30 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Şimdi de ''yanlış ateş''


A+ | A-

Mezargediği’nde 9 şehit verdiğimiz terör saldırısı için yapılan açıklamada, “Teröristleri çoban veya kaçakçı zannettik” denilmişti. Hatay-Hassa’daki talihsiz olayda ise, yaylada kekik toplayan köylüler “terörist zannedilerek” açılan asker ateşine hedef oldu ve maalesef iki masum köylü Hakkın rahmetine kavuştu.

İzahları “zannetmek” üzerine bina edilen bu iki trajik hadise, terör bölgesinde görev yapan askerlerimizin sevk ve idaresinde, mutlaka dikkatle üzerinde durulup, düzeltilinceye kadar ısrarla çalışılması gereken ciddî sorunlar bulunduğunu bir kez daha açıkça gözler önüne serdi.

Güvenlik uzmanları, Mezargediği saldırısındaki “zannetme” olayında, kesinlikle mazur görülemeyecek bir güvenlik zaafı ve gaflet halinin söz konusu olduğunu günlerdir ifade ediyorlar.

Karşı tepelerdeki hareketliliğin fark edilmesini takiben, her ihtimale karşı boşluğa ateş açıp bomba attıktan sonra ses gelmeyince, “Herhalde çobanlar ve hayvanları ya da kaçakçılarmış ki karşılık vermediler” diye rehavete kapılmanın ve peşinden terörist baskınına maruz kalmanın askerî mantıkla da açıklanabilecek tarafı var mı?

Birçok yorumcu tarafından seslendirildiği gibi, bir defa o saatte orada çobanların işi ne? Velev çoban bile olsa, çobanlar dağlarda 20-30 kişilik gruplar halinde mi dolaşıyor? Ve yine çoban olup da, Hassa’daki köylüler gibi isabet alarak vurulsalardı, bunun altından nasıl kalkılacaktı?

Keza “kaçakçılar” izahı da son derece problemli. Çünkü hem askerin onlara da dokunmayıp göz yumduğunu ele veriyor, hem de açılan ateş ve atılan mermilerle vurulup ölmeleri halinde doğacak sonuç yine büyük sıkıntı getirirdi.

Ve netice: Karaltıların çobana da, hayvanlarına da, kaçakçılara da ait olmadığı, mevzilere kadar sızan teröristlerin baskınıyla ortaya çıkıyor.

Bu inanılmaz gafletin bedelini 9 şehidin acısıyla ödüyoruz. Sorumlularından hesap sorulup sorulmayacağını ise bilmiyoruz. Zira şu âna kadar o istikamette bir işaret ortaya çıkmış değil.

Hassa’daki trajedide de yine “zannetme” sonucu ölümler oluyor ve bu defa masum insanlara ateş açanlar teröristler değil, maalesef askerlerimiz. Peki, bunun hesabını kim verecek?

Teröristle mücadele edilen yerlerdeki psikolojinin, böyle bir durumun söz konusu olmadığı yerlerden çok farklı olduğu; her an teröristlerin baskınına maruz kalma riski bulunan yerlerde dolaşırken ellerin hep tetikte olması ve hattâ hareket eden herşeye ateş etmeye hazır bulunulmasının, ortamın gereği olduğu söylenebilir.

Ama sonuçta masum canlar gidiyorsa, bunun hiçbir şekilde telâfisi mümkün olmaz. Bölgede senelerce masum halka terörist muamelesi yapıldığı ve terör örgütünün taban bulup terörist faaliyetlerin artmasında bunun da son derece büyük rolü olduğu öteden beri ifade edilegeldi.

Acaba şimdi sivillerin kasten ve bilerek değil, yanlışlıkla öldürüldüğü bir aşamaya mı geçtik?

Gerçi Hassa’daki hadiseyi, daha maktullerin kanı kurumadan ortaya atılıp Mezargediği’ndeki “temkin ve dikkat”in isabetliliğine delil gösterebilen yorumcular da çıktı, o da ayrı bir bahis...

Ama neresinden bakılırsa bakılsın, “Çok üzgünüz” açıklamalarıyla geçiştirilmesi kesinlikle mümkün olmayan son derece talihsiz bir olay.

Peki, bunun faturası kime çıkarılacak? Ve tekrarını önlemek için ne gibi tedbirler alınacak? İşe, açılım kapsamında kaldırılması öngörülen yayla yasağını yeniden ve üstelik daha katı bir şekilde uygulamaya koyarak mı başlanacak?

“İşte yayla yasağını bunun için, teröristlerle çatışırken köylüler arada kalmasın diye koymuştuk. Onun için, terörle mücadele bitmeden bu yasağın kaldırılması yanlıştır” mı denilecek?

Ki, son MGK toplantısında askerin meseleyi bu şekilde gündeme getirdiğine dair bilgiler, medyada yer almaya başladı bile. Bunun anlamı, açılımın önemli başlıklarından biri olarak takdim edilen bu hususun da “kapanım”a dönüştüğü.

30.06.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.06.2010) - İmralı muamması

  (27.06.2010) - Tashihin önemi

  (26.06.2010) - Devlet reformu şart

  (25.06.2010) - Hangi açılım?

  (24.06.2010) - İstihbarat ve ötesi

  (23.06.2010) - Destan yazdılar, ama...

  (22.06.2010) - Terörde kısır döngü

  (20.06.2010) - Noktalı virgülden sonra

  (19.06.2010) - Terör, açılım, Ergenekon

  (18.06.2010) - AB rüyası bitti mi?


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.