Sahabeleri tanıma yolculuğumuza Allah ve Resûlü’nün (asm) arslanı, Seyyidü’ş-Şüheda Hz. Hamza bin Abdulmuttalib (ra) ile devam ediyoruz. Evet bir yanda güzeller güzeli, Sevgililer Sevgilisine yapılan zulüm; diğer yanda Allah’ın arslanı, Resûlullah’ın (asm) amcası Hz. Hamza’ya yapılan zulüm... Yürek dayanmaz... Buyrun yolculuğumuza iştirak edin...
***
İslâm hızla yayılmakta, müşrikler bunu hazmedememekte ve Müslümanlara türlü işkence ve baskıları sürdürmekteler. Habibullah’ı (asm) yıldıracaklarını sanan müşrikler onu takip etmekteler.
Günlerden bir gün, peygamberliğinin 6. senesinde Peygamber Efendimiz (asm) Safa tepesindeler. Ebû Cehil ve arkadaşları Resûl’e yaklaşmakta. Güzeller güzeli Resûlullah (asm) onlara bakmakta... Binbir hakaret, ağza alınmayacak sözler söylemekteler... Bunlar yetmezmiş gibi üzerine pislikler atmaktalar...
Resulullah ise onlara karşı gayet sabırlı, şefkatli, sakin bakmakta... Olanlardan sonra evine gider. Olanları Abdullah bin Cüd’an’ın azadlı cariyesi görür. İşte Sevgilinin amcası, yiğitler yiğidi, mert Hz. Hamza (ra) belinde kılıcı, boynunda yayı Kâbe’ye doğru yol alır. Cariye, Hz. Hamza’nın karşısında başlar anlatmaya; “Ey Ümare’nin babası, kardeşinin oğlu Muhammed’e Ebu Cehil ve arkadaşlarının yapmış olduklarını görseydin dayanman mümkün olmazdı” der ve anlatır. Haksızlık karşısında kükreyen, canı pahasına şiddetle zulme karşı koyan Hz. Hamza durur mu, dayanabilir miydi? Hemen Ebû Cehil ve arkadaşlarının toplandığı yere gider. Henüz Müslüman değildir, ama akrabaya bağlılık vardır Hz. Hamza’da. İman parıltıları ruhuna aksetmiş olacak ki, bir şey demeden Ebu Cehil’in başına yayını indiriverir. Allah düşmanının başı yarılır, şaşırır ve sendeler. Başını kaldırır ve Hz. Hamza’yı bir arslan gibi karşısında bulur. Ebu Cehil lâl kesilir, eli ayağı tutulur. Kendisini müdafaaya geçer. Hz. Hamza (ra) onu durdurur ve haykırmaya başlar, şehadet getirir ve Müslüman olur. Korkan Ebû Cehil suçunu itiraf eder. Hz. Hamza (ra) oradan ayrılır. Ertesi sabah Resûlullah’a (asm) giderek olanları anlatır. İslâmiyeti öğrenir ve Resûlullah’ın (asm) huzurunda şehadet getirir. Peygamber Efendimiz (asm) ve Müslümanlar sevinir.
Ve Uhud Savaşı günleri...
Acının, hüznün dorukta olduğu, sözlerin, duyguların kifayetsiz olduğu günler...
Uhud Savaşının en şiddetli anları... Müslümanlar dağılmakta. Meydanda Hz. Hamza (ra) durmakta. Öyle mücadele ediyor, canı pahasına savaşıyor ki müşrikler telâştalar. Hz. Hamza Müslümanları toparlar, onlara güç verir. Müşrikler Hz. Hamza’yı (ra) ortadan kaldırması için Vahşi’yi seçmişler, vaatlerde bulunmuşlardır. Nitekim Ebu Süfyan’ın eşi Hind de vaatlerde bulunur. Vahşi Hz. Hamza’yı (ra) takip eder. Bir ara İslâm kahramanının ayağı kayar ve yere düşer. Bunu fırsat bilen Vahşi mızrağını çeker. Hz. Hamza’ya nişan alır.
Mızrak Hz. Hamza’nın (ra) böğrüne saplanır. O yiğit bir daha kalkamaz. Vahşi bununla yetinmeyip İslâm kahramanının uzuvlarını keser, göğsünü çıkarıp Hind’e götürür.
Savaş dinmiş, düşman çekilmektedir. Resul-i Zîşan (asm) amcasının şehid düştüğünü öğrenir ve şehitler arasında dolaşırken onun feci hâlini görür. Sanki kalbi parçalanır. Gözleri yaşlı Yüce Peygamber şunları söylemekten kendini alamaz: “Ey Allah Resulünün amcası, ey Allah ve Resulünün arslanı Hamza, ey hayırlar sahibi Hamza! Ey Allah Resulü’ne bütün varıyla hâmî olan Hamza, Allah sana rahmet eylesin. Eğer yas tutmak gerekseydi, senden sonra sevinmeyi terk edip yas tutardım..”
Kelimeler sükût eder, diller lâl olur. Yürekler kan ağlamaktadır...
Meydana Peygamberimizin (asm) halası ve Hz. Hamza’nın (ra) kız kardeşi Hz. Safiyye de gelir. Onu uzaklaştırmak isterler, ama o kalır. Acı bir manzara... Hz. Safiyye kardeşinin başucunda, sessiz ve derinden bir iniltiyle ağlamaktadır. İman ve teslimiyet timsâli Hz. Safiyye şu âyeti okur:
“İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn.”
Sonrada kardeşine Cenâb-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret niyazında bulunur. Az sonra Cebrail (as), Resulullah’a (asm) gelerek Hz. Hamza’nın isminin göklerde “Allah ve Resûlü’nün arslanı” şeklinde yazıldığını bildirir.
59 yaşında ölümsüzlüğe kavuşan Hz. Hamza’nın üzerini örten örtü kısa gelir. Peygamberimiz (asm) “Yüzünü örtün” buyurur. Hırkasını da ayaklarına örter.
Vahşi, Mekke’nin fethinden sonra Taif’e kaçar. Taifliler topluca Müslüman olunca yeryüzü ona dar gelir. Resûlullah’ın (asm) huzuruna çıkar. Müslüman olur. Resûlullah “Vahşi, otur ve bana Hamza’yı nasıl öldürdüğünü anlat” der. Vahşi’nin sözü bitince Resûlullah kendisine “Yazık, gözüme görünme.” der. Çünkü o şefkatli Peygamber, onu her gördüğünde sevgili amcasını hatırlayacak, müteessir olacaktı. Vahşi de Resulullah’ın (asm) emrine uyarak vefatına kadar gözüne görünmez.
Evet İslâm dini insanlık dinidir. Tövbe eden, hak yolunu seçen kim olursa olsun, şefkatli sinesine alır.
“Seyyidü’ş-Şüheda” (Şehitlerin Efendisi) olarak dünya durdukça yâd edilecek ve bütün şehitler kervanının önderi olarak şerefi kıyamete kadar artacak olan Hz. Hamza’nın (ra) himmetinin, İslâm’a hizmet edenlerin üzerinde olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ederiz. Rahmetullahi Aleyh.
***
Resûl’ün (asm) acısına ortak olmak, onunla az da olsa gözyaşı akıtmak bugün mümkünse; Rabbim, kabul eyle bengisu pınarlarımı...
Kaynak: Sahabeler Ansiklopedisi.
ARZU KONAN