Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 11 Temmuz 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Endülüslü Mansur



Franko’dan sonra Kurtuba makus talihini yenebilirdi. Ama hâlâ bahtsızlığının üzerinde olduğunu söyleyebilirim. Medeniyetler çatışması yerine, uyumu konuşulduğunda ilk akla gelen yer Kurtuba. Ama en zor olanı da ortak hayat herhalde. Sünnîsi, Şiîsi Bağdat’ta ortak yaşamayı beceremezken, Kurtuba’da 72 milletin birlikte yaşaması, olağandışı olmasa da, gerçekten de zordur. Adeta imkânsızı yaşamaktır.

Kurtuba bu imkânsızı başarmış şehirdir. Yoksulluğu paylaşmak kolay, ama varlığı paylaşmak zordur. Bundan dolayı, kırlarda evliyalık yapmak kolaydır. Asıl evliya, şehrin evliyasıdır. Burada imtihan daha ağırdır. Franko’nun ölümünden sonra, başta Garaudy olmak üzere, çok kişi Kurtuba üzerine odaklandı. O insanlığın ortak yaşadığı kayıp bir Atlantis’di. Franko sonrası çokları onu yeniden keşfe çıktı. Bunu ilk deneyenlerden birisi Garaudy idi.

Onun Kurtuba’da medeniyetler buluşmasıyla ilgili ilginç tezleri ve teklifleri vardı. Bu fikri ilk ortaya atanlardan birisi olmasına rağmen, gerisini getiremedi. Garaudy, Endülüs üzerinden İslâm medeniyetinin derinliğini ve yüksekliğini ispat etmek istiyordu. Bunun için de “Roger Garaudy Foundation”ı kurmuş ve bunun üzerinden İslâm merkezli yeni bir dünya kurmanın düşlerini görüyordu. Kendisi zaman zaman Kurtuba’ya geliyor, Filistinli eşi Selma Faruki de burada yaşıyordu. Uygarlıklar diyalogunu ilk ortaya atan Garaudy idi ve bunun için model aldığı mekân da Kurtuba’ydı. Onun ruhunu yeniden diriltmenin mücadelesini veriyordu. Bir konuşmasında ihtida öyküsünü ve Kurtuba’ya vurgun olmasının köklerini şöyle anlatıyordu: “Dinin, insan ve toplum hayatındaki önemi tartışma kabul etmez. Çünkü din, insan hayatını ve onun mutluluğunu hedef almaktadır. Daha önce bazı eserlerimde de açıkladım. Dinin, insan hayatına verdiği değeri, ilk kez, 14 Eylül 1940 yılında gördüm. Ben o dönemde Fransa, Almanya savaşı esnasında bir anlaşmazlık üzerine Cezayir’e sürgün edildim. Cezayir o tarihte Fransa’nın sömürgesidir. Fakat halkı Müslümandı. Bilindiği gibi, otorite boşluğunda ve savaş anlarında en kolay iş, istemediğiniz insanları kurşuna dizmektir. İşte ben de böyle haksız bir şekilde kurşuna hedef gösterildim. Ancak o gün elinde silahı olan Cezayirli bir asker, aldığı emre rağmen, bana karşı silahı kullanmadı. Sebebini sorduğumda, ‘İslâm dini savaş halinde de olsa, elinde silah olmayan insanı öldürmeye izin vermez’ dedi. Bu cevap beni çok düşündürmüştü. Bir müddet daha Cezayir’de kaldım. Bu süre içinde İslâm dinini, medeniyetini ve kültürünü inceledim. İlk konferansımı, ‘İslâm kültürünün dünya kültürüne katkıları’ ismi altında verdim. Böylece hayatımda her zaman din duygusunun önemli bir yeri olmuştur. Bu nedenle İspanya Kurtuba’da bir müze kurdum. İçinde önemli eserlerin yer aldığı bir sergi açtım. Orada İslâm medeniyetinin dünyaya neler getirdiğini anlattım. Ayrıca büyük bir kütüphane oluşturdum. Böylece İslâm’ın Avrupa’daki rolünü hatırlatmaya gayret ettim. Gerçekten bir Endülüs medeniyetini inkâr etmek mümkün değildir. En son yazdığım kitapta bu hususlara yer veriyorum.”

***

Garaudy, Kurtuba ile ilgili bir işaret fişeği yaktı ve daha öteye gidemedi. Bayrağı başkaları kaptı, devraldı. Garaudy gibi, Kurtuba’yı bir model olarak öne çıkaranlardan birisi de Amerika’da ‘ılımlı’ fikirleriyle ün yapan Faysal Abdurrauf ‘dur. Kurtuba İnsiyatifi’nin de kurucusu. Bir diğer Kurtuba aşığı da rahmetli dostumuz Prof. Ali Kettani idi. İstanbul’da Ceylan Oteli ve Topkapı Sarayı’nda yapılan Avrupa Müslümanları toplantısı onu hatırlamama ve yâdetmeme vesile oldu. Otobüste rastgele bir koltuğa ilişmek durumunda kaldım. Yanımdaki koltukta oturan zâta selâm verdim. Nereli olduğunu, doğrusu kestiremedim. Kendisi Endülüs Müslümanlarındanmış. Junta Islamica (İslâm Meclisi)’nın da başkanı imiş. Mansur Escudero Bedate. Endülüslü olduğunu duyduğumda sevindim ve biraz bilgi almak istedim. Endülüs’te Franko’nun karanlık döneminden sonra, 20 yılda yaklaşık 50 bin kişi yeniden Müslüman olmuş. Göçmenlerle birlikte, ülkede Müslümanların sayısı 2 milyonu buluyormuş. Endülüs Müslümanları ilginç, eski adetlerine de yeniden dönüyorlar. Bunlardan birsi de herisa çorbasının yeniden keşfi.

***

Endülüslü Mansur bir yaraya da parmak bastı ve konuşmamız bir hüzne de eşlik etti. Kurtuba’da kurulan İbni Rüşd İslâm Üniversitesinin akibetini sordum. Atıl vaziyette kaldığını söyledi. Nedenini sorduğumda, üniversitenin kurucusu ve rektörü M. Ali Kettani’nin vefatını gösterdi. Kettani sıradan biri değildi. İlimle mamur bir aileden geliyordu. Onun ötesinde beş kıtada, beş dilde ders vermek gibi ender özelliklerin sahibiydi. Gerçekten de, bir alimin ölümünün nasıl alemin ölümü olduğunu, onun yokluğunda daha iyi anlıyoruz. Arapça, İngilizce, Fransızca ve İspanyolca okuyup yazabilen Kettani, İbni Rüşd Üniversitesi’nin ve Kurtuba’nın temel ve mihenk taşı idi. Onun yokluğunda işler eskisi gibi gitmiyormuş. Maalesef… Üniversitenin açılışını bugün gibi hatırlıyorum. Türkiyeli dostlarından Suat Yıldırım gibi, hocalar da açılışa katılmışlardı. Onun yokluğunda Kurtuba ve İbni Rüşd Üniversitesi adeta yetim ve boynu bükük kalmış. Bu da bize Ali Kettani gibi kozmopolit değil, ama evrensel adamlara ihtiyacımız olduğunu yeniden hatırlattı.

11.07.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (10.07.2006) - Avrupalı Müslümanların geleceği

  (09.07.2006) - Avrupalı Müslümanlar

  (07.07.2006) - Farkları kavramak

  (06.07.2006) - Başörtüsü ve terör

  (05.07.2006) - Londra şeyhleri (uleması)

  (04.07.2006) - Topkapı Deklarasyonu

  (03.07.2006) - Türkiye’nin dünyaya armağanları

  (02.07.2006) - İsrail’in kaderi

  (30.06.2006) - Böyle korsanlık görülmedi

  (29.06.2006) - Dinî rekabet

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004