Eski Hollanda Savunma Bakanı Joris Voorhoeve, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun "Barış için Birleşme" mekanizmasıyla, BM Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) ABD vetosunu aşarak Gazze Şeridi'ndeki sivillerin korunabileceğini belirtti.
Eski Hollanda Savunma Bakanı ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Joris Voorhoeve, mekanizmanın hukuki temelini ve daha önce ne şekilde devreye girdiğini değerlendirdi.
Bosna Savaşı ve Srebrenitsa Soykırımı'nın gerçekleştiği yıllarda Hollanda'da Savunma Bakanı olarak görev yapan Voorhoeve, BM'nin 1950'de oluşturduğu 377 sayılı "Barış için Birleşme" (Uniting for Peace) kararının İsrail'in Gazze saldırılarını durdurmak için kullanılabileceğini açıkladı.
Voorhoeve, geçmiş deneyimlerden hareketle uluslararası toplumun "zamanında hareket etmesi gerektiğini" işaret etti.
"Çok az, çok geç" eleştirisiyle BM'yi uyaran Voorhoeve, Srebrenitsa derslerinin tekrarlanmaması için Gazze adına acil harekete geçilmesini istedi.
'Barış için Birleşme' mekanizması nasıl çalışır?
Voorhoeve, "Dünyadaki herkes İsrail ordusunun yeni askeri saldırısı başladığında Gazze'deki 2 milyondan fazla insana ne olacağı konusunda son derece endişeli. Bence dünya el el üstünde oturup bekleyemez, bu korkunç hikayenin gelişmesini izlemek için hiçbir neden yok. Birleşmiş Milletler bunu durdurma imkanına sahip." diye konuştu.
Voorhoeve, 1950'de Kore Savaşı sırasında geliştirilen "Barış için Birleşme" mekanizmanın tarihsel temellerini şöyle açıkladı:
"1950'de Kuzey Kore, Güney Kore'ye saldırdı ve Sovyetler Birliği'nin desteğiyle Güney Kore'yi ele geçirmek istedi. Stalin bunu onaylamıştı. ABD şaşırdı ve Güvenlik Konseyi toplantısı çağırdı. Ancak Sovyetler Birliği o toplantıyı boykot etti, bu yüzden karar alınamadı."
Sovyetler Birliği'nin vetosu nedeniyle Güvenlik Konseyi'nde alınamayan kararın 3 Kasım 1950'de Genel Kurul'a taşındığını kaydeden Voorhoeve, "ABD çok yaratıcı düşündü ve 377 numaralı 'Barış için Birleşme' kararını önerdi. Konuyu üçte iki çoğunlukla karar alabilen BM Genel Kurulu'nun gündemine taşıdı." dedi.
Voorhoeve, günümüzde bu mekanizmanın Gazze için de etkili olabileceğine dikkati çekerek, O dönemde BM'nin daha az üyesi vardı ve Küresel Güney şimdiki kadar temsil edilmiyordu. Günümüzde BM Genel Kurulu'nun 193 üyesinin üçte iki çoğunluğunu almak daha kolay. BM, Gazze Şeridi'nin geleceği için sorumluluk alabilir. Gazze İsrail toprağı değil, kendi başına bir birim ve Filistin devletinin parçası olmalı." diye konuştu.
Karara hangi ülkeler öncülük edebilir?
Voorhoeve, "Barış için Birlik" kararı teklifine soykırımın durmasını isteyen bütün devletlerin öncülük edebileceğini belirterek, "İsrail hükümetinin aklındaki senaryoyu durdurmak, İsrail'i de çok tehlikeli bir çıkmazdan çıkarır. (Binyamin) Netanyahu hükümeti ülkeyi ve silahlı kuvvetlerini çok tehlikeli bir çıkmaza soktu." ifadelerini kullandı.
Çok sayıda Avrupa ülkesi, İslam ülkeleri ve Arap devletlerinin bu imkanı kullanabileceğine işaret eden Voorhoeve, "2 milyon insanın büyük bölümünün yok edilmesine yol açan bu çılgınlığı durdurabileceklerini" umduğunu söyledi.
BM Genel Kurulu'ndan Gazze adına "Barış için Birlik Kararı" alınmasının ardından ikinci safhaya geçileceğini söyleyen Voorhoeve, "BM Genel Kurulu bu operasyon için temel oluşturursa, devletler finansman ve personel katkısında bulunmaya davet edilir. Gazze Şeridi'nin yönetimini devralacak sivil yönetim personeline ihtiyaç olacak. İsrail tarafından şiddetli dirençle karşılaşılabileceği için askeri personele de ihtiyaç olacak." diye konuştu.
Voorhoeve, BM'nin bu girişimi başlatması halinde İsrail içindeki muhalefetin güçleneceğini dile getirdi.
"Srebrenitsa dersleri: Çok az, çok geç"
Bosna deneyiminden hareketle BM'ye sert eleştiri yönelten Voorhoeve, "BM'nin hikayesi genellikle 'çok az ve çok geç' şeklinde özetlenebilir. Srebrenitsa'daki BM barış operasyonunda korkunç bir felaket yaşandı. Çünkü BM, mavi berelilere gerekli hava desteğini vermekte çok geç kaldı. Sırplar Srebrenitsa vadisini ele geçirdikten sonra, çok geç olduğunda karar aldılar. Bu bir daha yaşanmamalı." dedi.
Voorhoeve, harekete geçilmemesi halinde BM'nin güvenilirliğini kaybedeceğini belirterek, şöyle konuştu:
"BM'nin bir örgüt olarak ilk görevi savaşları önlemek ve devam eden savaşları durdurmak. Genel olarak bunu yapmakta başarılı olmadı. İkinci Dünya Savaşı'nda Yahudilerin öldürülmesi gibi korkunç olayları anımsamak yeterli değil. Anımsamak, böyle şeylerin bir daha yaşanmaması için ahlaki yükümlülük yükler."
21. yüzyılın soykırımı
Voorhoeve, "20. yüzyıl birçok ülkede soykırımlarla doluydu. Korkum, 21. yüzyılın da birçok ülkede soykırımlarla dolu olacağı. Sudan'da soykırım, Filistinlilere soykırım, eğer Ukraynalılar kendi ülkelerini askeri saldırganlıktan kurtarabilmeleri için yeterince desteklenmezlerse Ukrayna'da soykırım. Soykırım karşıtı aksiyonlar, gördüğüm kadarıyla her zaman çok geç alınıyor." ifadelerini kullandı.
Savunma Bakanlığı deneyiminden çıkardığı en büyük dersin zamanında harekete geçmek olduğunu aktaran Voorhoeve, şu değerlendirmede bulundu:
"Srebrenitsa düştükten sonra, BM Barış Gücüne katkı veren ülkeler 22 Temmuz 1995'te Londra'da bir araya geldik. Orada Sırp askeri ve siyasi liderlerine, general Ratko Mladiç'e sert uyarıda bulunma kararı alarak 'Eğer Gorazde'yi de alırsanız, önemli tüm askeri Sırp hedeflerini vuracağız' dedik. O zaman 90 bin Bosnalı mülteci vardı ve Mladiç bu uyarımızı anladı, bu yüzden Gorazde direnebildi. Son dakika eylemiydi ama işe yaradı."
Voorhoeve, "Zepa ve Srebrenitsa'yı da kurtarmak için de bu tür adımlar çok daha erken atılmalıydı ama geç olması, hiç olmamasından iyidir. Son dakikalarda bile harekete geçersek Gazze Şeridi'ndeki birçok insan kurtarılabilir." diye konuştu.
AA