20 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

“O kadar”mı?


A+ | A-

Cumhurbaşkanı Gül, mâlûm gelişme ve tartışmaları sona erdireceğini düşündüğü formülü şu ifadelerle dile getirmiş:

“Her kurum, kendi içerisinde yanlış yapanı ayıracak, alacak, kenara koyacak. O kadar...”

Ne kadar yalın ve basit bir çözüm, değil mi?

Ama tatbiki, söylemek kadar kolay değil.

Olsaydı, senelerdir vaktimizi, enerjimizi ve kaynaklarımızı tüketen iç sürtüşmeler olmazdı.

Şimdiye kadar olamadı ve halen de olamıyor.

Çünkü neyin doğru, neyin yanlış olduğunda, kurumlar arasında bir uzlaşmaya varılmış değil.

Genelkurmay Başkanının, özel olarak karargâha davet ettiği gazetecilere, kurmaylarıyla birlikte verdiği tartışmalı mesajlar bunun son örneği.

Org. Başbuğ, hakkında iddianame düzenlenip dâvâ açılan 3. Ordu Komutanı için “Arkasındayız” diyerek yargıya müdahale etmiş olmadı mı?

Bu yanlış değil mi? TSK’nın en tepesindeki kişinin yapması, bunu yanlış olmaktan çıkarır mı?

Gül’ün söyleyip geçtiği “ayırıp alma ve kenara koyma” yaptırımı bu olayda nasıl uygulanacak?

Peki, yine Başbuğ’un “Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonlarda üst rütbeliler bırakılıyor, alttakiler tutuklanıyor” şeklinde oluşan algıyla ilgili olarak basına Askerî Ceza Kanununun “Ast-üst münasebetlerini zedelemek suçtur” diyen ve ihlâline 3 ilâ 6 yıl arasında hapis cezası öngören 95. maddesini hatırlatarak “aba altından sopa” göstermesi de bir başka vahim yanlış değil mi?

Askere sivil yargı yolunun açılmaya çalışıldığı bir süreçte, artık çoktan geride kalmış olması gereken, sivilleri ve dahası basını askerî yargının önüne çıkarma niyetini açığa vurur tarzda Askerî Ceza Kanunu ile korkutmanın anlamı ne?

Ve bu fâhiş yanlışın da bir yaptırımı yok mu?

Gül bu soruların da cevabını verir mi?

Başbakan Erdoğan da Gül’ü tamamlarcasına “Her kurum tanımlanmış görev alanı içerisinde hareket ederse problem kalmaz” demiş. Bu da, Gül’ünki gibi söylem olarak doğru, ama uygulamada bir türlü hayata geçirilemeyen bir kural.

Ve bunun önemli sebeplerinden biri, kurumların görev tanımlarının evrensel demokrasi ilkelerine göre net çizgilerle yapılmamış olması.

Tam tersine, “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” prensibine 27 Mayıs anayasası ile konulan “Millet bu hakimiyetini yetkili organlar eliyle kullanır” kaydının geçerliliğini hâlâ sürdürmesi.

Birtakım bürokratik kurumlara milletin vermediği, ama onun adına darbecilerin bahşettiği yetkiler yarım asırdır kullanılmaya devam ediyor.

Yani, problemin kaynağı bu sistem ve yapı.

Böyle olunca yine Başbakanın “Kurumlar arası çatışma yok. Kurumları temsil edenlerin gönül dünyalarında çatışma varsa onu bilemem” sözleri, hem bu temel gerçeği ya göremediğini ya da gördüğü halde ifade etmek istemediğini, hem de sebep ve gerekçesi ne olursa olsun, olayı yine kişiselleştirerek yanlış yaptığını ortaya koyuyor.

Kaldı ki, aynı Erdoğan’ın sık sık bürokratik oligarşiden yakındığı ve bu çerçevede evvelce “Ciğerimize kadar kan kusturuyorlar” diyerek yaka silktiği yargıya itiraz ve isyanını “Yasama ve yürütme sizin kuşatmanız altında” çıkışıyla bir kez daha seslendirdiği unutulmuş değil. Eğer kurumsal çatışma yok idiyse, bu feveranlar niye?

Türkiye’nin ihtiyacı, kurumların başında kim olursa olsun ve gönüllerinden ne geçerse geçsin, bunların işleyişi olumsuz yönde etkileyemeyeceği ve de hepsinin uymak mecburiyetinde olduğu sağlam bir sistem. Sıkıntı bunun yokluğundan.

Bu sistemin dayandırılacağı esaslar evrensel hukuk ve demokrasi prensipleri. Kurumların görev tanımlarının bunlara göre yapılıp, uygulamanın da bu çerçevede şekillendirilmesi gerekiyor.

Bu yapılmadığı, özellikle asker-sivil ilişkileri demokrasiye uygun hale getirilmediği ve esaslı bir yargı reformu hayata geçirilmediği müddetçe, Gül’ün sözü temennî olmaktan öteye gitmez.

Ve bürokratik oligarşi de, Meclis ve hükümet üzerindeki yargı kuşatması da bertaraf edilemez.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

20.03.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (19.03.2010) - Seçim barajı

  (18.03.2010) - İsrail tuzağı

  (17.03.2010) - Başbuğ’un ikilemi

  (16.03.2010) - Kısır döngü

  (14.03.2010) - Yeni ibret dersleri

  (13.03.2010) - AB’siz demokrasi?

  (12.03.2010) - Atatürk vizyonu mu?

  (11.03.2010) - Osmanlılık ve Atatürk

  (10.03.2010) - Deprem ve ötesi

  (09.03.2010) - Zelzele

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl