Basın Kartları’nın verilmemesi konusunda İletişim Başkanlığının “Kime ne zaman vereceğimize biz karar veririz” minvalindeki açıklamasına devletin ayrımcılık yapamayacağını hatırlatıyoruz.
Genel Yayın Yönetmenimiz Kâzım Güleçyüz, basın kartlarında yaşanan problemi ve İletişim Başkanlığı’nın yaptığı açıklamayı dünkü Scope yayınında değerlendirdi. Güleçyüz yenileme için çalışanlarının başvurularını yaptığı halde ve mevcut kartların süresinin dolmasına rağmen yeni kartların Yeni Asya çalışanlarına neden verilmediğini bir kez daha sordu. Güleçyüz, İletişim Başkanlığı’nın yaptığı açıklamadaki, “Basınla ilişkilerin düzenlenmesi için gerekli çalışmalarda bulunmak, yerli ve yabancı basın-yayın organlarının ve mensuplarının çalışmalarını kolaylaştırmaya yönelik düzenlemeleri yapmak ve gerekli tedbirleri almak İletişim Başkanlığımızın görevleri arasında yer almaktadır” şeklindeki cümleler için şunları söyledi: “Eğer göreviniz basın mensuplarının işlerini kolaylaştırmak ise böyle mi kolaylaştırıyorsunuz?”

Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz
Hukuk herkese lâzım
Güleçyüz, açıklamadaki “Başvurular, basın kartı yönetmeliği çerçevesinde değerlendirilmekte ve neticelendirilmektedir. İletişim Başkanlığımızın basın kartını kime ne zaman vereceği gibi teknik konuları siyasetin bir parçası haline getirme hevesini anlıyor, ancak bununla bir yere varılamayacağını ifade etmek istiyoruz” cümleleri için şunları söyledi; “Burada Başkanlık ne demek istiyor? Basın kartlarının kime ne zaman verileceği teknik bir konu mudur? Bu tercihi neye göre yapıyorsunuz? Hangi kriterle birilerine öncelik tanıyorsunuz ve birilerine vermiyorsunuz, geciktiriyorsunuz, engelliyorsunuz? Şunu mu demek istiyorsunuz; Kime ne zaman vereceğimize biz karar veririz, kimse karışamaz. Ayrımcılık yapmama mükellefiyeti olan bir devlet kurumu olarak, istediğimize veririz, istediğimize vermeyiz şeklinde bir yaklaşım sergiliyorsanız, söyleyeceğimiz söz şudur; Mahkeme kadıya mülk değildir. Eğer bugün iktidara, Saray gücüne yaslanarak takdir yetkisi adı altında keyfiliği bu şekilde sürdürebiliyor ve savunabiliyorsanız, bugünün yarını var. Hukuk herkese lâzımdır. Bu herkese siz de dahilsiniz, bunu unutmayın...”

Ayrımcılık suç değil mi?
Güleçyüz, “Biz de hem medya alanının hukuk çerçevesinde hareket etmesini, demokratik siyasete ve katılımcı demokrasiye katkı sunmasını, yani gerçek anlamda dördüncü kuvvet olmasını tesis etmek için hem de kamu adına medya sektörüne katkı sunmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” şeklindeki bölüm için şu yorumda bulundu; “Medyanın demokrasiye katkı vermesini böyle mi sağlıyorsunuz?” Başkanlığın açıklamasındaki “İletişim Başkanlığımızın tüm tasarruf ve uygulamaları mevcut kanun ve kurallar çerçevesindedir. Ortada meşru ya da hukukî olmayan herhangi bir uygulama söz konusu değildir” cümlelerine de ‘Acaba öyle mi?” diye soran Güleçyüz şöyle devam etti; “Bir defa bunu yazan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na diyoruz ki; Anayasa ve kanundaki ayrımcılık ve kayrımcılık yasağını nereye koyuyorsunuz? Bir kısım basın mensuplarına basın kartlarını zamanında verirken, diğer bir kısım gazetelere, onların yönetici ve çalışanlarını kartlarını vermeme, geciktirme gerekçeniz nedir? Bu ayrımcılık ve kayrımcılık değil midir? Aynı durum gri pasaport olayında da var. Bunlara cevap istiyoruz. Buna vereceğiniz bir cevap var mı?”
İstanbul - Yeni Asya
Scope programının kaydını şu linkten izleyebilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=-ZHOLYHCE8I