08 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Muzaffer KARAHİSAR

Bir Mehmet Amca vardı


A+ | A-

1 Ekim Dünya Yaşlılar Gününde bir etkinlik yapmayı planlarken; sakinlerimize “Bu gün ne yapalım?” diye sordum. Hemen hemen hepsi geziye gitmek istediklerini söylediler. Bu umumî istek bana da çok mantıklı geldi. Günün, ayın, yılın her saatinde aynı mekânda, aynı arkadaş ortamında kalan insanların gezmeleri, dolaşmaları, seyahat etmeleri onları çok ferahlatacaktı. Peygamber Efendimiz; “Seyahat ediniz, sıhhat bulunuz” buyurmuşlardır. Gidebileceğimiz yerler; şehitlikler, tarihî yerler, müzeler, alışveriş merkezleri, şehir dışındaki bir restoran, vb. düşünürken, birden aklımıza kavunu ile meşhur; her sene kavun festivalinin yapıldığı Fethibey Kasabası geldi. Orada yaşayan, bizi zaman zaman misafir eden, huzurevi gönüllüsü, hayırsever Mehmet Amca’nın tereddütsüz, bizleri misafir kabul edeceğini iyi biliyordum. Böylece şehrin yorucu, gürültülü, kasvetli ve yüksek tempolu yaşantısından bir nebze uzaklaşarak, kasabanın sonbahar havasını teneffüs edip, sakin ve güler yüzlü Anadolu insanlarının arasına, onlarla birlikte oluşacak sohbet, muhabbet atmosferine girip rahatlamak, köy özlemlerini gidermeyi düşünerek, Mehmet Amca’yı telefonla aradım, kendimi tanıttım. Eşi, onun tarladan geldiğini ve uzandığını söyledi. “Telefona çağırayım mı?” diye, bana sordu. Ben de çağırmasını rica ettim. Mehmet Amca, uzun boylu, esmer, konuşkan ve şakacı bir insandır. Konuşmalarının arasında esprileri, şakaları sıralar gider. Hayırsever olduğu kadar da çalışkan, gayretli bir yapısı var. Yetmiş beş yaşında olmasına rağmen dinç ve dinamik görünümünü neşeli ve çalışkan olmasına bağlıyor. Tokalaşmak için ellerinizi uzattığınızda çalışkanlığın izlerini zımpara gibi nasırlı ellerinde görebilirsiniz. Onun mizacı ve güleryüzlü yapısı yaşlılarımıza her seferinde moral veriyor. Onun ile ilgili bu mülâhazalar aklımdan geçerken, telefona gelen Mehmet Amca ile başladık muhabbete:

“Mehmet Amca hayırdır.

“Hayırlar... Hocam biraz uzanıvermiştim de.”

Kendisine telefonda dünyanın imtihan meydanı, çalışma ve gayret yeri olduğunu; uyuma, uyuklama yeri olmadığını; burada yorulup öbür tarafa gittiğimizde bol bol istirahat edip uyuyacağız, diye takıldım. Hoşbeş ve merhabadan sonra huzurevi sakinleri ile ziyarete geleceğimizi söyleyince; telefondaki sesinden, ifadelerinden sevinci ve memnuniyeti rahatça anlaşılıyordu. Karşılıklı samimi konuşmalar, selâmlaşmalardan sonra yarım saate kadar sonra orada olacağımızı bildirdim.

Huzurevi sakinleri ile yola çıktık. Herkesin yüzü gülüyor, birbirleri ile sohbet ediyor, şakalaşıyorlardı. Nereye gidildiğini soran bazılarına ötekisi bizi çalıştırmaya götürüyorlar, bizi çalıştırıp yevmiyelerimizi alacaklar gibi espri yapıyorlardı. Fethibey Kasabası’na, Mehmet Amcanın ailesine ait köy odasına vardık. Bizleri son derece ilgi, sevgi ve güleryüzle misafir ettiler. Bu sırada ikindi ezanı okundu. Yakındaki camiye yöneldik. Camiden çıkınca Mehmet Amca’nın koluna girdim ve hayatın gayesinden, Cenab-ı Allah’ın insanlara lütfettiği nimetlerden ve bu nimetlerden onun yolunda sarfetmenin öneminden, faziletinden bahsedince; o da karınca kararınca bir şeyler yapmaya çalıştığını anlattı. Namaz kıldığımız caminin arsasını kendisinin verdiğini, cami inşaatı için yardım ettiğini, caminin bahçesine Kur’ân kursu yaptırdığını, kız çocuklarının okuduğunu anlattı. Ben de ölüm ânında yanımızda şu kıldığımız namazımız, ibadetlerimiz ve bunun gibi salih amellerimizi götürebileceğimizi anlatırken köy odasına vardık

Sade bir şekilde kilim ve minderlerle döşenmiş odaya, sakinlerimiz oturdu ve herkes kendi köyündeki odadan ve oda ile âdetlerden bahsetti. Mehmet Amca ve yakınları çeşitli yiyecekler, meyvalar getirip yer sofrasında ikram ettiler. Ben Mehmet Amca’ya “Sen vefat edince de bu gelenek devam edecek mi?” diye takıldım. O da “Elbette devam edecek, ön teker nereye giderse arka teker de oraya gider” dedi. İkramlar geldi, sohbetler oldu. Sakinlerimiz özledikleri köy havasını bolca teneffüs ettiler, mutlu oldular. Sokaktan geçen koyun sürüsünün çanları, çıngırakları bile onların pencereden merakla dışarıya bakmalarını sağladı. Mehmet Amca bizi bahçesine götürdü, herkesin istediğini koparabileceğini söyledi. Huzurevinde turşu kurmamız için çuvallarla salatalık ve biber getirtti. Traktörden çuvalları bizim araca kendi omzu ile taşıdı. “Biz alırız” desem de kabul etmedi. Son çuvalı taşırken kulağına eğildim: “Galiba sevapların hepsini sen almak istiyorsun” dedim. O da gülümsedi. Vedalaşıp, helâlleşip ayrıldık. Bizler gözden kayboluncaya kadar bekledi, el salladı. Gelirken yolda arabada hep Mehmet Amca konuşuldu, misafirperverliği anlatıldı...

Aradan kısa bir zaman geçti. 6 Ekim salı günü Mehmet Amca’nın oğlu, Mustafa ile yeğeni huzurevine geldiler. Güler yüzle karşıladım. Ellerinde çuval vardı.

“Mehmet Amca bizim kalan turşulukları mı gönderdi?” dedim. “Onlar da gelir, bakalım” anlamında bir şeyler söylediler, ama yüzleri gülmüyordu. Bir durgunluk, bir sessizlik vardı! Benim de yüzümdeki tebessümler, dilimdeki espriler karşılığını bulamayınca boşlukta dondu kaldı. Biraz kendimi toparlayıp ciddileşince, onlar elbise getirdiklerini söylediler. Merakla “Kasabanız da vefat mı oldu?” diye sordum. Oğlu “Babamı kaybettik!” diyebildi gözyaşları ile... Bu sefer şaşkınlık, durgunluk ve suskunluk sırası bana geçmişti.

Allah'tan rahmet dileyip, odama aldım. Rahmetli Mehmet Amca biz ayrıldıktan üç gün sonra ilâçları bitmiş. Devlet hastanesine ilâçlarını yazdırmaya gitmiş. Hastanede kalp krizi geçirerek Hakkın rahmetine kavuşmuş.

O çalışkanlığıyla, hayırseverliğiyle, şakalarıyla, ibadetleriyle, cömertliğiyle Allah’ın rahmetine kavuştu. Güleryüzüyle, nasırlı ellerini sallayarak son defa bizleri selâmlayıp uğurlaması hâlâ gözümün önünde...

Mekânı Cennet olsun. Amin...

08.12.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl