Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Serdar MURAT

Paris’ten içeriye bakış...



İki haber bir arada geldi.

Önce Fransa’nın “Soykırım yok demeyi cezalandıran” utanç kararı, ardından da Orhan Pamuk’a Nobel Edebiyat Ödülü verildiği haberi geldi.

Tam da Türkiye’ye özgü bir haldi.

Önce üzülüp, sonra sevindik.

Hürriyet ve Müsavat, özgürlük ve eşitlik sloganlarıyla Fransız İhtilalini ateşleyip, tarihin akışını değiştiren Fransızlar, bu kez de tarihe mal ettikleri özgürlükleri bir bir yıkmanın peşindeler.

Aslında Fransa kendisiyle hesaplaşıyor. Yasakçı Fransa, özgür Fransa’dan intikamını alıyor.

Fransa’nın yasakçı kararının çıktığı sıralarda Batı başkentlerinde görev yapan bir meslektaşımla konuşuyordum.

“Aradaki uçurum giderek keskinleşiyor” dedi. Bir dönem Yahudilere karşı olan o lanetli havanın bu kez Müslümanlara karşı oluşturulduğu kanaatindeydi.

Aynı zamanda kaygılıydı.

Karikatür krizine hamilik yapan Danimarka’nın yaşananlardan ders çıkarmamışçasına, ikinci kez, karikatür kundakçılığına soyunması, Papa’nın durup dururken tarihin derinliklerine mahkûm olmuş densizlikleri seçip, gündeme getirmesi aslında hep bir planının parçalarıydı.

Derin Avrupa kendi entegrasyonunu İslâm düşmanlığı üzerine kurdu.

Bir grup İslâm dünyası ile diyalog adına oluşturulan tüm köprüleri havaya uçurmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyor.

Peki Orhan Pamuk’a Nobel Edebiyat Ödülü’nün verilmesi, diyalogdan yana olan Avrupa’nın Paris’e karşı bir misillemesi mi?

Bilemiyorum. Ama öyle olmasını umuyorum.

Ve bir şeyi daha ümit ediyorum. Derin Avrupa’nın İslâm karşıtı bu tutumu tam aksine sonuç verecek ve radikalliklerden uzak, Batı’nın değerlerini zorlayan saf, berrak bir İslâm Avrupa’nın ortasında neşv ü nema bulacak.

Ancak tüm bunlar bir yana.

Fransa’ya haklı tepkilerimizi dile getirirken, 12 Ekim tarihini bir başlangıç olarak kabul edip, dostluk ve düşmanlık kavramlarımızı yeniden gözden geçirelim.

Fransa’yı Türkiye’den daha sert bir şekilde uyaran kimdi?

AB’nin Genişlemeden Sorumlu üyesi Olli Rehn.

Rehn, Fransız parlamenterlere bu kararın Türkiye-AB ilişkisini olumsuz etkileyeceği uyarısında bulundu.

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk de, tasarıya karşı çıkarak, “Yıllardır Türkiye’de ifade özgürlüğü için çalışırken aynı özgürlüğün Fransa tarafından kısıtlanmasını kabul edemeyiz” dedi.

Olli Rehn 10 gün önce Ankara’daydı. Hangi yetkili ile görüşse, daha ağzını açmadan bir ton laf işitti. Öyle ki, “AB ile aranızda bir tren kazası istemiyorum” demesine rüğmen, adamı tren çarpmışa çevirdik.

Benzer muameleyi Orhan Pamuk ve Elif Şafak dâvâlarını izlemeye geldiği zaman Lagendijk’e yapmadık mı?

Onlar bu yılın işleriydi.

“AB, bırakın potansiyel üyelerini, halen var olan üyelerinden tarihteki hataları için özür isteyecekse, kendini feshetmek zorunda kalabilir.”

Bu sözler kime ait.

İngiltere’nin eski AB İşlerinden Sorumlu Bakanı MacShane...

Avrupa Parlamentosu üyesi olan MacShane, Financial Times gazetesine bir makale yazarak, Fransız parlamentosuna işte böyle seslendi.

Peki MacShane’i gözünüz bir yerden ısırıyor mu?

Geçen yıl da onu dövmekten beter etmiştik.

Türkiye Fransa’da bir utancı ortadan kaldırmak için uğraşırken, makaleler yazıp, Batı kamuoyuna seslenen Elif Şafak’ı, aldığı Nobel Ödülü ile bir anda dünyanın en çok konuşulan adamı olan Orhan Pamuk’u insan içine çıkmaz etmiştik.

Şimdi sormak istiyorum.

Mahkeme önlerinde bu insanlara Vandallar gibi saldıran zihniyet mi, yoksa AB’de, Paris’te Türkiye’nin tezlerini savunanlar mı bu ülkeye daha çok yararlı?

Artık yeni bir mihenk taşı bulup, ona göre değerlendirmemiz gerekiyor.

Maden geçmişe döndük birilerinin ağzının pek sulandığı bir konu var.

Her işe askeri bulaştırmak isteyen İttihatçı kafalara seslenmek istiyorum.

600 yıllık imparatorluğu 6 yılda yıkan İttihatçılara pek özeniyorsunuz, ama bu tehcir olayı da yine İttihatçıların bıraktığı bir miras değil mi?...

Türk Tarih Kurumu Ermeni Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Hikmet Özdemir, padişaha karşı İttihatçıların Ermenilerle yaptığı ittifakı, “1913’deki seçimlerde Ermeni Taşnak Partisi ile İttihat ve Terakki Partisi ittifak yapmıştır” diye özetlemişti.

İttihatçı zihniyeti göreve davet edenler hem bugün Fransa’da maruz kaldığımız muameleye, hem de darbe devirlerinin ayaklarımıza pranga vuran iç ve dış tortularına bakabilirler.

Artık İttihatçı zihniyetinden sıyrılıp, berrak bir zihinle dost ve düşman tarifini yeniden yapmamızın zamanı geldi.

13.10.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.10.2006) - Gensoru...

  (11.10.2006) - Celal Hoca, Yaşar Hoca hu huu

  (10.10.2006) - Raltson’la değil Ağar’la

  (09.10.2006) - AKP kulisinden...

  (06.10.2006) - Onursuz olmasın aşk

  (05.10.2006) - Gerginlik değil, diyalogu seçiyor

  (04.10.2006) - Kemerleri sıkı bağlayın

  (03.10.2006) - Burada kalacak mı?

  (02.10.2006) - Bir kenara not edelim

  (29.09.2006) - Varan bir mi?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004