Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Nejat EREN

Toplum yapısı ve imanın fonksiyonu



“Toplum” deyince, kalabalıklar, koşuşturmaca, ses, şamata, çoğunluk, gürültü, vb. kavramlardır hemen çoğumuzun aklına gelen.

Elbette bu konu sadece bununla sınırla değildir. “Toplum” kelimesiyle akıl, hayal ve his âlemimizde belirginleşen daha bir çok kelime ve kavram vardır.

Bütün bunlar da her insanın his ve inanç hayatı ve şahsî duyguları ve yaşantısıyla çok yakından ilgilidir.

Şahsî hayatta olduğu gibi, toplum hayatında da karşılıklı sevgi, saygı, hoşgörü, kabullenmek, güven ve itimat her yerde her zaman en öne çıkan önceliklerdir.

Bir işçi çalıştığı iş yerinin patronuna güvenip sevmezse...

Bir memur idarecisinin sevgi ve itimadına mazhar olamazsa...

Bir idareci maiyetinde çalışan personeline güvenip sıcak ilişki ve sorumluluklarını bilmezse...

Bir iş yeri sahibi “müşterilerini” memnun etme gibi bir endişe taşımazsa.

Bir müşteri alış veriş yaptığı müessese ve kuruluşa kuşku ve şüphe ile yaklaşırsa...

Okuldaki bir öğretmen veya üniversitedeki bir hoca kendisine emanet edilen yavruları ve gençleri sevgi ve muhabbetle kucaklayacak bir duygu içerisinde bulunamazsa...

Aynı apartmanda ve sitede oturan aileler, komşuluk ilişkilerinde birbirlerine rahatsızlık verecek tavır ve hareketler sergilerlerse...

Her türlü ulaştırma hizmeti veren firmalar müşterilerine gerekli itimat ve güveni veremezse...

Mal ve hizmet üreten fabrika ve kuruluşlar, ürettikleri ürünlerde gereken temizlik, titizlik, kalite ve standarta dikkat etmezse.

İnsanların, milletlerin ve toplumların güvenliği ve idaresinden sorumlu siyaset, güvenlik ve emniyet görevlileri kendilerine verilen bu sorumluluğu tam mânâsıyla kullanmazlarsa...

Adalet dağıtması lâzım gelen hakimler ve savcılar bu konuda tam olarak tarafsızlıklarını yitirip başka mülâhazalarla hareket etmek durumunda kalırsa...

Sağlığın insan hayatı için vazgeçilmez bir konu olmasına rağmen doktorlar, hekimler, sağlık personeli, sağlık kurum ve kuruluşları ile bu sektörde çalışanlar, işi “ticarete” dökmeye kalkarsa...

Bu tür “…mezse, …mazsa”ları daha da çoğaltabiliriz.

Netice ne olur sizce?

Herhalde şu an bu güzel ülkenin içinde bulunduğu vahim ve elim durum olur! Yerkürenin hâkimiyetini eline geçirmeye çalışan gaddar ve acımasız kan emici vampirlerin icraat ve tesir alanı gibi olur!

Peki çare ne? İşte çare!

Bütün bunları önleyecek bir tek ilâç “hakikî mânâdaki iman ve inanç” hadisesidir.

Çünkü iman hem bireye, hem topluma büyük bir güven ve itimat verir.

Çünkü iman sevgidir, muhabbettir, yardımlaşmadır.

Çünkü iman sorumluluktur.

Çünkü iman vicdandır, insaftır, merhamettir, sabırdır, şefkattir.

Çünkü iman, adalettir, haktır, hukuktur.

Çünkü iman fazilettir, doğruluktur, yüksek ahlâk ve mükemmelliktir.

Çünkü iman yüceliktir, saygıdır ve hakkına razı olmaktır.

“Zira adalet, intizam, İslâmiyet ve itaatle olur.” (Bediüzzaman, İ.İ’câz, s. 96., Y. Asya Neş.)

Hayalî iç ve dış tehdit üretenler... Hayalî “tehlike” sahaları inşa edenler... Hayalî “düşman” kampları inşa edenler... Ve diğer gerçekten “rahatsız” olan güruh ve gruplar... Lütfen, ilkönce kendileri kendilerine baksınlar. Eksik ve noksan, hata ve kusur karşı tarafta mı, yoksa kendi taraflarında mı acaba?

Hayatın bir çok an ve kareleri “yanılmalarla” doludur. Çoğu zaman “karşı tarafın” değil de “kendi tarafımızın” yanılgıda olduğu gerçeğini geç fark ederiz!

Silâh üzerine vatan kurtarma yemini edenler... Hak ve hukuku şu elindeki yetkilere güvenerek çiğneme meyilinde olanlar... Ve daha başkaları! İlkönce kendilerinde olan eksikliğe bir baksalar herhalde çok şey kazanacaklar.

İman ve inanç ikliminin muhtaç gönülleri sarması ve doldurması ümit ve temennisiyle...

17.02.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.02.2007) - Risâle-i Nur nedir?

  (28.01.2007) - Gençlik programları

  (27.01.2007) - Gençler nasıl bir hayat yaşamalı?

  (20.01.2007) - Mutlu bir hayat için altın prensipler

  (13.01.2007) - Gönül ve kalp hayatımızın aynasına bir bakış

  (06.01.2007) - Gerçek İslâmın tarifi, anlayışı ve yaşanması

  (30.12.2006) - Otomatik devreli manevî şartelimiz var mı?

  (23.12.2006) - Farklılıklar, zenginlik kaynağımızdır

  (16.12.2006) - Çekirdek sağlam olmalı

  (09.12.2006) - İki general/paşa portresi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004