Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Seher vakitlerinde gözyaşı dökmek



İstanbul’dan okuyucumuz: “Seher vakti tam olarak ne zamandır? Müddeti ne kadardır? Tam vaktini hesaplamak için belli bir matematiksel yöntem var mıdır?”

Seher vakti; “ikinci fecrin doğumu öncesi” vakittir. Yani takvimlerde “imsak” diye bildirilen saat gelmeden önceki vakit. Bu vakitte uyananlar, namaz ve duâ ile Allah’a sığınanlar ve tevbe ve istiğfar ederek gözyaşı dökenler Kur’ân’da takdir edilmiştir.

Bir âyette, “(Allah’ın rızası ve cennet nimetleri) sabredenlerin, doğruluktan şaşmayanların, huzurda boyun bükenlerin, hayra harcayanların ve seher vakitlerinde istiğfar edip yalvaranlarındır”1 buyuran Cenab-ı Hak bir diğer âyette; “Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak Cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı. Onlar geceleyin pek az uyurlardı. Onlar seher vakitlerinde Allah’tan bağışlanma dilerlerdi”2 buyurur.

Peygamber Efendimiz (asm), seher vaktinde bizi çok yakından ilgilendiren bir yüksek takdiri şöyle bildirmiştir: “Allah Tebâreke ve Teâlâ, her gece, gecenin son üçte biri kalınca dünya semasına iner ve şöyle buyurur: ‘Mülkün sahibi benim! Kim ki bana duâ ederse, ona icabet ederim. Kim ki benden isterse ona veririm. Kim ki bana istiğfar ederse onu bağışlarım.’ Tan yeri ağarıncaya kadar bu böylece devam eder.”3

Mümkün mertebe bu çağrıya uymaya doyum olur mu?

Yatsı namazı açısından vaktin sonuna yaklaşılmış olan bu vakitte uyanmak ve bu vakitte teheccüt namazı kılmak, ardından da gecenin son namazı olarak vitir namazı kılmak sünnettir. Peygamber Efendimiz (asm) gecenin üçte ikisi geçtiğinde kalkar, teheccüt namazı kılar ve ardından son olarak vitir namazı kılardı.

Fakat bu vakitte namaz kılmak için uyanmamız sebebiyle sabah namazı riske girecekse, alışıncaya kadar vitir namazını yatsı namazının ardından yatsı vaktinde—yatmadan önce—kılmak da sünnete uygundur.

Sabah namazını hiçbir şekilde riske etmemeliyiz. İşi gereği gece uyanmayan, fakat sabah namazını ihmal de etmeyenler, sabah namazını kılmak sûretiyle seher vakti feyzini inşallah almış olurlar.

***

İstanbul’dan okuyucumuz: “Kazaya kalmış namazlarım çoktur. Bir an önce bitirebilmek için çabalıyorum. İlk günler gayet iyi bir başlangıç yaptım. Fakat şu anda dizlerim, belli bir süre namaz kılınca daha fazlasını kılmaya vaktim olmasına rağmen dayanamıyor. Ertesi günde bir önceki günün diz ağrısı devam ettiği için istediğim miktar kaza namazı kılamıyorum. Nafile namazlar ve özre binaên vakit namazlarının da oturarak ve özür çeşidine bağlı olarak uygun bir vaziyette kılınabileceğini biliyorum. Kaza namazlarını bir an önce bitirmek ve bu yükten kurtulmak için bu durumda kaza namazlarımı da oturarak kılabilir miyim?”

Kaza namazlarını kılma ve kaza yükünden kurtulma niyetiniz ve bu niyetiniz çerçevesinde yaptığınız ibadetler inşallah sizin yüz akınız, kurtuluş beratınız ve rızaya eriş biletiniz olacaktır. Zor olsa da; bu kararınızda devam etmeniz halinde, yüksek rahmet müjdelerinin inşallah sizi kuşatacağından şüphe etmeyiniz. Hatta zorluğa katlandığınız ve namazda sebat ettiğiniz derecede, Cenâb-ı Hakkın rahmetinin sizinle olacağından emin olmalısınız. Cenâb-ı Hakkın kolaylık ihsan edeceğinden umutlu olun. Allah niyetinizi ve ibadetlerinizi kabul buyursun. Âmin.

Oturarak namaz kılmakta “kıyam=ayakta durma” farzı terk edilmiş oluyor. Fakat zaruret olunca buna izin vardır. Güç yetiremediğiniz zamanlarda hangi namaz olursa olsun; oturarak kılınabilir. Güç ve kudret durumunuza göre namazların bir kısmını ayakta, bir kısmını oturarak kılabileceğiniz gibi; aynı namazın içinde de, namaza kıyamla başladıktan sonra ayakta kalmaya mecaliniz kalmadığında oturarak devam edebilirsiniz. Mümkünse namaza kıyamda başlayın. İhtiyaç olduğunda oturarak devam edin. Böylece kıyam farzını mümkün mertebe yerine getirmiş olursunuz. Fakat ayakta durmaya hiç imkân bulamazsanız, tamamen oturarak da kılabilirsiniz.

Dipnotlar:

1- Âl-i İmrân Sûresi, 3/17

2- Zâriyât Sûresi, 51/15-18

3- Tirmizî, Namaz, 326

15.11.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.11.2006) - Tövbe ve rızık

  (13.11.2006) - Muhtelif sorular

  (11.11.2006) - Şer ve şeytan

  (10.11.2006) - Sabah namazı için çaba göstermek

  (09.11.2006) - Bir annenin feryadı

  (08.11.2006) - Sünnet-i Seniyyenin kapsamı ve mükâfatı

  (07.11.2006) - Günahlarda gizliliğin önemi

  (06.11.2006) - Hayatımızın gayesi ve nitelikleri

  (05.11.2006) - Nikâh, nişanlılık, evlilik üzerine sorular

  (04.11.2006) - Nikâhın geçerlilik şartları

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004