Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Nimetullah AKAY

Şeytanları taşlamak



Her ne kadar asıl olan Kâbe’yi tavaf etmek ise de, şeytanı taşlamak da haccın vacipleri arasında zikredilir. Haccın vacipleri arasında şeytanları taşlamanın yer alması, bizlerin de hayatımızda bazı şeytanları taşlamamızın yerinde olacağı anlamına gelmektedir. Elbette bütün işimizi, gücümüzü bırakıp zamanımızı sadece şeytanları taşlamakla geçirmemiz doğru olmaz. Ama başta nefsimiz olarak, çevremizde insî şeytanlardan olduklarından şüphe etme-memiz gereken bazı şahsiyetleri de recmetme-miz gerekmektedir. Tâ ki, bu şeytanların yapmakta oldukları ve yaptırmak istedikleri kötülüklerden kendimizi ve çevremizi koruyabilelim.

Bildiğiniz gibi Rabbimiz Kur’ân-ı Azimüşşan’da insî ve cinnî şeytanların şerlerinden korunmamız gerektiğini ifade buyurmaktadır. Bizler cin cinsindeki şeytanları görebilme imkânına sahip değiliz. Ama etrafımıza dikkatlice baktığımız zaman insan sûretindeki şeytanları görebilmemiz pek zor olmayacaktır. Belki bunlar, insanlığı, iyilikseverliği, sevecenliği, vicdanlılığı kimseye bırakmazlar. Onlara sorarsanız dünyada onlar kadar iyi insan bulunmamaktadır. Ancak fiilleri hiçbir zaman onların söylediklerini doğrulamamaktadır.

İnsan sûretinde olup da toplum içinde yaşadıkları halde hemcinslerini hep gayr-i ahlâkî mecralara sürükleyen insanlar şeytandan başkası değildir. Bazı insanlar bunu bizzat yaşayarak yapmakta ve çevresindeki insanlara kötü örnek olmaktadır. Bazıları ellerindeki güçleri kullanarak şeytanlığını sürdürmektedir. Bu zamanda ne yazık ki, insî şeytanların en önemli silâhı medya denilen ve yazılı basın da dediğimiz gazeteler, dergiler ve TV gibi görsel yayıncılık yapan yayın kuruluşlarıdır.

Piyasada pespayeliği neşreden bir kısım gazeteler açık bir şekilde ahlâksızlığı irtikap etmekle, insî şeytanlardan olduğunu açık bir şe-kilde ortaya koymaktadırlar. Öte taraftan evleri-mizdeki körpe dimağları zehirleyen TV kanallarından büyük bir kısmı da açık bir şekilde şeytanların avaneliğini yapmaktadırlar.

Bizler, piyasada bini bir para şeklinde çoğalan şeytanların yaptıkları müptezellikleri sıralayarak bâtılı tasvir gibi bir duruma düşmeyiz elbette. Ama bunların insanlığa yaptığı zararlarını ve yayınlarıyla çirkef bir ahlâksızlık sergilediklerini sesimizin ve elimizin ulaşabildiği yerlere söylememiz gerekir. Bunların insî şeytanlardan olduğunu söyleyerek insanların onların tuzaklarına düşmelerini engelleyebilirsek insanlığa büyük hizmet etmiş olacağız. İşte böyle bir görev yapmak “şeytan taşlamak” olarak ifade edilebilir.

Toplumumuzda bolca bulunan şeytanlara karşı mücadele etmenin değişik yolları vardır. Bunların başında da onların silâhlarıyla silahlanmak gelir. Yani onlar hangi vasıtalarla toplumun içine fitne tohumlarını ekiyorlarsa, bizler de o vasıtaları kullanarak, insanların zamanımızın ahlâksızlık çirkefinden kurtulmaları için çalışmamız gerekmektedir. Bizim mesleğimiz başka ise ve bunu yapma imkânımız yoksa, o zaman bu görevi deruhte eden basın kuruluşlarına destek vermemiz gerekmektedir.

Zamanın şeytanlarıyla gerek şahsî planda, gerekse genel mânâda mücadele etmek, her ‘insanım’ diyen insanın görevi olmalıdır. İnsanın kendi nefsini ihmal etmesi doğru olmadığı gibi, ‘Nefsimle uğraşıyorum’ diye toplumun içindeki iman ve küfür mücadelesine bîgane kalması da doğru değildir. Evet en büyük görev dar dairededir. Yani en büyük savaş nefisle yapılacaktır. Ama asrımızın her adım başını istilâ eden şeytanlarını da görmezlikten gelmememiz gerekir. Böylece imtihan olduğumuz bu ölümlü dünyada Rabbimizin rızasını olabildiğince fazla kazanmaya çalışmış olacağız.

Hâsılı, dünyamızda insanlarla şeytanların savaşı vardır. Bu savaş ilk insanlarla başlamış ve kıyamete kadar devam edecektir. Durum böyleyken bizler, elimiz kolumuz bağlı bir şekilde sadece dünyanın nimetlerinden faydalanarak yaşayamayız. Bu savaşta tarafsız kalmak da insanî değildir. Çünkü tarafsızlık taraf-ı muhalif olan şeytanların tarafını tutmak anlamına gelecektir.

Aslında kurulduğu köşelerinde İslâmî değerlere saldıran bazı büyük şeytanları nokta atışı şeklinde taşlamayı düşünüyordum. Ancak insan bir tarza alışınca onu bırakmak zor oluyor. İnşallah böylesi daha hayırlı olmuştur…

10.10.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.10.2006) - Kadının değerini kimler düşürüyor?

  (03.10.2006) - Zihniyetler çarpışması

  (02.10.2006) - Kendini beğenmek

  (25.09.2006) - Kazanma zamanı

  (19.09.2006) - Duruşumuz

  (18.09.2006) - Din ikinci planda olmayı kabul eder mi?

  (12.09.2006) - Perde arkasındaki tatlı hayatlar

  (05.09.2006) - Kurtarıcı mekânlar ve sohbetler

  (04.09.2006) - Yarınımız da güzel olsun

  (29.08.2006) - Ümitsizlik için sebep yok

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004