Epey zamandır bölünen ve derin fay hatlarıyla yarılan Türkiyem, Millet İttifakı’yla kararını verdi; bütün renkleri kucaklayarak etnik ve mezhepsel kimliklere takılmadan bir adayda anlaştı.
Türkiye nefesini tutmuş, “masa dağıldı, dağılmadı” gerginliği içinde, nihayet ittifakın adayı ortak bir kararla açıklandı: Kemal Kılıçdaroğlu… Ve Türkiye rahat bir nefes aldı.
Bir senedir adayın açıklanmasını zorlayan ve ona göre setler kurmak isteyen Saray da rahatlamış oldu ki, seçim tarihini imzaladı.
Bu kararla; Sağcısı, solcusu, milliyetçisi, halkçısı ve demokratıyla bu tabloyu kuvvetlendiren mesajlar verdiler. Kararın Berat gecesinde alınmasına vurgu yapılarak çok önemli bir birlikteliğe imza attılar.
Buraya nasıl gelindi ve neler oldu?
Tek adam rejiminin memleketi uçuruma götürdüğü, kardeş kardeşe düşman olduğu, eskiden iki mahalle olan hatlar bu dönemde çok mahallelere ayrıldığı, hemen herkesin birbirine terörist, hain damgası vurduğu, bazı kesimlerin namazı kılınmadığı, demokrasinin rafa kalktığı, anayasanın kevgire döndüğü, insan haklarının kısıtlandığı, iktidar yandaşlarının ulufelerle Karun yapıldığı, sakıncalı damgası yese bile korunduğu, hemen bütün medyanın Saray’a bağlandığı muhalif iş adamı, gazeteci, milletvekilinin tutuklandığı, KHK’lıların aç bırakıldığı, tehcire zorlandığı bir rejime karşı, demokrasi güçlerinin bir araya gelmesi başlı başına tarihî bir dönemeç oldu.
2016’da temeli kurulan, 12 Şubat 2022’de Deva Partisinin ev sahipliğinde başlayan ve nihayet 6 Mart 2023’te bir Berat Gecesinde neticelenen toplantı serisi, o çok beklenilen CB adayın açıklanmasıyla milletin önüne çıktılar.
Son toplantıdan bir müddet evvel, Akşener’in farklı çıkışıyla kilitlenen masa, fedakârlıklarla mutlu sona ulaştı.
İddialara göre; her türlü fırsatı lehine çevirmek isteyen “iyi saatte olsunlar” aynen 2018’de muhalefetin Abdullah Gül örneğinde olduğu gibi, bu defa da benzer iddialarla masayı devirmek isteyenlere karşı, başta İyi Parti seçmeni ve bazı milletvekilleri olmak üzere, tepki koyup masayı bir araya getirdiler. Özellikle son gün kararında Saadet Partisi önünde toplanan kalabalık; “Birleşe birleşe kazanacağız, hak, hukuk adalet” sloganlarıyla yeri göğü inletip, içerideki liderlerin anlaşmaktan başka yolları olmadıklarını gösterdiler.
Bu kararla kimler kazanıp kimler kaybedecek?
Bir defa seçimden ve partilerden bağımsız olarak millet kazanacak.
Eğer Kürt seçmeni incitecek bir şey olmazsa, bir asırlık rejimin menfî milliyetçilik kodları kaybedecek.
Saray kaybedecek; itibardan tasarruf olmaz deyip milyon dolarlık lüks makam araçları, uçan saraylar ve 1150 odalı; altın varaklı, musluklu, 50 bin dolarlık çanta, günlük 357 bin liralık sağlık masrafıyla israfın dibine vurulduğu saltanat kaybedecek.
Güç zehirlenmesiyle keyfî idarenin nobranlığında tek parti iktidarı kaybedecek. Zira yeni dünya siyasetinde farklı renklerin çokluğu, bir diğerinin alanına girdiğinden bir partiyi tek başına iktidara getirmesi artık çok zor. Avrupa’daki gibi uzlaşma kültürü gelişecek. Bir daha bir partiye her şey teslim edilmeyecek.
Oligark ve mafyatik yapılar tam olmasa da alan bulamayacak.
Rant ve yandaş müteahhidlik iktidardan destek alamayacak.
Bürokrasi vesayetten kurtularak amir hükümlere bağlı kalacak. Senelerden beri Saray’ın güdümünde olan ve tehditlerle baskı uygulanan yargı düğmelerden kurtulacak.
Her şeyden önemlisi 21 yıllık onca manipüle ile iktidarda kalan AKP’ye, depremde başlayan tepkiler, stadlarda koro halinde “hükümet istifa” sesleri, baskıyı ve “gitmez algısı”nı kırdı. Ve demokrasi kazanacak.