Yapraklar bir bir dökülmeye başladı.
Mevsim artık Sonbahar.
Buruk bahar.
Hüzünlü mevsim.
Şairler bir çok şiirlerini bu zamanda ve bu mevsim de yazdı.
”Gelen gider-giden gelmez…”
Her yaratılan nesnenin bir baharı bir kışı mutlaka vardır.
İşte zaman.
İşte mekân.
Mevsim artık Sonbahar.
Harvey:
“Tabiat, Allahın yazdığı bir kitaptır” diyor.
Karl Detler:
“Tabiatın tercümana ihtiyacı yoktur; onun güzelliğini anlamak için temiz bir ruh yeter.”
Sir Tohamas Browene:
“Dağlar, tabiat sahnelerinin başlangıcı ve sonudur.”
Atasözünde:
“Gök ağlamayınca yer gülmez.”
Erdem Beyazıt:
“Sarı bozkır titrer, çıplak dağlar yeşerir, gök yıkanır kirli dumanlardan..”
N. Wiener:
“Çevremizi o kadar değiştirdik ki, şimdi bu yepyeni çevreye uyabilmek için kendimizi değiştirmek gerekiyor.”
Balzac:
“Tabiatın isteklerini anlamamazlıktan gelen, onun cezasını görür”
Paul Ehtilich:
“Tabiat insan olmadan yaşar, ama insan tabiat yok olduktan sonra yaşayamaz.”
Anonim :
“Tabiatın güzelliği bekçi ile değil, sevgi ile korunur.”
Bizler Allah’ın kullarıyız..
Biz O’ndan gelene razıyız, yeter ki O bizden razı olsun..
Ey nefsim !
Bir zaman gençtin... Hallerin, tavırların, siman bir gül çiçeğine benziyordu. Şimdi uyuşmuş kış çiçeğine benzedin.
Senin mevsimin Sonbahar.
Kıldığımız ikindi namazları.
Asr-ı Saadette bir sonbahardı.
Ahir zaman da...
Her mevsimin ayrı bir güzelliği vardır. Son baharında öyle.
Dalından düşen her bir yaprak,
Solan her bir çiçek, senin bedenine düşerken mutlaka bir şeyler söyler.
İnsan bir yolcudur. Mevsim artık Sonbahar.
Nedir bu uzun emeller, nedir bu sınırsız arzular?
Bak başının yarıdan fazlası beyaz kefene sarılmış. Ölüm sekeratı gelmeden artık uyan…
Sonbahar firak ve iftirakları hatırlatır.
Sarı yapraklar arasında batan akşam güneşini…
“Yollar seni gide gide usandım,
Ayağıma diken battı gül sandım.”
Sonbahar bir ihtar edicidir…
“Bütün firaklardan gelen feryadlar, aşkı bekadan gelen ağlamaların tercümanlarıdır” dedi Bediüzzaman…
Aşk-ı beka… Aşk-ı ebediyet… Onun da en verimli zamanları son bahar tadında yaşandı.
Feryadını her tarafa duyurmaya çalıştı…
Ne ümitsizliğe düştü, ne de hadiselere mağlûp oldu.
O, taze bir baharı beklerken Sonbaharda yerine getirilmesi gereken vazifelerini yaptı.
“Ben acele ettim, kışta geldim, sizler cennetasa bir baharda geleceksiniz, şimdi ekilen Nur tohumları zemininizde çiçek açacaktır…
Mezarımıza uğrayınız.
“Henien leküm” sadasını işiteceksiniz..
“Biz sizden razı olduk”
Sizler Sonbaharı ve Kışı yaşadınız Üstadım…
Bizler Baharı yaşıyoruz.
Her ne kadar kara ve sivrisineklerin tacizleri de olsa…
Mevsim artık Sonbahar, sonrası Kış ama, arkasından yine Bahar gelecek…
Tomurcuklar yeşerecek.
Âlemin şekli değişecek.
Ama önce bizim hallerimiz değişmeli.
Mevsimlerin bir kabahati ve suçu yoktur.
“Bahar gelmiş neyime!” diyenlerden olmayacağız.
Her mevsimden ibret alacağız.
Önce biz, önce ben…
Bizler ne âlemdeyiz?
Yine semeresiz meşakkatler ile mi uğraşıyoruz?
Yoksa Sonbahardan kendimize dersler mi çıkarıyoruz?
Unutma nefsim!
Mevsim artık Sonbahar…
Raşit YÜCEL
[email protected]