• Altı bin sayfalık külliyatla; öfke, kin, inat, adavet, ötekileştirme, tarafgirlikten uzak, müsbet hareket ve dik duruşuyla asra yeni bir çığır açmıştır.
• Ana dili Kürtçe ve ümmî olmasına rağmen, Türkçeyle, insanlığa harika bir külliyat emanet etmiştir.
• Avrupa mukallitlerine, materyalistlere, eyyamcılara, şarlatanlara ve hileli oyunlara pirim vermemiştir.
• Devletle tek bağlantısı; adalet, hürriyet, hukuk hususlarında devlet adamlarına nasihatte bulunmuştur.
• Duruşuyla İslâm’ın bahadır mensuplarının hepsine kucak açmış ve onlardan da kabul görmüştür.
• Dünyanın zararlı ve fânî zevklerini elinin tersiyle geri çevirmiştir.
• Dünyaya ve kâinata, tevhid noktasından insanlığa lâzım olan hikmetin sırları hakikatiyle bakmıştır.
• Eneye ”mukabil, acz ve fakrını anlayarak hakikî kul olmanın müsbet çizgisini tesis etmiştir.
• Fıtrata uygun hitabıyla, insanlığın rehberi olan Kur’ân’ı esas almış, “Ruha hayat veren namazı” önemle nazara vermiştir.
• Hayata ve insanlara her türlü menfîlik ve olumsuzluktan uzak, bütün insan tabakalarına hitap ve yardım etme gayretinde olmuştur.
•Saf, temiz, fıtratının gereğine uyup, haricî tesirlerin etkisiyle yön değiştirmemiştir.
•İhlâsın aşılmaz sırrıyla, tekellüfe girmeden vakar ve izzetle hareket ederek, bu asırda yeni bir hak yol açmıştır.
•İlim ve fenlerin, en parlak usul ve belagatıyla, hitap ettiği muhataplara hakikatleri iletmiştir.
•İlk önce imanı ikinci olarak da namazı bayrak ve sancak yapmıştır.
•İman davasını uhrevî, dünyevî hiçbir menfaate alet etmeden sadece Allah’ın rızasını kazanmaya hasretmiştir.
•İmanî meselelerin mizansız, ölçüsüz, mücadele tarzında bahsinin zararlı olduğunu, itidâl-i dem ve müdavele-i efkâr sûretinde bahsinin caiz olduğunu göstermiştir.
•İnsana en lâzım olandan başlamış, beşeri tevhide çağırmıştır.
• İnsanlığa, İslâm’ın, adalet, demokrasi, hürriyet ve hukuk konusunda öncü ve tesis edici olduğunu delilleriyle göstermiştir.
• İnsanlığı teknolojinin esiri olmadan onu İslâm’ın ve insanlığın emrinde kullanabileceğini öğretmiştir
• İslâm’a Kur’ân’a, imana gölge olmamış, ayna olmuştur.
• Kâinat misafirhanesindeki muhataplara karşı, ufku ve alanı çok geniş tutmuştur.
• Karşısına çıkan her türlü tuzak ve engeli Kur’ân ve sünnetin rehberliğinde aşarak, Hz. Peygamber varisi olduğunu icraatıyla ispat etmiştir.
• Kendisini siyasî ve imanî bir kurtarıcı değil, bir iman fedaîsi olarak görmüştür.
• Kurtuluşu Kur’ân’da arayan, nazarları Kur’ân’a celbeden rehberliği yapmıştır.
• Marifetullahın sırlarını Kur’ânî delillerle akıllara, hislere, ruhlara, kalplere yerleştirecek ispat tarzını tesis etmiştir.
• Mesleğini sağlam temeller üzerine oturtmuş, hedeflediği yol hakîmane, fıtrata uygundur.
• Muhataplarını kırmadan, usandırmadan tebliğ, davet ve ikaz etmiştir.
• Sünnet-i Resulullahın ihyasına çalışan ve Kur’ân’ın kudsiyetini ilân eden dellal-ı Kur’ân olmuştur.
• Taassup ve peşin hükümleri yokluğa mahkum edip hakikat mesleğinde sabit kadem olmuştur.
• Tebliğ ve irşadda şefkatli ve makul bir dil kullanılmıştır. Umumun kalbini, vicdanını Kur’ân’ın hikmetiyle tamir etmiştir.
• Vakar perdesi altında benliğin zararlı ve fânî zevkini aramayı reddetmiştir.
• Yarım asırdan fazla o mukaddes cihadı ile bütün ömrü boyunca bu çetin yolda kırıksız yürümüştür.
• Yaşa, zamana, insana endeksli olmayan enerjisiyle, imanî delillerle ümmeti ikaz etmiştir.