Talİban’ın Afganistan’ın büyük bir kısmında kontrolü ele geçirmesinin üzerine ortalık biraz yatıştıktan sonra küçük bir grup, kuzeydeki Mezar-ı Şerif şehrinde bir araya geldi.
Birer ya da ikişer kişi halinde eve giren grup, dikkat çekmek istemiyordu. Bu kişiler, şehrin Uygur toplumunun ileri yaştaki üyeleriydi. Farklı şehirlerdeki aile üyeleri de Skype üzerinden onlara katıldı. Evin içinde korku hakimdi. Konuşulan konu ise sadece ülkeden kaçma ihtimaliydi. bbc Türkçe’nin haberine göre, orta yaşlı bir adam yardım istemek için Türkiye’deki aktivistlere telefon etmeye başladı. İlk arama yanıtsız kaldı. İkincisi ise bu kişiler için her şeyi yapabileceğini; ancak o an içinde yapılacak pek de bir şey olmadığını söyledi. Evin içindeki grup adamı vazgeçmemesi, daha fazla kişiyi araması için cesaretlendirdi. Ancak bir türlü iyi bir haber gelmiyordu. Nihayet gece yarısından sonra misafirler evden, tıpkı gelişleri gibi dikkatle ve sessizce ayrıldı. Ancak bu kez daha umutsuzlardı. O geceden sonra ulaştığımız, gizli ev buluşmasına katılan biri BBC’ye “Bize yardım edecek kimse yok, çok korkuyoruz, dehşet içindeyiz” dedi. Milyonlarca diğer Afgan gibi, ülkedeki Uygur Türkleri de bu hafta bambaşka bir gerçekliğe uyandı: Artık yönetimde Taliban vardı. Tıpkı birçok diğer Afgan gibi Uygurlar da Taliban yönetiminde çok daha sert şartlarda yaşamaktan korkuyor. Ancak Uygurların bir korkusu daha var: Çin’in bölgede artık daha etkin olması.