan| Dizi| MedyaPolitik| AileSağlık| Haber İndeksi | Eğitim | Otomobil| BilimTeknik| Hukuk
Asya'nın bahtının miftahı, meşveret ve şûrâdır.
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır. www.yeniasya.com.tr