27 Nisan 2011, Çarşamba
“Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının.”
Teğâbün, 14. âyet
Mısırlılara, “Hüsnü Mübarek hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sorduğumuzda, iki şekilde cevap alıyoruz: Büyük bir kısmı, devrik başkan için “Diktatördü!” diyorlar. Bir kısmı ise “Vatanperverdi, ama affedilmesi zor olan büyük hatalar yaptı” diye cevap veriyorlar. Aynı kişilere “Peki, Suzan Mübarek hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorduğumuzda ise, “Suzan Mübarek devlet içinde devletti. Ülkenin ve Hüsnü Mübarek’in böyle acı bir hale düşmesine o sebep oldu” diye tek cevap alıyoruz.
Suzan Mübarek (1941) Ulusal Demokratik Parti ve Hüsnü Mübarek üzerindeki nüfûzu yüzünden “Sâhibetü akvâ kelime” (en kuvvetli sözün sahibi) olarak tanımlanıyordu. Bir çok tayinlerin yanı sıra Mübarek ailesinin çocuk doktorları olarak bilinen Dr. Hüseyin Bahaaddin’in Eğitim Bakanı, Dr. Abdurrahim Şahhâte’nin ise Kahire valisi olarak tayin edilmesinin ardında Suzan Mübarek’in olduğu biliniyor. Ayrıca, geçtiğimiz Kasım-Aralık ayında yapılan Parlamento seçimlerinde hile yapılmasının ardında da Suzan Mübarek’in parmağının olduğu söyleniyor.
Annesi İngiliz olan Suzan Mübarek, Mısır Rotary Kulüplerinin Onursal Başkanlığını yapıyordu. Siyasî kariyer elde etmede Mason ve Rotary kulüplerinin etkisini iyi bildiğinden olacak, 2004 yılından beridir başkanlığa hazırlamış olduğu oğlu Cemal Mübarek’i de Rotary kulübüne üye yaptırmıştı. Cemal’in başkan olması için en ufak teferruatı dahi göz ardı etmeyen Suzan Mübarek, gelin seçiminde de etkin rol oynamıştı. Suzan Hanıma göre, Mısır’ın müstakbel başkanı Cemal Mübarek’in eşi de “First layd” olmaya lâyık olacak şekilde güzel ve eğitimli bir kız olmalıydı. İşte bu yüzden, Mısır inşaat sektörünün önde gelen isimlerinden Mahmud el-Cemal’in kızı Hatice el-Cemal’i gelin olarak seçmişti. Kahire Amerikan Üniversitesi mezunu olan Hatice, uzun boylu, koyu buğday tenli ve siyah saçlı tipik bir Mısır kızı. Ne var ki fıtrî hali hoşuna gitmemiş ve kendisine Batılı görünümü vermek için uzun saçlarını sarıya boyatmış. Rivayetlere göre, Afrika kızı görüntüsünü veren kalın dudaklarını da estetik ameliyatla inceltmiş!
Kaderin cilvesine bakın ki, kendinden 20 yaş büyük olan Cemal Mübarek ile evlendikten sonra, Avrupa magazin dergilerinde “Mısır’ın sarışın bombası!” diye boy boy resimleri yayınlanan Hatice el-Cemal’in “Nil diyarlarının modern Kleopatrası” olma hayalleri Nil Nehrine düştü! Ve şimdilerde, kayınbiraderi Alâ Mübarek’in eşi Haydi Mübarek ile beraber savcı önünde ifade veriyor.
Rotary kulübüne üye olan, emekli generaller ve holding sahibi iş adamlarından bir arkadaş çevresi bulunan bankacı Cemal Mübarek ise, başkanlık hayallerine kavuşamadan meşhur “Tura Cezaevi”ni boyladı! Şimdi ağabeyi Alâ Mübarek ile beraber aynı zindanda kalıyorlar. İki kardeş, mahpusların sözlü saldırılarına uğramamak için bahçeye dahi çıkamıyorlar! Son haberlerde, Şarm eş-Şayh Hastahanesinden askerî hastaneye sevk edilen 83 yaşındaki devrik başkan Hüsnü Mübarek’in de, Tura Cezaevi hastanesindeki gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra buraya sevk edileceği bildiriliyor.
Geçtiğimiz haftadan itibaren, Hüsnü ve Suzan Mübarek isimlerini taşıyan levhalar Mısırdaki resmî ve kamu alanlarından kaldırılmaya başladı. Mısır resmî makamlarından yapılan açıklamaya göre, ders kitaplarındaki Mübarek’i övücü sözler iptal edilip, yerine 25 Ocak devriminin sebeplerini anlatan cümleler ve devrim şehitlerinin resimleri konacak.
Suzan Mübarek, oğulları ve eşini ziyaret ettiğinde ağlama krizlerine giriyormuş. İskenderiye Kütüphanesinin fon paralarını şahsî amaçları için kullanıp, kütüphaneyi 135 milyon dolar zarara uğrattığı iddiasıyla hakkında soruşturma açılan Suzan Hanım, suçlu bulunur da Tura Cezaevinin yolunu tutarsa işte o zaman helâk olur!
Makaleyi yazarken, aklıma Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin birbirlerini hayıra değil de, sefahate teşvik eden eşler için söylediği şu söz geldi. Doğrusu, tam da Arap diktatörlerin hanımlarını tasvir eden bir söz: “Binler veyl (yazık) o iki bedbaht zevc ve zevceye ki, birbirlerinin fıskını (büyük günahlarını) ve sefahatini taklit ediyorlar, birbirine ateşe atılmasında yardım ediyorlar” 29. Lem’a
Londra’da yayınlanan “el-Kudsu’l Arabi” gazetesinin baş yazarı Abdülbâri Atvân, geçenlerde yazmış olduğu bir makalesine “Allâhumme lâ şamâte!” (Allah’ım! Alay etmekten sana sığınırım.) diye bir başlık atmış ve makalede Mübarek ailesinin içine düşmüş olduğu acı durum karşısındaki duygularını ve şaşkınlığını dile getirmişti. Evet, kesinlikle alay etmemek lâzım; ama zulmün devam etmeyeceği, Mübarek ailesinin sonunun bu şekilde biteceği belliydi. Çünkü emanete hıyanet etmişlerdi. Allah’ın kendilerine bahşettiği 80 milyonluk bir ülkenin yönetimi gibi şerefli bir görevi kötüye kullanmışlar, Mısır halkının milyarlarca dolarını şahsî hesaplarına geçirmişlerdi. Kendileri ve yandaşları lüks ve refah içinde yaşarken, miskin Mısır halkı sabahın erken saatlerinde fırınların önünde ekmek kuyrukları oluşturuyorlardı.
Son yıllarda, yıllık izinden psikolojileri bozulmuş halde dönen Mısırlı arkadaşlarım; yolsuzluğun, rüşvetin ve fakirliğin diz boyu olduğu Mısır'daki durumun vahametini o tatlı lehçeleriyle “Haram! Vallahi haram! Le kede? Vad’ı de ma yemşiiş ebeden.” (Haram! Vallahi haram! Bütün bunlar niye? Bu hal, kesinlikle bu şekilde gitmez) diye dile getiriyor ve Mübarek hanedanına bedduâ ediyorlardı. İster mevki sahibi, isterse basit bir insan olsun, insan yaptığı işlere dikkat etmeli; her işinde âdil olmalı ve emanete hıyanet etmemeli.
Bir Arap atasözünde “İnneallâhe yumhil velâ yuhmil” (Allah fırsat verir, ama ihmal etmez) deniyor. Allah Teâla, insana yaptığı kötü amelleri affettirmek için tevbe fırsatı verir. Hem kendine, hem de başkalarına zulüm yapmaya devam eden insan tevbe etmezse, kötü amellerinin cezasını âhirete kalmadan bu dünyada da çeker. Bu da Allah’ın adaletindendir. Al-İmran Sûresi 140. âyette “Biz o günleri insanlar arasında değiştiririz” deniyor. Yani bugün varlık ve şöhret varsa, yarın yokluk ve rezalet olabilir. Bu yüzden, çok dikkatli olup nefsin vartasına düşmemek lâzım.
Okunma Sayısı: 2885
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.