Dr. Sujiat Zubaidi Saleh, Bediüzzaman Hazretleri’nin taassub ve istibdata karşı “Kur’Ânî bir dÂvet yöntemi” geliştirdiğini söyledi.
Gontor Darussalam Üniveristesi öğretim üyesi Dr. Sujiat Zubaidi Saleh, Endonezya’nın Republika Gazetesi’nde Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri ile ilgili makale yazdı. Yazısında Bediüzzaman Said Nursî’nin çok tesirli bir müceddid olduğuna dikkat çeken Saleh, “Dinî ilimlere vâkıf olmasının yanında Matematik ve Coğrafya gibi fen ilimlerini de öğrenmiştir. Said Nursî’ye göre Kur’ân’ın mucizeliğini anlatmada din ve fen ilimleri birbirinden ayrılmaz ve birbirini tamamlayıcı bir bütündür. Said Nursî’nin ilme bu bütüncül yaklaşımı onu bu modern asırda hikmetli bir müteffekkir yapmıştır. O İslâm dininin dinamik ve verimli olması cihetiyle Kur’ân ve sünnetin hayata tatbikine gayret göstermiştir. Hatta Nursî uyumlu ve sulh içinde bir toplum hayatına ulaşmak için taassub ve istibdata karşı çıkan “Kur’ânî bir davet yöntemi” geliştirmiştir” dedi.

Nur cemaatinin temel karakteri müsbet hareket
Said Nursî’nin nazarında içtimaî hayattaki uyuma ulaşmak ve karışıklıklardan uzak kalmak için 5 prensip gerektiğini ifade eden Saleh, “Bu beş prensibin “Birincisi, merhamet; ikincisi, hürmet; üçüncüsü, emniyet; dördüncüsü, haram ve helâli bilip haramdan çekilmek; beşincisi, serseriliği bırakıp itaat etmektir.” Bu zikredilen prensiplere ulaşmak için Said Nursî, Nur Talebeleriyle imanın ve İslâmî değerlerin tecdidi vizyonuyla ümmetin ittihadı için gayret etmiştir. Nur cemaatinin temel karakteri; sulhu ve emniyeti muhafaza eden anarşist fiillerden uzak, manevî ve ahlâkî cihadı ön planda tutan müsbet harekettir. Nur cemaati medenî bir sosyal yapıya ulaşılması için kucaklayıcı, akademik ve çatışmadan uzak bir davet yöntemini ön planda tutmuştur. Bu muhteşem İslâm Medeniyetinin inşasında ve sosyal hayatın ilerlemesinde Müslümanlar geçmişteki hatalarından ders çıkarmalılar. Said Nursî’ye göre Müslümanların önceki dönemde ilerlememelerinin 8 engel vardır (Bu sekiz engel Hutbe-i Şamiye’den okunabilir)” şeklinde yazdı.
Ayasofya’nın açılmasında Said NursÎ’nin rolü var

nurnet.org’da yer alan makalede Saleh, Said Nursî Hazretleri’nin dinî ilimlerin yanında fennî ilimlere vâkıf olduğunun altını çizerek, “Fennî ilimlere vâkıf olması Batının seküler düşüncesinin tehlikesine karşı entelektüel bir ufuk kazandırmıştır.(…) Nur cemaati Said Nursî’nin fikirlerinden ilham alan sosyal yapının içindeki İslâmî değerlerin bir tezahürüdür. Onlar Batıdan gelen müsbet değerleri alıp menfi değerleri reddetmişlerdir. Bu bağlamda Nurcular halkın genelinde değişime vesile olan dinî ve sosyal bir harekettir. Medenî ve gelişmiş bir İslâmî düşünceye sahiptirler. Onlara göre İslâmın zaferi siyasî sistemi değiştiren bir devrim değil, materyalist düşünceden insanları kurtarıp şuurlu müslümanlar yetiştirmektir. Nurcular manevî cihadla meşguldürler.(…) Ayasofya’nın tekrar camiye çevrilişinde Said Nursî’nin rolü vardır. Said Nursi dönemin başbakanı Adnan Menderes’e mektub yazıp Ayasofya’nın tekrar cami olarak açılması ve Risale-i Nurlar’ın devlet eliyle basılması ricasında bulunmuştur. Her ne kadar bu taleplere o zamanda ulaşılamasa da Said Nursî’nin talebeleri bu uğurda çalışmışlardır” ifadelerini kullandı.
İstanbul - Yeni Asya