28 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Ali FERŞADOĞLU

Müstencenlik ve Vahapoğlu’nun haltı!


A+ | A-

Yazar Ece Vahapoğlu’nun, kendisine yöneltilen bir soruya mukabil verdiği cevaba bakınız: “Bence en büyük sorun, harem-selâmlık yaşamdan kaynaklanıyor. Hormonların en deli çağında kıza erkek, erkeğe kız yasak. Ne yapsınlar? Homoseksüellik oranı artıyor.”1

Güya bu kanaate, konuştuğu psikologların anlattıklarından ulaşmış! Halt etmiş! Zira, ilmî veriler ve araştırmalar bunun tam tersini ortaya koyuyor. Batı’da alabildiğine açıklık, müstehcenlik ve serbestlik var. O nisbette de homoseksüellik, ensest ilişkiler var!2

Müstehcenlik, başta ferd olmak üzere, âile ve toplumu mahveden dehşetli bir kirlilik halini almış. Aslında müstehcenlik, açık-saçıklık insanların meşrû ve helâle karşı olan kuvve-i şeheviyelerini de kırar. Bunun dehşetli neticeleri, müstehcenliği tercih edenlerin hayatı incelendiğinde görülür. Müstehcenlik doyumsuzluğu getirir. Doyumsuzluk içinde kıvrananlar ise, cinsî sapmalara düşerler. AIDS gibi asrın vebası hastalıklar da herhalde bu gayr-i meşrû hayatın neticesi olsa gerek. Namus cinâyetleri, hırsızlık ve sâir kirliliklerde de müstehcenliğin rolü oldukça büyüktür. Açık-saçıklığın, kıskançlığı tahrik ettiği bir vâkıa. Bu tahriklerin neticesinde, ne gibi bir felâketin geleceğini hesaplayan bir âlet ise henüz icâd edilmemiş!

Örtünmenin fıtrî, yani tabiî bir ihtiyaç olduğunu vicdan tasdik ve teyid ediyor. Bilhassa kadınlar, “şehevî bakışlardan” rahatsız olduklarını her vesileyle açıklıyorlar. Ya bu psikolojik rahatsızlık, bir ömür boyu devam ederse, insanın duygularında ne gibi tahribatlar yapar? Sadece şunu söyleyebiliriz ki, erkekler, bayanları bakışlarıyla rahatsız ettikleri gibi, bayanlar da “nefret ve kin” oklarını erkeklere yöneltirler. Bunun da kadın-erkek münasebetlerinde olumsuz hisler uyandıracağı muhakkak. Duyulan bu tepkiyi feminizm hareketlerinde görmek mümkün.

Hollanda’da bir hastane, erkek hastaların ‘göz hapsine’ maruz kalmaları sebebiyle hemşirelerin pantolon giymelerini kararlaştırmış. Assen’deki hastanenin başhekimi Frits Korver, yaptığı açıklamada, kurum personelinin bu durumdan rahatsız olduklarını kendilerine bildirdiklerini söylemiş.

Kadının, yabancı, yâni mahrem erkeklerin bakışları altında müthiş bir sıkıntıya düştüğü hemen her vesileyle ifâde edilir. Aslında erkekler de aynı psikoloji içindedirler. Elbette kadın, erkeklerin şehevî ve hele nice ard niyet taşıdığı belli olmayan bakışlarından rahatsız olacaktır. Ve elbette, müstehcen bir kadın, erkeklerin nefsânî duygularını üzerine çekiyorsa, sıkıntıya düşme ihtimali yüksek olacaktır.

Batıda açık-saçıklık sebebiyle nice iğrençlikler de işleniyor. Devamlı müstehcen ortamda bulunan iki cins arasında gemlenemez kötü arzu ve isteklerin filizleneceği açık değil mi? Karşılıklı rızaya dayanarak veya zorla iğrenç fiiller işlemekten onları alıkoyacak nedir? Hapis korkusu mu? Sosyal baskı mı, serbest hayat düşüncesi mi, feminizm mi? Hangi ahlâkî değerler buna mâni olacaktır?

Gerek kültür, gerek iklim, gerekse “sınırsız hürriyet” anlayışı müstehcenlik ve sâir kötü alışkanlıklara karşı herhangi bir kayıt getirmiyor. Serseri mayınlar gibi ortalıkta dolaşan hevesâtın hangi hastalığı saçacağı, hangi hayata ne şekilde son vereceği belli değil. “Her şeyin bir bedeli vardır.” Avrupalılar, müstehcenliğin, gayr-i meşrû hayatın bedelini “cinsî sapmalar” şeklinde ve cezalarının bir kısmını peşin olarak görüyor. Ne yazık ki, kurtuluşuna vesile olacak hastaneyi yıkmaya, reçetesini yırtmaya, doktorunu kovmaya çabalıyor!

Dipnot:

1-Vatan / 25.10.2009.; 2-Milliyet, 20 Eylül 1992.

28.10.2009

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.10.2009) - Ecnebiler kitap, Türkler okuyanın canına okuyor!

  (26.10.2009) - Tevekkülü yanlış anlamamız bizi geri bıraktı

  (25.10.2009) - Dönüşü olmayan yol hazırlıkları

  (24.10.2009) - “Yaratılan” için “yarattı” denilemez

  (23.10.2009) - Japonya nasıl kalkındı?

  (22.10.2009) - İmanın özelliği, hak ve hürriyetler - 2

  (21.10.2009) - Demokratik açılım, AB, hak ve hürriyetler - 1

  (20.10.2009) - Pes doğrusu

  (18.10.2009) - Herkes evlenmek mecburiyetinde mi?

  (17.10.2009) - Bediüzzaman 100 yıl önde!

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.