*Mesaj sahibinin kimlik bilgileri bizde mahfuzdur.
Öncelikle bu sıkıntılı günlerde bütün samimiyetimizle zulme, iftiraya uğrayan bizlere sahip çıkıp, sesimiz olduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Allah bu yaptıklarınızın sevabını hem dünyada, hem ahirette fazlasıyla göstersin.
Ben, 1 ay öncesine kadar yayınlarınızdan ve zulüm karşısındaki dik duruşunuzdan haberdar oldum. Çünkü bu yandaş ortamda 2 yıldır hem tele-vizyonu kaldırdık, hem de hiçbir yayın organını takip etmiyordum. Çünkü bana göre hepsi aynıydı. Ve ben haberleri izledikçe, okudukça rahatsızlanmaya, daha çok psikolojimin bozulmasına sebep oldukları için hepsini hayatımızdan çıkarmıştık. Şimdi sizleri okudukça rahatlıyorum. Hamdolsun, zulme dilsiz kesilmeyen birileri de varmış diyorum.
Biraz kendimden bahsedecek olursam, evliyim 3 çocuğum var. Eşim özel kolejde Din Kültürü öğretmeniydi. Ama örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle 2 aydır hapiste. Yakalandığında 12 gün gözaltında tutmuşlardı. Hücreye kapatıp, tuvalete bile izin vermemişler. Hatta götürdüğümüz suları bile vermemiş, 12 gün boyunca gittiğimizden bile hiç haberdar etmemişler. O sıkıntıdan sonra hapse girmesi tabiri caizse bize nimet oldu. Şu an beni de arıyorlarmış, örgüt üyeliğinden… Oysa ki ben son 4 yıldır hiç evimden çıkmadan, işi gücü de bırakarak sadece çocuklarıma bakmıştım. Ama biliyorum ki beni bulduklarında gözümün yaşına bakmadan, ortada kalacak çocuklarımı umursamadan hapse atacaklar. Aslında artık onların bana yapacakları çok da umurumda değil de, çocuklarım benim belimi büküyor. Hem babasız, hem annesiz kalırlarsa çok kötü olurlar diye korkuyorum. Ama şu an evimden çıkmadan sözde yaşıyorum, olurda başa gelirse de kader deyip sabredeceğimden de şüpheniz olmasın… Sadece biraz zaman kazanmak istiyorum. Belki adalet, hak, hukuk tekrar tecelli eder diye. Ayrıca çocuklarımla bir gün de benim için bir gündür.
Bunun dışında tek kardeşimde, 8 aydır öğretmen olduğu için açığa alınmıştı ve geçen hafta 9 gün gözaltından sonra, bazı kişilerin ifadesine başvurulması üzerine ev hapsine mahkûm edildi. 1 haftadır sonucu bekliyoruz. İhbarla gelen bu haksızlığı hazmetmeye çalışıyoruz. Benim kardeşim erkek olmasına rağmen, hiç kötü söz duymamış, kötü söz söylememiş bir çocukken, savcı ağzına gelen hakaretlerle kardeşimin ifadesini almış. 9 günde 8 kg kaybederek çıktı kardeşim. Ama psikolojisi bozulmuştu. Yaşadıklarını ve duyduklarını hazmetmeye, çalışıyor. Yine de böyle sonuçlandığı için şükrediyoruz.
Kendimde durum böyleyken sizinle arkadaşınız Nur Ener hakkında da konuşmak istedim. Nur ile ben Erzurum’da ortak bir ortamda tanıştık. Tanıdığım kadarıyla idealist, lider bir karakterdi. Ama gördüğüm o ki, yediden yetmişe herkesle dostluk kuran, elinden geldiğince onlara hizmet etmeye çalışan bir kardeşimizdi. Etrafında sadece belli bir kesimin insanları değil, her türden insan yerleşmişti. Orijinal fikirleri olan, samimî, ihlâslı bir kardeşimizdi. Ayrıca Nur’un öğrenciyken bile maddî durumu gayet iyiydi. Ama bu iyiliği hep başkaları adına kullandığına şahit olmuşumdur. Kimin harcı yatacaksa yardım eder, kimin parası çalınsa hemen o yerine koyar, kaldıkları evin buzdolabı boşaldığında kimsede para olmadığı için hemen Nur doldururdu. Ama yoğun bir öğrenciliği olduğu için çoğu zaman o aldıklarını yiyemezdi bile. Bu yüzden sürekli kendi ihtiyaçlarını nazara vererek babasından para isterdi… Canım kardeşim…
Burası küçük yer… Geçen bir ay önce Nur’un hadisesini öğrenerek zaten gazetenizi okumaya başlamıştım. “Arkadaşlara, Nur’u kim ihbar etti?” dediğimde bana söyledikleri isme inanamadım. Çünkü Nur’la aynı sofraya oturan bir insan nasıl bunu yapar, inanın inanamadım ve çok üzüldüm. Aslında öğrenciyken birkaç kere Nur’la, o arkadaşın anlaşamadıklarına şahit olmuşumdur. Çünkü Nur’un lider karakterini o arkadaş sevmiyordu. Ama bu, onun hayatını mahvetmesine kesinlikle sebep olamazdı. Bir adamı sevmeyebilirsin “ama yiğidi öldür hakkını ver” düşüncesiyle de onun iyiliğini görmezden gelemezsin.
Sözde bu arkadaş, Nur’a bu kötülüğü yapan bir de ilâhiyatçı… Hak’tan bahsedip kendi bizzat haksızlık yapacak, kul hakkı deyip en yakınına iftira atacak, zulme rıza gösterip bir de alkış tutacak sonra da ben ilim tahsil ettim, ben din adamıyım diyecek… Yazıklar olsun bunlar gibi din tüccarlarına… Allah’a havale ettik… Rabbim onların hakkından gelsin… Belki bu kişi, çoğu zaman Nur’un kendi cebinden aldıklarını yemiş, Nur’un iyiliklerinden doğrudan ya da dolaylı istifade etmiştir. Ama herkes kendi yaptıklarını yaşayacak ve Allah’a hesap verecek… İyiler hapiste olsa bile hiçbir zaman kaybetmezler. Canım kardeşim de inşallah bir gün oradan çıkacak ve güzel bir yuva kurup, kendi gibi güzel, naif idealist çocuklar yetiştirecek.
Aslında Nur’un yaşadıkları bazen bana tuhaf da gelmiyor değil. Çünkü o buradayken de hep tuhaf şeyler yaşardı. Hatta bazen yakındığı da olurdu. “Ben de bir şey var, mıknatıs gibi bu adamları kendime çekiyorum” derdi. Çünkü tarihte de hep böyle olmuş… İyi insanlar, iyiliklerini garantilemek için hep lüzumsuz insanlarla imtihan olurlarmış. Nur’unki de aynen böyle…
Ben sana şahidim güzel kardeşim… Senin iyiliğine, dürüstlüğüne, yardımseverliğine şahidim. Allah tez zamanda zulme uğrayan tüm kardeşlerimi hapisten kurtarıp, ailelerine kavuştursun… Sürekli duâmda olduğunu bil istedim. Seni çok seviyorum…
Mektubu gazetenizde yayınlamazsanız bile Nur çıkınca ona verirseniz çok memnun olurum.