"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

KADI İYAZ (1083-1149)

11 Kasım 2011, Cuma
Risâle-i Nur’da, “Elhak, o zat, o mu'cize-i ahlâk-ı hamîdeyi pek güzel beyan edip ispat etmiştir” (Mektubat, s. 179) denilmek sûretiyle Peygamber Efendimizi (asm) çok güzel bir şekilde eserinde anlattığından söz edilmektedir.

 Devrinin hadis imamı olarak anıldı. Arap dili ve edebiyatı alanında otorite olarak kabul edildi. Ayrıca fıkıh konusunda da önemli bir konuma sahipti. Muhtelif yerlerde Kadılık görevlerinde bulundu. Çok sayıda eser kaleme aldı. Künyesi Ebülfazl İyaz bin Musa bin İyaz el-Yahsubî şeklindedir.
İyaz, 1083 yılı sonlarında Sebte’de doğdu. Eğitimini muhtelif hocalardan ders almak sûretiyle tamamladı. Özellikle hadis konusunda eğitim görmek maksadıyla önce Endülüs’e, ardından Mürsiye ve Kurtuba’ya gitti. Çok sayıda âlimden ders aldığı gibi mektuplaşmak sûretiyle de bir çok âlimin ilminden istifade etti. Bu yolculuk ve eğitimin akabinde Sebte’ye geri döndü. Bir süre sonra on altı yıl gibi uzun bir süre görev yapacağı Sebte kadılığına atandı.
İyaz, Sebte’nin dışında Gırnata Kadılığı da yaptı. Ancak, tarafsız tutumu ve idarecilerin hoşuna gitmeyen tavrından dolayı görevine son verildi. Bu gelişmeler üzerine Gırnata’dan ayrılarak Kurtuba’ya gitti. Memleketi Sebte’nin işgal edilme tehlikesi üzerine buraya giderek mücadeleye katıldı ve işgalcilerin geri çekilmek zorunda kalmalarında büyük rol oynadı. Akabinde tekrar buranın Kadılığına atandı.
İyaz, Sebte’yi hâkimiyetleri altında bulundurmak isteyen Murabıt Hanedanı ile Müvahhitler hanedanı arasındaki çekişmede halkın tavrına göre tutum takındı. Şehir, Murabıt Hanedanı elinde iken halk ile birlikte Müvahhitlere karşı savaştı. Bir süre sonra dengelerin değişmesi, Müvahhitlerin güçlenmesi ve halkın da onlara itaat etmesi üzerine o da yeni hanedana itaat etti. Bir süre sonra bu yeni idarecilerin yönetiminden hoşnut olmayan halkın başkaldırması üzerine yine halk ile birlikte hareket ederek onlara katıldı. Bir süre sonra başkaldıranlar af dilerken kendisi ise Merakeş’e sürgüne yollandı.
Kadı İyaz, üstlenmiş bulunduğu Kadılık vazifesinin yanında çok sayıda talebe yetiştirdi. Görevinde bulunduğu süre zarfında tavizsiz tutumuyla tanındığı gibi, talebelerine karşı ise son derece mütevazı davranmakla şöhret buldu. Bid’a ve hurafelere karşı olup sağlam bir itikat sergiledi. Zekâsı ve etkileyici hitabının yanında hazırcevaplılığıyla da ön plana çıktı.
Maliki Mezhebine mensup olan ve Mağrib olarak adlandırılan Kuzeybatı Afrika ülkelerinde büyük bir üne kavuşan İyaz, bir çok Kur’ân ilminde önemli çalışmalarda bulundu ve eserler kaleme aldı. Hadis, fıkıh, kelâm, ensab, Arap dili ve edebiyatı gibi muhtelif ilim dallarında zamanının imamı olarak anıldı. Şairlik özelliği de olup Kur’ân-ı Kerim sûrelerinin ve Peygamber Efendimizin (asm) methini konu alan kasideler yazdı. Bir çok şiiri olmasına rağmen, bir araya toplamadığından sadece bir kısmı sonraki döneme ulaştı. Buna rağmen 5000 kadar beyti kendisinden sonra bir araya getirilmiştir.
Bediüzzaman Hazretleri, Kadı İyaz’ın Peygamber Efendimizi (asm) konu alan eserinden övgüyle söz etmektedir. Kur’ân-ı Kerim’den sonra en büyük mu'cize Peygamber Efendimizin (asm) bizzat kendi şahsıdır. Kendisinde toplanmış bulunan ulvî hasletler dost ve düşmanın tasdikiyle teyit edilmiştir. Kahramanlığı ile meşhur Hazreti Ali’nin (ra) birçok kez ifade ettiği, “harbin dehşetlendiği vakit, biz Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın arkasına iltica edip tahassun ediyorduk” şeklindeki ifadeleri sadece bir özelliğini dile getirmektedir. Hazret-i Muhammed’i (asm) anlatan çok sayıda eser kaleme alınmış ve müellifler o yüce şahsı lâyıkıyla ifade edemediklerinden yakınmışlardır.
İşte Peygamber Efendimizi (asm) anlatmaya çalışanlardan birisi de Kadı İyaz’dır. Bediüzzaman, Kadı İyaz’ın Şifa-i Şerif adlı eserine atıfta bulunarak Peygamber Efendimizi (asm) çok güzel bir şekilde anlattığından söz etmektedir; “Bütün ahlâk-ı hamîdede en yüksek ve yetişilmeyecek bir dereceye mâlikti. Şu mu'cize-i ekberi, Allâme-i Mağrib Kadı İyaz’ın Şifâ-i Şerif’ine havale ediyoruz. Elhak, o zat, o mu'cize-i ahlâk-ı hamîdeyi pek güzel beyan edip ispat etmiştir.” (Mektubat, s. 179)
Kadı İyaz, Merakeş’te mecburi ikamete tabi tutulup buraya gelmesinden sonra hastalandı ve bir süre sonra Hakk’ın rahmetine kavuştu (1149). Özellikle Sahih-i Buhari’nin Kuzeybatı Afrika ülkelerinde öğrenilip yayılmasında büyük emeği geçti. Vefatından sonra yerini dolduracak kimsenin olmadığından yakınıldı. Bizzat hocası, yerini dolduracak birini bırakmadığından söz etti.

ESERLERİ

KADI İyaz çok sayıda eser kaleme aldı. En meşhur eserlerinden biri, Risâle-i Nur’da ismi zikredilip övülen Şifa-i Şerif’idir. Bu eser dört bölümden müteşekkildir. Peygamber Efendimizin (asm) yüce kişiliği, kendisinde bulundurduğu üstün özellikler, ona karşı nasıl davranılması gerektiği gibi konular üzerinde durdu. Eserinin çok sayıda baskısı yapıldığı gibi çok sayıda çalışmaya da konu oldu.
Diğer önemli eserlerinden birisi de Tertibü’l-Medarik’tir. Bu eserde Maliki Mezhebine mensup 1600’e yakın âlimin biyografisi yer almaktadır. Hadis konusunda vukufiyetini gösteren en önemli eseri Meşariku’l-Envar Ala Sıhâhi’l-Âsâr’dır. İyaz, bu eseriyle Buhari, Müslim ve Malik’in Muvatta eserlerinde geçen garip kelimeleri açıkladığı gibi sehven yapılmış hataları da düzeltmektedir. Bunun dışında söz konusu eserlerde geçen yer, şahıs isimleri, lâkaplar, künyeler ve nisbeler hakkında da önemli izahlar yer almaktadır.
El-Gunye adlı eserinde, kendilerinden ders almış bulunduğu 100 kadar hocasının biyografileri yer almaktadır. Bunların dışında El-İlma’ ila Ma’rifet-i Usuli’r-Rivaye ve Takyidi’s-Sema’, İkmalü’l-Mu’lim bi-feva’id, Bugyetü’r-ra’id fima fi hadis-i Ümmi Zer’ mine’l-feva’id, el-Ecvibe (kadılığı sırasında sorulan bazı sorulara verilen cevapları ihtiva etmektedir), El-İslâm bi-Hudud-i Kava’idi’l-İslâm (İslâm’ın beş şartını ihtiva etmektedir), El-Kasidetü’l-Müştemile ala Esma’-i Süveri’l-Kur’ân adlı eserleri mevcuttur. Eserleri bunlardan ibaret olmayıp günümüze ulaşabilen başka eserlerinin de varlığından söz edilmektedir. (M. Yaşar Kandemir; “Kadî İyâz” TDVİA. 24. C. s. 116-117)

 

 

Okunma Sayısı: 8167
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı